Sınavsız gün geçmiyor ki

Daha dün, TEOG sonrası liseye yerleşmelerin nasıl olacağı ile ilgili bir yazım vardı bu köşede. Sınavsız bir günümüz geçmiyor ki memlekette! Şimdi de gençlerin büyük maratonu, üniversite sınavlarının ikinci aşaması başladı. Öncelikle sınava girecek tüm gençlerimize ve ailelerine hem şans hem sabır dilerim. Yıllardır yazıyorum, çiziyorum, karşılaştığım herkese dilim döndüğünce anlatmaya çalışıyorum ama maalesef sistemin çarklarında ezilmekten kurtulabilen çok az gence rastlıyorum. Bir kerelik sınavlarla, puana endeksli başarı anlayışıyla çocuklarımızı okullara yerleştiren, ilgi-yatkınlık-yetenek üzerine eğilmeden skorlara göre meslek tayin eden eğitim sistemimiz, yaptığı işi sevmeyen çok mutsuz birey yetiştirir daha!

Gönülden geçen olmuyor

Bizim gençlerimizin üniversite sınavlarıyla , gelecekteki mesleklerine adım atması, aynı görücü usulü evlilik gibi. Gönlünden geçenle değil dengin olanla eleştirildiğin, "büyüklerin" kararına göre hayatını şekillendirdiğin, mutluluk faktörünün pek de kaale alınmadığı, uygunluğun kağıt üzerindeki sayısal verilerle hesaplandığı bir garip mekanizma... Düşünsenize, meslek dediğiniz şey asıl hayat arkadaşınız... Eşinizden çok işinizle zaman geçirdiğinizi düşünürseniz, hayattaki en önemli kararlardan birini alırken, "umduğun" değil "tutturduğun" bölüme girerek bir meslek sahibi olmaya çalışmanın uzun vadede ne kadar sorun taşıdığını da görebilirsiniz.

Haberin Devamı

Sınavsız gün geçmiyor ki

Kime sorsam işletme diyor

Üniversite sınavına giren gençlerden çok azının geleceğe dair bir hayali, hedefi var. Oysa, "ne yapmak istediğini" ya da en azından "neyi yapmak istemediğini" bilerek tercih yapmak gerek. Geçen gün bir arkadaşımın oğlu, "hiçbir meslek, hiçbir bölüm ilgimi çekmiyor, işletme yazayım" dedi! Müzikle uğraşmak istiyormuş ama ailesi yanaşmıyormuş. "Müzik karın doyurmaz, aman bir bölüm oku" diyen ya da aynı sebeple çocuğun ilgi alanlarının üzerine toprak atan aileler yüzünden, kime sorsam "işletme" diyor! Bunca "işletme" enflasyonu sonucu, mezunları "iş"ten çok "işsizlik" bekleyecek korkarım!

Haberin Devamı

İlle de 4 yıllık üniversite olsun

"İlle de üniversite olsun, çamurdan olsun 4 yıllık olsun" mantığı yüzünden, pek çok iş yeri aradığı özellikte personel bulamazken, üniversite mezunu işsizler sayısı artıyor. UNESCO’ya göre, 30 yıl içinde, dünya tarihi boyunca mezun olanların toplamından daha fazla kişi üniversiteden mezun olacakmış! Anlaşılan o ki , gelecekte, diploma değil meslek sahibi olmak daha büyük önem taşıyacak. Bu noktada meslek liselerinin önemi yeniden kendini gösteriyor. Ayrıca, sanıldığı gibi "önemli meslek", "önemsiz meslek" ayrımı olmadığı, gelecekte daha çok ortaya çıkacak! Doktorluk önemli, terzilik önemsiz diye bakan aileler de çok pişman olacak! Bilgili ve mesleğinin erbabı olmak, gelecekte iş sahibi olmanın tek anahtarı. Göreceksiniz, şahane yemekler yapan bir aşçı, kifâyetsiz bir doktordan, iyi bir elektrik tesisatçısı, kenar mahalle üniversitelerinden mezun bir elektrik mühendisinden çok daha fazla kazanç sağlayacak. Diğerlerinden daha değerli meslek yoktur çünkü. İşini en iyi şekilde yapan değerli insanlar vardır. O yüzden, bırakın gençler içlerindeki eğilimleri keşfedip, iyi yapacaklarını düşündükleri mesleklere yönelsinler. Puana göre değil, kendi yaratılışlarına ve eğilimlerine uygun bölümlere yönelsinler.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR