Gazete Vatan Logo

Clinton-Monica davasına örnek olarak Menderes'i gösterdim!

ABD Başkanı Clinton, Monica Lewinsky davası ile uğraşırken beni Amerikan Konsoslosluğundan aradılar ve hukuki yardım istediler Onlara Menderes'in "don davası"nı örnek vererek yardım ettim

1961'de Başbakan Adnan Menderes'in avukatlığını yapan ve unutulmaz Yassıada duruşmalarının en yakın tanığı olan Burhan Apaydın'ın VATAN'a açıkladığı anılarını yayınlamaya devam ediyoruz. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes'in bir komploya kurban gittiğini ve kasasından çıkan donun Milli Birlik Komitesi tarafından koyulduğunu, üstelik bunun da bir erkek donu olduğunu söyleyen Apaydın, yıllar sonra bu örneği çok ünlü bir davada kullanmış. ABD Başkanı Clinton ile asistanı Lewinsky davasında. İşte Apaydın'dından şaşırtıcı açıklamalar...

Spermli eteği niye yıkamadı?
Dönemin ABD Başkanı Bill Clinton, Monica Lewinsky davası ile uğraşırken, beni Amerikan Konsoslosluğundan aradılar ve hukuki yardım istediler. Bir savunma hazırladım. O savunma Clinton'a ve avukatlarına yollandı. Savunmamda, "Monica Lewinsky eteğini yıkamadan saklamıştır. Normalde üzerine sperm bulaşmış bir etek ya hemen yıkanır veya kuru temizleyiciye yollanır. Lewinsky eteği yıkamadan sakladığına göre bunun sebebi bir tertip olabilir. Türkiye tarihinde de bu tür tertipler olmuştur. Başbakan Adnan Menderes'in kasasına bu tür bir tertip çerçevesinde bir don konulmuştur" dedim. Bu savunmanın çok faydası oldu.

Cemal Gürsel "hata ettik" dedi
Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'le idamlardan sonra ilk karşılaşmamızdı. Ben Ankara milletvekili ve Anayasa Komisyonu başkanıydım. Beni Cumhurbaşkanlığı köşküne davet etti. Görüşmemiz o zamanki Anadolu Ajansı haberine göre 62 dakika sürmüş. Gürsel, o güne kadar hiç kimseyle bu kadar uzun bir görüşme yapmamıştı. Benimle bu kadar uzun görüşmesinin sebebi, Cemal Gürsel'in idamlardan dolayı ne kadar müteessir olduğunun bir kanıtıdır. Benimle konuşarak vicdanını rahatlatmak istemiştir. Ben ona Menderes'in Yassıada davalarının nasıl yürütüldüğünü ve sahte mektup konusunu anlattım. Cemal Gürsel bana böyle sahte bir mektubun dava dosyasında yer aldığını başlangıçta bilmediğini söyledi. "Ben o mektubun değiştirilerek dosyaya konduğunu bilmiyordum. Benden habersiz yapıldı bu iş. Bana gelip, bunun aslını yazacaksın, dediler. O zaman dosyaya böyle bir mektup konduğunu anladım. Benim o dönemde kararlarımı uygulatacak bir ağırlığım olmadığı için dosyadan o mektubu çıkartamadım" dedi. Adnan Menderes Başbakanken Cemal Gürsel'in ona yazdığı bir mektup üzerinde tahrifat yapılarak elde edilmiş bu sahte mektup. Gürsel ayrıca bana, "Bize hep, anayasanın ihlal edildiği, diktatör bir yönetim kurulduğu şeklinde görüşler geliyordu. Biz bu profesörlerin sözüne uyduk, bir hata ettik. Keşke sizinle daha önce tanışsaydık, bu hatalara düşmezdik" dedi.

Erbakan'ı "Kanlı-kansız" belasından ben kurtardım
Erbakan'ın, "İktidara geleceğiz ama bu kanlı mı olur, kansız mı bilemeyiz" dediği ve ortalığın bu söz nedeniyle ayağa kalktığı günlerdeydi. Biz eşim Beyhan'la THY ile Ankara'dan İstanbul'a geliyorduk. Uçağın kapısında Erbakan'la karşılaştık. Yanında Memduh Yaşa vardı. Erbakan'a sordum, "Neden bu kadar üzgün görünüyorsunuz?" "Biliyorsunuz" dedi, "Bu kanlı mı kansız mı konusu, başımıza iş açtı." Ben kendisine şöyle dedim: "Siz uçaktan iner inmez bir beyanat verin ve şöyle deyin, 'Ben bu sözü söyledim, evet. Fakat, biz iktidara geleceğiz ama birileri bizi iktidara getirmemek için kan dökebilir anlamında söyledim." "Tamam" dedi. Hakikaten de hemen böyle bir beyanat verdi ve kurtuldu. Erbakan uçakta yanındaki yeri benim oturmam için boş bırakmıştı ama ben oturmadım. Uçaktan indik, Tayyip Erdoğan oradaydı. Hemen Erbakan'ın eline sarıldı. Benim elimi de öpmek istedi ama öptürmedim.

İsmet Paşa 27 Mayıs'ı hiç desteklememişti
İsmet inönü sanıldığının aksine, 27 Mayıs darbesine en çok üzülenlerin başında gelir. Darbe olunca kendisi de iktidar olamadı zaten. Darbeciler, İsmet Paşanın onlarla beraber olduğu hissini vermek için radyoda, "İsmet Paşa hayattadır" diye yayın yapıyordu. Yani, ismet Paşa bizden ve darbenin arkasında mesajını veriyorlardı. Oysa İsmet Paşa'nın, "ne içindeyim ne dışında" ve "gözlerime bakın, ne söylemek istediğimi anlarsınız" sözleri üstü kapalı olarak 27 Mayıs darbesine karşı olduğunu anlatıyordu. İsmet Paşa ile 1962'de Başbakanlık'ta karşılaştım. Af planlanıyordu. "Apaydın, 'kademeli af çıkardık" dedi. O sıralarda "DP'liler hapisten çıkacaklar, intikam alacaklar" sözleri dolanıyordu ortalıkta. İsmet Paşa bana şöyle dedi karşılaşınca, "Apaydın, bu intikam sözünü engellemeliyiz. Milletvekilleri ve senatörler hapishanede onlarla görüşüp bu lafları yayıyorlar. Demokrat Partililerin, milletvekilleri ve senatörlerle görüşmelerini engellemeliyiz." Ben kendisine dedim ki, "Tamam, isterseniz aileleleri ile de görüşmeleri engellensin." İsmet Paşa da bana, "Hayır, Apaydın" dedi. "Aileleri ile görüşmelerini engelleyemeyiz. Onlar çok ıstırap çektiler. Aileleri onlara ilaç oluyor biraz..."

CHP oy alamıyorsa sebebi 27 Mayıs'tır
İsmet Paşa 27 Mayıs darbesini desteklemiyordu ama halk bunu böyle kabul etmedi. Halk CHP'yi 27 Mayıs darbesinin sorumlusu olarak gördü hep. Bu hala da böyle. CHP'nin halktan oy alamamasının en başta gelen sebebi halktaki bu düşüncedir. CHP halktan oy almak istiyorsa, o dönemin gerçeklerini ortaya çıkarması gerekir. Bunu yapmadan, toplum bu hesaplaşmayı yaşamadan, CHP'nin oyları artmaz. Ben biliyorum 27 Mayıs'ın sorumlusunun CHP olmadığını ama halk bunu farklı görüyor.

Haberin Devamı