Bazen de ortam onları değiştirir

Haberin Devamı

Sıranın size de geleceğini biliyordunuz herhâlde. Atmosfer sırasının... Ufak değişiklerle havaya girmelerin... Evet, erkeklerin de arada sırada atmosferi değişir. Bazen kendileri değiştirir bazen de ortam onları değiştirir.

Aslında değişikliklerden hiç hazzetmezler. Rahatsız olurlar. Hep aynı tip giyinirler mesela... Bir tarz belirlerler ve onun dışına çıkamazlar. Çıkmak istemezler. Farklı bir şey giydikleri zaman da hemen atmosferleri değişir.

Mesela hafta sonu deri mont giydiyse...

O değil, sanki deri mont onu giymiştir. Hâlleri tavırları değişir bunların. Kişilik değiştirirler. Tıpkı güneş gözlüğü taktıkları zamanki gibi! Böyle omuzları yukarı çekmeler, gözleri kısmalar, Harlemvari adımlar falan... Artık ne oldum sanıyorlarsa! Konuşması bile değişir; “Beni boşuna yorma, sen kimsin?” tadında cevaplar verir. Montu çıkarınca eski hâllerine dönerler ama! Ne acayip değil mi?

Eşofman falan giydiklerinde de... Sanki Mark Spitz oldular! (Ben de o kadar eskiymişim gibi; Spitz nereden aklıma geldiyse!) Sportif yaylanmalar, nefes boşaltmalar falan. N’oluyorsun yahu?

Mesela sakal-bıyık bıraktıklarında...

Hepsi ama hepsi kendini ... sanır. Yazamıyorum ki! Anladınız siz onu! Yani o kadar ki, kimse ona karşı koyamaz; en güzeliyle bile canı isterse birlikte olur. O derece! Bunun kadın versiyonu, “Bundan sonra sevdiğimle değil, beni sevenle olacağım”dır. Bütün itirazlara rağmen uzun süre kesmezler. Ta ki, iş çıkmayana kadar!

Daha neler neler var!..

Hani bazen de atmosfer onlara girer dedim ya, yani ortam onları değiştirir...

Mesela bunların arabalarına binme-inme hâlleri vardır...

Var ya, sanki hepsinin altında Bentley var! Ağır ağır yürür arabaya, çaktırmadan açma düğmesine basar, o sırada etrafına bakar. Sanki az sonra Formula‘ya katılacak! İnince de yine çaktırmadan kapatır ve son kez arkasına dönüp arabasına bakar. O bakış var ya, karısına daha öyle bakmamıştır. Baksa, kadın bir daha âşık olur yani!! Ama arabaya niye öyle bakılır? İşte o bir atmosfer!

Bir de bunların esnaf ağzına geçişleri vardır. Üff... Mesela bir tamircide, lastik değiştirmeye falan gittiklerinde ya da kebapçıda falan... Akılları sıra onların ağzıyla konuşmaya kalkarlar ya, sinir! Kalfaya “Koçum, bi çay kap gel, hadi bakiim“ der, garsona, “Yeğenim, şu ayranları bi yenile...” Nereden yeğeni oluyorsa! Bir de, ne gerek varsa! konuşmalar değiştiği gibi, tavırlar da değişir orada. Mesela çömelirler falan... Ya da tabureye oturur paçalarını çekip çoraplarını çekmeye falan başlarlar.

Ama o sırada ne yaptıklarının farkında değillerdir.

Niye?

Çünkü bir atmosfere girmişlerdir.

Var, var...

Daha başka hâlleri de var bunların. Yazdıkça aklıma geliyor...

DİĞER YENİ YAZILAR