O gün geldi çattı...

Bugün günlerden "seçim"... Muhtemelen oyunuzu verdiniz ya da vermek üzeresiniz. Şu anda ayağınızı uzatmış gazetenizi okuyorsunuz ve birazdan açıklanacak seçim sonuçlarını almak için bekliyorsunuz. Eurovision gecesi tadında, bölge bölge sayı tahmini yapacaksınız. Eğlence ve öfke arasında gidip gelecek, arkadaşlarınızla yeni başlayacak haftayla ilgili dolar kuru tahmini yapacak, HDP'nin barajı geçip geçmemesine bağlı olarak, muhtemelen doğru çıkacak komplo teorileri üretecek, Meclis'le ilgili olasılık hesapları yapacaksınız... Sonra, futbolcuların deyişi ile "önünüzdeki maçlara bakacak", en olmadı çoğunluğa uyup "Survivor"a takılacaksınız. Ben mi? Eğer bu yazımı yazdıktan sonra bir aksilik olmadıysa dün akşam Şampiyonlar Ligi Final karşılaşmasını Berlin'de izlemiş olmalıyım. Oyumu kullanabilmek için kılı kırk yararak pazar sabahına bulduğum uçak seferiyle İstanbul'a gelmiş ve havaalanından doğruca sandığa gitmiş olmalıyım. Gerisi zaten sizinkiyle çok benzer; muhtemelen ben de ekran başındayım. Ne diyelim; sonuç ne olursa olsun, devlete millete hayırlı uğurlu olsun.

Haberin Devamı

O gün geldi çattı...

Sosyal dünyada yepyeni bir medya: Periscope

Kısaca, sosyâl medyada, Twitter aracılığıyla canlı yayın yapmak olarak özetleyebileceğimiz bir uygulama, Periscope. Twitter'dan bağımsız olması da gündemde. Şimdilik IOS ve Android işletim sistemleri bulunan akıllı telefon ve tabletler aracılığıyla kullanılabiliyor. Herkesi kendi kanalının starı haline getiren bu uygulama oldukça ilgi çekici duruyor. Ama Periscope'a karşı, medyanın her âlanında olduğu gibi hatta biraz daha fazla temkinli davranmak gerekiyor. Hayatının büyük çoğunluğunda canlı yayın program yapan, hatta 10 saatin izerinde kesintisiz canlı yayın tecrübesi olan biri olduğum hâlde, ben bile biraz mesafeliyim bu yeni mecraya. Sadece Venedik Bienali sırasında bir-iki masum denemem oldu o kadar. Açıkçası, ilk yayına gelen binlerce kalp beni oldukça heyecanlandırdı ama bir o kadar da korkuttu. Bu arada, gelen kalplerin "beğeni" anlamı taşıdığını ve yaptığınız yayının 24 saat sonra kaybolduğunu da belirteyim. Kaldı ki Twitter bile çok hızlı bir paylaşım alanı olduğu için, heyecanlı tartışmalarda çok fazla hataya açık bir mecra. Periscope ise şimdilik çok cazip olmakla birlikte tam bir mayın tarlası. Canlı yayın, oldukça kontrollü olunması gereken bir iletişim biçimi. Ama cep telefonundan aklına estiğinde canlı yayın yapabilmek, kontrol mekanızmasını oldukça tehdit eden bir durum. Yayın yaptığınız çevrede tesadüfen bulunan insanların özel hayatlarını tâciz etmek ya da bulunduğumız bir etkinliği yayınlarken telif haklarını ihlâl etmek, olası tehlikelerden sadece bazıları. Unutmayalım, kontrolsüz güç, güç değildir!
Bu arada, Periscope'un yerli bir versiyonu da çıktı: Sizu. Şimdilik "Google Play" aracılığıyla kullanıcılarla buluşan Sizu, yakında Apple Store'da da olacakmış. Sizu, kategorilere göre canlı yayın arama imkânı sunarak, kullanıcıların işini kolaylaştırmayı hedefliyor. Anladığım kadarıyla, haber niteliği taşıyan canlı yayınlar, Sizu'da öncelikli olacak. Bekleyip görmeli ve Türk Malı bu uygulamayı da bir denemeli derim.
Rüzgâr gibi geçti
Ses telleri rahatsızlandığı için İstanbul'daki gösterisini son anda iptal eden Hugh Jackman, geçtiğimiz hafta yeniden ülkemize geldi. Zorlu Center'daki gösterisinde zaten hayranı olan seyircileri bir kere daha kendine âşık etti. Ağzı açık izleyenlerden biri de bendim. Hugh Jackman tam bir sahne insanı.
Hele Atatürk'ü anması... Anzak'lara yazdığı mektubu okuyup, teşekkür etmesi, büyük alkış aldı. Sen yine Volverive ol o ayrı, ama n'olur asıl ait olduğun yerden, sahnelerden uzak kalma Hugh Jackman. Sinema starı çok bulunur ama sahnede böyle parlayan bir yıldız zor bulunur.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR