Ya adam genç olsaydı...

Haberin Devamı

Kısa bir özet verelim önce: Elimizde, kendisinin kim olduğunu bile hatırlamayan Alzheimer hastası karısını her gün ziyarete giden yaşlı bir adam var.

Gerekçesi ise çok derin:

“Ama ben onun kim olduğunu biliyorum!”

Ben de bunun üzerine bir soru yöneltmiştim; “ya adam genç olsaydı?” diye...

İlk sırayı, bize bu hikâyeyi anlatan Makarnacı Maho’ya verelim:

- “Gençlik bir hayat devresi değil, bir akıl durumu hâlidir. Yıllar cildi buruşturabilir ancak heyecanların bitişiyle insanın bedeni de buruşur. İnsan kendine olan güveni kadar genç, kuşkusu kadar yaşlı; cesareti kadar genç, korkuları kadar yaşlı; umudu kadar genç, bezginliği kadar yaşlıdır. Hiç kimse de fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz, insanları yaşlandıran, ideallerinin bitmesidir.”

Güzel söylüyorsun da!.. Nasıl sorsam? Yani idealler, libidoyla birlikte düşmüyor mu? Yoksa paralel bir libido var da bizim mi haberimiz yok!

Ama son cümlene ayakta şapka çıkarıyorum:

“İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, oysa yaşamadıklarından yaşlanırlar.”

Siyami de başka yere takılmış:

- “İlk defa bir erkeği öven bir yazınızı okudum. Yaşlı adama ‘dana’ dememeniz ise insafa gelmeniz olmalı. Adam yaşlı olunca değişti fikriniz. Bana göre doğru değil. Adamın karakteri değişmez, kendi bilmesinin yeterli olduğunu söylüyor.”

Bir dakika! Ben kimseyi övmedim, bu biiir. Adamın danalık hâli kalmamış, bu ikiii... Her gün hasta karısını ziyarete giden adamlara da dana dersem ne insaflı ne de inandırıcı olurum bu üüüç! Adamların karakterleri değişir bu da dört!

‘Kadın gitmez’ de...

Ali daha da uzaklarda:

- “Hikâyedeki erkek neden ‘yaşlı adam’ değil de ‘yaşlı bey’?

Kibarlıktan mı?”

Bu da şey gibi, “hanım kızım” gibi değil mi? Ama benim kibarlığım değil, hikâyeyi yazan Makarnacı Maho’nun ifadesi. De! Konu daha derindi ama...

Hatice gerçekçi, lafı hiç uzatmamış, herkesin aklına ilk geleni yapıştırmış:

- “Büyük bir ihtimalle en az bir çıtır bulur, karısını ziyarete falan gitmez, gününü gün ederdi.”

Gördünüz mü, ne hâle geldiğinizi? Danalara diyorum!

Daha derin yorumlar da var:

- “Sevgi, bağlılık ve birbirine düşkünlük boyutuna geçen ilişkilerin zaman aldığına inanıyorum.”

- “Adam genç olsaydı bu duyguların çok genç yaşta, çok emek verilmemiş

bir evlilikte yaşanmış olacağına inanmıyorum...”

Sevgi emek ister diyorsun... Evet, emek de sevgi ister ama!

Bak, “aşk olmadan vicdan olmaz” diyenler var!

Bir de soruya soruyla cevap veren:

“Ya adam hasta, kadın genç olsaydı?”

Bu sorunun cevabı beni hep düşündürmüştür. “Kadın gitmez!” kanısı...

Evet, çoğunlukla kadın gitmez.

De... Niye gitmez?

İşte bu sorunun gerçek cevabı beni hep korkutur.

DİĞER YENİ YAZILAR