34'te 34!

Bu yıl 34'üncüsü gerçekleşecekmiş İstanbul Film Festivali'nin. Türkiye gibi kültür ve sanatın fuzuli bir iş sayıldığı ve sanıldığı bir ülkede bu süreklilik başlı başına bir başarı. Bu nedenle İstanbul Kültür Sanat Vakfı'na, Eczacıbaşı Şirketler Grubu’na ve festivalin ana sponsoru Akbank'a bir kez daha teşekkürler. Çünkü her geçen gün absürd sanatı aşan olayların yaşandığı, kara mizahın ironisinin bile şok geçirdiği bu ülkede sanatın nefes aldıran ve besleyici gücü olmasaydı, ne yapardım, yapardık bilemiyorum. Bu yüzden bu sene İstanbul Film Festivali beni daha bir heyacanlandırıyor. Tam 15 gün (4-19 Nisan) sadece ve sadece festivalle ilgilenmek, dünya filmlerini seyretmek, hayata ve yaşama ilişkin başka bir pencereden bakıp düşünmek ve yorum yapmak istiyorum. Hatta TV bile izlemeyip, cep telefonumu, sosyal medya hesaplarımı sadece festivale katılanlara göre düzenlemeyi de... Elbette tüm bunlar mümkün değil ama olsun herkesin tuhaf fantaziler kurup bunun gerçek olduğunu iddia ettiği bir ülkede bu da benim naif hayalim olsun.

Haberin Devamı

Gelelim festivale... Herkes programını kendisi yapsın, çünkü ben şuna gideceğim, buna gitmeyeceğim diyemiyorum. Zira bu yıl da tam 204 (63 ülkeden 222 yönetmene ait) film arasından seçim yapacağız. Yani daha listemi belirleyemedim, hangi filmden nasıl vazgeçeceğimi de bilemiyorum.

Balkanlar bölümü eklendi

Sanırım, 2015 yılında Sundance ve Berlin Film Festivalleri’nde prömiyerleri yapılan filmlerden vazgeçmeyeceğim. Akbank Galaları'ndan da, dünya festivallerini dolaşan farklı kültür ve bakışlara ait filmlerden de, Yeni Bir Bakış bölümünden, Antidepresan'dan, Mayınlı Bölge'den, Geceyarısı Çılgınlığı'ndan da. Biliyorum, bu durumda sadece Çocuk Mönüsü ve NTV Belgesel Kuşağı'nı listeye almadığımın farkındayım ve bu kadarcık eleme ile 12 günde (3 gün de kitap eki yapmak zorundayım) bu kadar filmi izlemem imkansız. Zaten işe de gidip gelmek gerek!

Üstüne üstlük bu yıl festivale nefis bir bölüm daha eklenmiş: "Balkanlar." Bu yıl tam da bir Balkan turu yapmak isterken festivalin karşıma bu bölümü çıkarmasını da nasıl açıklayacağım bilemiyorum... (Diğer yeni bölümler de şöyle: Aile Bağları, Özel Gösterim, Alman Canlandırma Sineması.)

Haberin Devamı

Üstüne üstlük benim gibi Latin Amerika sanatına (ama öncelikle edebiyatına) hayran biri için Latin Amerika'nın gözde yönetmeni Lisandro Alonso’nun tüm filmlerinin gösterilecek olması da neredeyse bana "gün neden 24 saat yerine 48 saat değil" diye ağıtlar yaktıracak.

Özetle İstanbul Film Festivali'ne çok az kaldı. Program açıklandı. Rehberinizi satır satır okuyun, merak ettiklerinizi google'dan sorgulayın, araştırmalarınızı yapın, özenli bir program hazırlayın ve Nisan ajandanızı festivale göre ayarlayın yoksa benim geçen seneki halim gibi çok üzülür, kimselere bir şey diyemez, "ihmalkarlığından" oy kullanamamış endişeli vatandaşa benzersiniz!

DİĞER YENİ YAZILAR