Cinsel terör

Terör yakamızı bırakmıyor. Üç yanı deniz, dört yanı sapıkla çevrili ülkemiz en büyük sorunu: Cinsel terör!

Ne çok derdimiz varmış meğer, iki yakamız bir araya gelmiyor. İçimizdeki terör, dışımızdaki terör derken şimdi de “cinsel terör”! Bu arada böyle bir kavram yok, ben ülkedeki korkunç sapkınlığı böyle kategorize ettim. Mide bulandırıcı, tiksindirici, dehşet verici ne varsa yetişiyor bu topraklarda da iyilik, güzellik, sevgi biçmek isterseniz çorak dört bir yan. Üç yanı deniz, dört yanı sapıkla çevrili ülkemiz. Bu sapıklık tohumlarını ne çok gizlemişiz yıllardır, sürgün veriyorlar şimdi durmadan. Hiç bana, “Batı’da da var, ordan geldi bize” filan demeyin, elbette sapıklar dünyanın her yanında var ama bizde her gün 10 tane yaşanan olaydan biri, Avrupa’da 10 yılda bir yaşansa hemen filmi yapılıyor zaten. Bizde dizi halde yayınlasan “Arka Sokaklar”ı tahtından indirir. Bir günde kaç hayvana kaç engelli kıza tecavüz olayına rastlanır, onu da geçtim kendi çocuklarına tecavüz eden kaç baba olur bir ülkede?

Haberin Devamı

Daha dün çocukların ırzına geçenleri korumak için “bir kereden bir şey olmaz” diye meşrulaştıran bakanlar, arkası olanı kollayan hukukçular sayesinde tüm sapkınlıkların meşrulaştırıldığı ülkemizde, bugün işler çığrından çıkınca bugün cinsel erkek terörürünün önüne geçmek için çareler aranmaya başlandı. Bilim sevmez devlet büyüklerimiz, elbette yine el yordamı, kulaktan dolma önerilerle dolular. “Yapmakla olup bitseydi hemen yapardım olup biterdi” demiş Macbeth! Bu işte aynen öyle. “Hadım ettik oldu bitti” diyerek bu balçık pisliği temizleyemezsiniz. Sapıkları hadım edelim, zina yasasını geri getirelim gibi önerilerle, şeriat kanunlarını modernize eden yasalarla hukuk devleti inşa edemezsiniz. 2018 yılındayız! Biraz bilim, gerçekten işinin ehli hukuk, psikiyatri ve sosyoloji uzmanlarından kurulan komisyonlar olmadan sağlıklı bir düzen getiremezsiniz. Hadım mı dediniz? Buyurun cevap veriniz?

- “Hadım iğnesi” dediğiniz şey aslen bir ceza değil bir tedavi biçimidir ve bazı durumlarda cinselliği “geçici” olarak baskılamak için kullanılır. Dolayısı ile “hadım cezası” değil “hadım tedavisi” denir ki bu genel cinsel isteği azaltmak gereken durumlar içindir. İlaç kesilince, kişi eski haline geri döner. Yani bu bir ceza yöntemi değildir.
- Bizim sorunumuz aşırı aktif cinsel yaşamı olanlarla değil, cinselliği hayvan ve çocuk odaklı olanlarla. Zorla saldırarak, kadınlara, engellilere, hastalara, yaşlılara tecavüz edenlerle... Yani sapıklarla... Tedavisini uzmanlar bilir.
- “Sebebi ruhum sebebi önemli” der Othello. Herhalde konunun iğrençliğini bastırma gayreti, kötü kokan bir mekanda kolonyalı mendil koklama dürtüsü gibi bugün bana sürekli Shakespere’i hatırlatıyor. İşte bu üreyen sapkınlığın da önce sebebini bulmak önemli... Genetik mi, sosyolojik mi, bastırılmış cinsellik mi, sevgisizlik mi? Gel-geç çözümler değil hastalığın sebebini bulup kökünü kurutmak önemli. Aklı başında hukuksal cezalarla da desteklenmeli.
Zina yasası geri gelirse
Malum Avrupa Birliği uyum yasalarından dolayı kalkmıştı, şimdi geri gelmesi gündemde. Tıpkı “hadım etmek” gibi “zina” da vakti zamanında şeriat yasalarından uyarlanmış, günümüzde toplumsal düzeni inşa etmekte işe yaramayacağını düşündüğüm bir ceza. Bakın ben “zina” meselesinde çok muhafazakarım. Kabul edilemez bana göre. Ama Zina yasası da işe yaramaz, zamanında da yaramıyordu. Eşlerin birbirine kurduğu komplolar, polisle oda baskınları... Bunlar yaşandı ve zinaya mani olmadığı gibi beraberinde bir sürü çirkin işleyişi getirdi. Aldatılan eşin mağduriyeti karşısında tazminat elbette olmalı ve zaten var. Ama devlet eliyle kişileri cezalandırmak, başkasıyla ilişki sebebiyle hapse girmek de nedir? Karısını öldürenlerin serbest bırakıldığı Türkiye’de bu ne yaman çelişkidir! Bir de eski yasayı hatırlayalım, kadın bir başka erkekle ilişkiyie girdiğinde suçlu sayılırdı. Erkekler ise aldatmadan suçlanmaz ancak bir kadına ev açıp kendine uzun süreli metres etmişse suçlu durumunda kalırdı. Kadın-erkek eşitsizliğinin bini bir paraydı. Peki ya bu sefer nasıl olacak? İmam nikahlı karılarım diye aleni böbürlenen millet vekilleri bu cezadan muaf mı sayılacak? Onun için sevgili devlet büyüklerim, size Mevlana’nın şu sözünü hatırlatmak isterim: ”Dün dünde kaldı cancağızım, artık yeni şeyler söylemek lazım”...

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR