2011 tıbbi falınız

Haberin Devamı

1. Bu yıl yine bir yığın saç bakım ürünü çıkacak. Hepsini alacak, bir bölümünü kullanacaksınız. Yıl sonuna doğru “hiç biri işe yaramadı, saçım hâlâ dökülüyor” diyeceksiniz. Bu yakınmanızı duyan yakınlarınız size çok etkili doğal bir ürün ve müthiş bir doktor önerecekler. Onlar da işe yaramayacak. Saç ektirmeyi daha ciddi düşünmeye başlayacaksınız.

2. Amerika’dan yeğeninize getirttiğiniz ilacın migren ağrınıza iyi gelip gelmeyeceğini önce doktorunuza, sonra onun verdiği yanıttan tatmin olmayıp e-posta ile bana soracaksınız. “Değil Amerika’dan, Fizan’dan bile gelse mantar ilacının migrene etkili olmayacağını” yazacağım. Cevabı şüpheyle karşılayacaksınız.

3. İki genç kızımız daha zayıflama merkezlerinde ya da sahte ürün kullanarak hayatını kaybedecek. Sorumluların başına hiçbir şey gelmeyecek.

4. Sosyetedeki genç ve güzel bayanlar yine pahalı merkezlerde yosun suyu içip lavman yaptıracak. Bir bölümü ciddi hastalanacak, Allah korusun ölüm de olursa haberi birkaç gün manşetten inmeyecek. Ama kimse altta yatan gerçek tıbbi nedeni merak etmeyecek.

5. Bu bayanların diğer bir bölümü ise genç sevgililerinden ayrılacak. Ya da daha büyük ihtimalle, sevgilileri onlardan ayrılacak. Onlar da kendilerini spor salonlarına ya da “çakralarını açtırmak üzere” Avustralyalı kahinin seanslarına atacaklar. Çok zor randevu alınan ve tesadüfen kısa süreliğine Türkiye’de bulunan Avustralyalı kahin, her ne hikmetse seans ücretleri ödendiği müddetçe her zaman bulunabiliyor ve görüşmeyi kabul ediyor olacak.

6. Turgut Özal’ın zehirlenip zehirlenmediği yine tartışılacak. “Merhum kalp hastasıydı, komplo kumpas aranıyorsa merhuma ateş edildi, asıl onu tartışın” denilecek ama çok etkili olmayacak.

7. “Müthiş ilaç” olarak lanse edilen birkaç ilacın daha ciddi yan etkisi ortaya çıkacak ve kullanımına kısıtlama gelecek.

8. SGK “global bütçe” şu bu diyerek ilaçları ödememek için binbir yol ararken saç baş yolduracak. Sıkıştığı yerde topu Sağlık Bakanlığı‘nın kucağına bırakacak.

9. İnanç ve hedef boşluğu yaşayıp aidiyet duygusunu Bodrum’da arayan, çok okuyan ciddi bir kitle doğa dostu ve çevreci olmakla, hasta tedavisi için bitkisel ürün kullanımının bilimselliğini birbirine karıştıracak. Suçun bilimde, bitkide ya da kendilerinde değil, delikten sızmaya çalışan şarlatanlarda olduğunu anlayarak hayal kırıklığına uğrayacaklar. Aynı şarlatanların kendilerini “çevre ve doğa dostu”, daha muhazafakâr kesimleri ise “dini içerikli” mesajlarla aldattığını anlayıp daha da sarsılacaklar.

10. Hayal kırıklığına uğrayanların bir bölümü depresyona girecek. Gittikleri psikiatrist, antidepresan ilaç yazacak. Kullandıkları ilaç yüzünden bir bölümü intihara yeltenecek, çünkü ilaç ilk zamanlarda intihar isteğini arttıracak. Bize soracaklar, bu sefer “söz konusu antidepresan ilaçsa, yan etkilerinden dolayı ilaçtan önce denenmesi gereken birkaç yöntem daha var” diyeceğiz ve bu sefer bitkisel yöntemlerin ilaçtan daha öncelikli olduğunu savunacağız. Hastaların kafası iyice karışacak, intihar girişimini tetikleyen bir ilacı verdiği için psikiatristlerini suçlayacaklar. Psikiatristler ise “hastanın ilaçsız kalması daha riskli olduğu için ilaç verdik, gerekmeseydi vermezdik” diyecekler.

11. Biz de “iyi de sevgili Hocam, intihar girişimini arttırma riski olan ilaç başlarken hastayı yakın izleme, hastaneye yatırarak izleme, ilk 15 gün boyunca her gün kontrole çağırma ya da hiç değilse telefonla kontrol diye seçenekler de yok mu?” diyeceğiz. Yetkililere de “antidepresan ilaçların da ilk kullanımdan itibaren 15 gün boyunca izleme çizelgesi doldurulması ve size gönderilmesini düşünür müsünüz?” diyeceğiz.

12. Böyle böyle bir yıl daha geçecek.

Sağlıkla kalınız...

DİĞER YENİ YAZILAR