Şiire dair bir sergi

Bazı sanatçılarla tanışmak hayal kırıklığı yaratabilir. Çünkü eserleriyle zihnimizde yarattığımız kişi, tanıştığımız kişiye hiç benzemeyebilir. Hatta tam aksi bile olabilir veya ayrı dünyaların insanı...

Bu nedenle bir sanatçı ile tanışmayı her zaman riskli bulurum ve çekinirim. Hele hele söz konusu eserlerini sevdiğim biriyse, onunla tanışmak başlı başına bir hadise, stres olabilir. Kaçmak için elimden geleni yaptığım bile olmuştur. Sırf zihnimdeki o imge zarar görmesin, diye.

Muzaffer Akyol ise “İyi ki tanışmışım” dediğim sanatçılardan. Çünkü Akyol, sadece iyi bir ressam değil aynı zamanda şiire yani anlatılamayan alandan konuşan bir sanatçıdır da. Konu resimse, sanatsa neredeyse fısıltıya yakın bir ses tonuyla “dır-dir” demeden, kategorize etmeden aksine kavramları katlanıp dürüldükleri çekmecelerden çıkarıp güneşe çıkarıp tozlanmış içlerini havalandırarak konuşur.

Eserlerinin isimleri de öyledir: “Zeytin Ağacında Ebedi Aşk”, “İda Dağı’nın Sarı Kızı”, “Zemheri’de Çiçek Açan Zeytin Hanım” gibi. Tam da bu yüzden ilk Kültür Bakanımız olan Talat Sait Halman onun için “ressamlarımızın en edebi olanlarından” demiştir.

Haberin Devamı

Muzaffer Akyol’un 50 yılı aşan sanat hayatını aktardığı retrospektif sergisinin ismi de bu şiirsellikten payını almış: “İrkildim Uyandım Bir Daha Uyumadım.”

18 Nisan’a dek sürecek olan ve sanatçının 1960’lardan günümüze dek uzanan sanat anlayışını aktarmayı amaçlayan sergisi için kendisi ise şöyle diyor: “Düşümde bir gemi gördüm/ Dalları zeytin ağacı/ Kanatları Anka kuşu/ Dalgalarla dalga geçti/ Uçtu dağın tepesine.”

Şiire dair bir sergi

Akademi yılları sırasında asla tek atölyeye bağlı kalmayan/ kalamayan Akyol’un 50 yıllık sanat hayatını özetleyen bu sergide de, öncekiler gibi, Anadolu coğrafyası ve mitleri ön plana çıkıyor. Çünkü Muzaffer Akyol, iflah olmaz bir doğa ve Anadolu tutkunudur. O 12 çocuklu Trabzonlu Nuriye Ana’nın ressam oğludur. Bu yüzden de eserlerinde doğanın dili, Anadolu mitleri ve hikayeleri renge gelir. Bu bazen bir nar olur, bazen de dilek ağacı. Bir bakmışsınız oyuncu bir kedi gibi tuvalin bir köşesinden girmiş, kıvrımlarını bulmuş, sonra bir güzel kurulmuş sonra da size bakar olmuş...

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR