Gazete Vatan Logo

Davutoğlu: Şişli yönetilebiliyor mu?

Başbakan Ahmet Davutoğlu Ankara'da konuştu.

*Siyasi alanda yapacağımız restorasyonu zikrettik. Dedik ki milli iradeyi her halukarda mutlaka egemen kılacağız. Darbe ve vesayete izin vermeyeceğiz. Ak Parti son 12 yılda bir çok darbe ve vesayet çabaları gördü. Biz bunların karşısında dim dik durduk ve durmaya devam edeceğiz. Muhalefet partilerinin hepsi hesap verecek. AK Parti ile CHP arasındaki fark abakınız. Biz kongremizi büyük bir şölen içinde yaptık bütün il ve ilçelere gittik. Bu siyasetin yeniden inşaasıdır. CHP'de kongre yaptı parçalandı ve bölünmeye başladılar. Kılıçdaroğlu, Meclis görüşmesinde Mısır darbesini destekleyince kendisine sordum. Darbelere karşı mısınız değilseniz çıkın söyleyin dedim. Meclis'te bunu söylediğime alındı. Ama o günden bu yana Kılıçdaroğlu'ndan darbelere karşı tek bir cümle duydunuz mu? Duymadınız. Çünkü, CHP'nin zihniyet köklerinde darbe anlayışı vardır.

ŞİŞLİ'DE DARBE YAPMAYA KALKIŞTILAR

*Türkiye'de darbe yapamadılar. Şimdi gittiler Şişli'de birbirlerine karşı darbe yapmaya kalkıştılar. İşte er meydanı. Şişli'yi yönetebiliyorlar mı? Şişli'de yaşananlara Kılıçdaroğlu sesini çıkartabiliyor mu müdahale edebiliyor mu? Bir ilçede dahi birbirlerine darbe yapmaktan iş yapmaya vakit bulamıyorlar. Biri bizi tehdit ediyor diyor diğeri hayır diyor. Bir Şişli'yi idare edemeyen Türkiye gibi büyük bir ülkeyi idare etme becerisini gösterebilir mi? Bu millet CHP'ye değil 4 yıl 4 dakika bile iktidar yüzü göstermez. Demokrasi anlamında biz gayret sarfederken CHP ve diğer partiler paralelcilerle birlikte siyaseti dizayn etme çabasındalar.

*14 Aralık'ta yargıda başlayan süreç siyasi bir süreç değildir. Aksine 2010 yılında vatandaşların haksız suçlamalarla, bürolarına yerleştirilen silahlarla, kumpasla 17 ay hapis yatmalarına neden olaydır. Bir grup vatandaşımızı bu çete tarafından haksız yere töhmet altında bırakılmıştır. Tamamen uydurma delillerle hapse atılmışlardır. Bu insanlar gelip yargıya başvurmuşlardır. Yargı ne yapacaktı? Bu zulüm karşısında susacak mıydı? Hemen harekete geçtiler. Bir pazar günü daha dosyanın içeriği bilinmeden, kimin neyle suçlandığı bilinmeden bunu hemen basın özgürlüğü dediler. Tatil günü dahi Avrupa Birliği açıklama yaptı. Kirli bir kampanya başlatıldı. Bu kirli kampanyayla hükümetimiz ve ülkemize dönük bir karalamaya başladılar.

*Bu operasyonlarda basın özgürlüğünü ilgilendiren hiçbir şey söz konusu değildir. Ama hiç kimse bulunduğu makam nedeniyle hesap sorulamaz değildir. Herkes hesap verme makamındadır.

Haberin Devamı