Tadınızı kaçırmadan...

Haberin Devamı

Tatsızlıktan tat çıkar mı?

Çıkar. Kaç gündür yazdığım “tatsız insan”lar belli ki, kesmedi...

“Onlar da var, bunlar da...”

Peki o hâlde devam...

- Dilenciler vardır mesela...

Onlarla diyalog şöyledir:

- Merhaba, nasılsınız?

- Allah’a şükür iyiyim. Çok şükür elimiz ayağımız tutuyor. Sen nasılsın?

- İyiyim.

- Aman aman... İyi ol inşallah. Allah cümlemize iyilik, sağlık versin. Bütün işlerin rast gitsin inşallah. Hayırlısıyla olsun işlerin... Hayırsızlar, nursuzlar, hırsızlar çıkmasın karşına...

O daha devam etmektedir... Sen telefonu aşağıya çevirmiş gözlerini açmış, “Ne yapabilirim?” ifadesiyle bakmaktasındır...

Ama yapacak bir şey yoktur!

- Gizemliler...

İç şişiricilerdendirler ama onların ruh hastası hallerini severim. Daha doğrusu o özgüvenlerine hayran olurum. Genelde sonsuza bakarak konuşurlar ya..

“Yemin ettim, fal bakmıyorum” türünden... Kendine kattığı değere bak! Sanki Nostradamus! Ya da...

Tam bir şey söyleyecek, birden susar. “Neyse...” diye...

“Ne neyse?”

“Yok, yeri değil şimdi! Sonra anlatırım.”

“Nasıl yeri değil? Ayrıca madem anlatmayacan ne başlıyorsun?” diyemiyorsun işte!

- Etikçiler...

Onlar da sonsuza bakarak konuşurlar. Sen ne anlatırsan anlat, o ne anlatırsa anlatsın, sonunu özlü bir sözle bitirirler.

Ve tabii ki, o özlü söz de bir düşünüre falan ait değildir. ‘Kendi anonimi’dir.

Sesine bir tını katıp lafı patlatır:

“Ağlama! Ağlamak ağlama getirir.”

Sanki hissi kablel vuku! Bir huşu içinde! Bir de, söylediği manalı bir söz olsa!

“Ağlama getirir...”

Nerden biliyon! Belki getirmiyo!

- Naftalinliler...

Aralarında ikiye ayrılırlar:

‘Eskiyle yaşayanlar’ ve ‘bugünü kaçıranlar’ diye... Eskiyle yaşayanlar, en iyi eski hâllerinde takılı kalmışlardır. Hâlâ orada, o pozisyonda veya o hâlde kaldıklarını zannederler. Daha doğrusu öyle olmayı tercih ederler. Bunlar hep sinirlidir.

Biri müdür olmuş mesela... “Ben onun çırak hâllerini bilirim. Kapımı çalmadan giremezdi!”

Eee?

Adam müdür mü olmasın? Kapın var da şimdi çalmıyor mu? Ne?

Ayrıca bana niye sinirleniyon?

Bugünü kaçıranların durumu trajikomiktir.

“Ya bu Gezi olayları da ne acayip değil mi?” diye... Söylese neyse, bir de sorar.

Al başına iş!

Aslında ona verilecek iki cevap vardır.

1: Yaaa... Olsun, her şeyin başı sağlık!

2: Yaaa... AKP de tek başına iktidar olmuş!

n Saflar...

Gerçekten saf olanlar vardır. Gerçek olamayacak kadar saftırlar...

“Ayyy, erkekler çok aldatmaya başlamış artık. Ne fena...” der mesela.

Donup kalırsın. “Dalga mı geçiyor acaba?” diye tartarsın; hayır, maalesef geçmiyordur.

Eyvah!

Eyvah ki ne eyvah!

Tatsız insan çok da, susacaksın artık!

Maksat bir tatsızlık çıkmasın...

DİĞER YENİ YAZILAR