İlaçta geçici karekod

Haberin Devamı

Danıştay, SGK’nın geçici karekodlu ilaçları ödememe uygulamasını durdurdu. Olayın kısa özeti şöyle:

Sağlık Bakanlığı, ilaç alanında devrim niteliğinde bir gelişmeye imza attı ve karekod ile tek tek her kutuyu izlemeye elveren İlaç Takip Sistemi‘ni (İTS) geçtiğimiz yıl devreye soktu. Dünyada bir ilk niteliğindeki uygulamanın başlamasından önce üretilen karekodsuz ilaçlar için de geçici karekod düzenlendi. Gelgelelim, Sağlık Bakanlığı’nın 2020 yılına dek geçerli ilan ettiği geçici karekodlu ilaçları SGK bu yıl başından itibaren ödemez oldu.

Eczacılar, ellerinde yüklü miktarda ilaç kaldığını, bu kutular ödenmediği için ya hastanın cebinden ödeyerek satın almak zorunda kalacağını ya da imhaya gitmek zorunda olduğunu söylüyorlar. Hiçbir sorunu olmayan ilaçların sadece kodlama nedeniyle çöpe gitmesi izah edilebilir bir şey değil, her şeyden önce milli servet. Eczaneden depoya, oradan ilaç fabrikasına gönderilip kutularının değiştirilmesi de gerçekçi görünmüyor.

SGK’nın kaygısı ise 15 milyon ilaca karşılık sayıları 180 milyonu aşkın bu geçici karekod stickerlarının, ortada ilaç olmaksızın provizyon sistemine okutulması ve ilaç olmadan ödeme alınması. Genel Müdür Dr. Hasan Çağıl, yeşil kartlı ve ilacı parasıyla alan hastalar ile bu ilaçların eritilebileceği görüşünde. Danıştayın durdurma kararı sonrası süreci izleyeceğiz.

Eczacıların ikinci bir yakınması ise yeni iskonto oranları.

İlacı bir önceki fiyattan almışken ekstra iskontoyla karşılaşınca, bir çok eczacının eczanesini çeviremez hale geldiğini ve kredi alarak hayatta kalmaya çalıştığını belirtiyorlar.

Reçete başına ödeme çözüm olabilir

Eczacılar, ilaç başına kâr yerine, Batı’daki örnekleri gibi reçete başına ücret almaları halinde mağduriyetten kurtulacaklarını belirtiyorlar. Daha önce yetkililerden de dinlediğim bu öneri makul görünüyor. Büyük ciro yapan eczanelerin belki aleyhine ama hem esasen bir sağlık emekçisi olan eczacıyı, özellikle az cirolu olanları mağduriyetten kurtaracak hem de tasarruf etmeye çalışan SGK’yı rahatlatacak bir çözüm olarak ciddiyetle ele alınıp tartışılmasında fayda var.

***


Ebe Nine’nin suçu ne?

“Fatmagül’ün suçu ne?” sezonun en beğenilen dizilerinden biri. Dizide kırdan topladığı otlarla şifa dağıtan Ebe Nine, Anadolulu bilge kadını temsil ediyor (Vedat Türkali’nin romanlarındaki tipik “olumlu karakter” şablonu romanın yazıldığı dönemin değer yargısına uygun.

Hikmetinden sual olunmaz bu olumlu karakter örneklerine “Yeşilçam Dedikleri Türkiye” ve “Bir Gün Tek Başına” romanlarında da rastlarız). Reyting rekorları kıran dizide annesinden el alıp bitkisel tedaviyi sürdüren Ebe Nine, İstanbul’a taşınınca da maharetini sürdürüyor ve iş, aktarlara toptan ürün satmaya varıyor.

Yıllar önce oğlunun alerjik dermatiti nedeniyle müracaat eden hasta “ilaçlarla beraber tedavi için para kabul etmeyen, sadece kullandığı malzemenin parasını alan muskacı bir hocanın önerdiği çeşitli otların karışımından yapılmış bir kremi de çocuğun yüzüne sürdüğünü, çocuğun yüzündeki kızarıklığın iyice arttığını” söyledikten sonra sorusunu bıçak gibi yüreğime saplamıştı: “Acaba sizin önerdiğiniz ilaçlar yüzünden mi oğlumun yüzü kızardı?”

Onlarca kalite testinden geçmiş, 5 yıl kullanma ömrü olan 1 yıllık ilacı şüpheyle karşılayan, farmakognozi adlı bilimsel bitki tedavisine dudak büken canımız halkımız, virane evin mutfağında mamul tedaviye itibar ediyorsa Ebe Nine’nin suçu ne?

***


Tekzip

2011 falı yazısına tekzip geldi. “Genç ve güzel sosyetik bayanların sevgilileri daha genç değilmiş. Sevgilileri onları değil, onlar sevgililerini terk edermiş. Avustralyalı kahin dışında Portekizli astrolog da varmış.

Her ikisi de psikiyatristten daha ucuz ve antidepresan ilaçtan daha güvenliymiş.”

Biz alternatif tıbbı tartışırken, tıbba alternatif türemiş meğer!

(Bu arada genç ve güzel sosyetik bayanlar; genç ve güzel sosyetik olduklarını tekzip etmediler.)

DİĞER YENİ YAZILAR