Hem yakın, hem ucuz hem de cennet gibi Sakız Adası

İzmir’in komşusu Sakız Adası, çocukluğumun Çeşme'si hatta Alaçatı'sı gibi adeta.

Sakız'ı sarmalasam da kendime mi saklasam, anlatsam da hepinizle mi paylaşsam? Hem yakın, hem ucuz, hem de cennet gibi... Sanki, Çeşme'nin 50 yıl önceki hali... Şu anda, komşuluktan ötürü sadece İzmirliler’in ikinci adresi. Kos, Rodos, Thassos, Mykonos, Santorini gibi bir sürü Yunan adasını gördüm ve Ege aşkımdan ötürü hepsini sevdim. Ama içlerinde bir tek Sakız diğerlerinden farklı olarak, hala kendi halk yaşamına devam ediyor. Diğerlerinin hepsinde yerli halk çekilmiş, adeta koskoca bir tatil köyüne dönmüş adalar. Sakız öyle mi ya? Çocukluğumun Çeşme'si hatta Alaçatı'sı gibi adeta. Halk kendi evinde ve siz onların yaşamını ve sokaklarını ziyaret ediyorsunuz. Kahvelerinde, onlarla birlikte kahvenizi içiyor, lokantalarında birlikte yiyorsunuz. Gerçek bir Ege köyünün, nostaljik sayfiye yaşamının izini sürüyorsunuz. Eğer, Alaçatı'nın şimdiki o şık, tasarım, havalı, zengin halini arıyorsanız hiç Sakız'a gidip kendinizi yormayın. Ama, kazık yemeden adam gibi bir Egeli sofrada oturayım, bakir koylardan denize atlayayım, tahta sandalyelerde Yunanlı komşularla uzo tokuşturayım diyorsanız, sakın geç kalmayın.

Haberin Devamı

Çeşme'den baktığınızda gördüğünüz kara, Sakız Adası. Aslında Karaburun'un tam karşısı. Bu sebeple, en kolay ulaşım, Çeşme'den feribotla. Ertürk'ün hızlı feribotuyla yarım saatte Sakız'dasınız. Biletinizi de araba kiralama işleminizi de önceden halledin. Ada çok büyük, ne kadar kalırsanız kalın, yeni keşfedecek şeyler bulabileceğiniz bir yer. Yunanistan'ın 5'inci büyük adası ve kıyı şeridi 200 kilometreden daha uzun. Üstelik, diğer Yunan adalarından farklı çünkü sadece mavi - beyaz Ege köylerinden oluşmuyor. Bir yanı Ortaçağ kentlerinin izlerini taşıyan sarı ve taş dokuyu taşırken, bir başka tarafı Santorini gibi sadece volkanik adaların sahip olduğu siyah plajıyla büyülüyor. Sadece bu adaya özgü, uzaktan bakıldığından çini gibi görünen çizik süslemelerin eşsiz kıldığı Pirgi köyü bir yanda, İtalya'dan eklenmiş gibi duran daracık sokaklarıyla Mesta köyü diğer yanda... Dağ başındaki terkedilmiş tarihi Anavatos köyü başka, yol üzerindeki Neo Moni Manastırı ise bambaşka meraktaki gezginlere hitap ediyor. Denizlerin güzelliğini anlatmama gerek yok sanırım. Artık bizim tükettiğimiz o tertemiz turkuvaz - lacivert sular, deniz meraklıları için bir hazine. Üstelik öyle giriş parası yok. Sakız'da hem deniz hem tarih hem muhteşem sakız ağaçlarıyla bezeli doğa, hem de özlenen Ege yaşamını bir arada bulmanın keyfini yaşıyorsun.

Haberin Devamı

Görmeden dönmeyin

Sakız'ın her köyü diğerinden ayrı bir dokuda ve hepsinin keyfi ayrı. Ben, "görmeden dönmeyin" dediğim birkaç öneride bulunmak istiyorum
Sakız merkez: Sahil şeridi, çarşısı, sahilde sembolü haline gelen üç değirmeni ile şahane bir merkez.
Pirgi köyü: Benim için en büyüleyici köy. Sakız Merkez'in güneyinde 25 km uzaklıkta. Bin yıllık bir geçmişi var. Köye giriş ve çıkışı sağlayan iki kapısı var Pirgi'nin. Siyah - beyaz geometrik çizimlerle süslü, kemerli ve taş evleriyle muhteşem bir Ortaçağ köyü. Meydanda bir kahve için.
Mesta: Ancak İtalya'da benzerlerini görebileceğiniz, Siena'nın dar sokaklarını andıran bir Ortaçağ'dan kalma kale köy. Lokma yiyin.
Emperios ve Mavra Volia siyah plaj: Emperios, denizin üzerindeki tavernalarında keyifle yemek yiyebileceğiniz nefis bir koy ve kemen yanı da volkanik patlama sonucu oluşan lavların simsiyah uzandığı Mavra Volia plajı. Dünya üzerinde çok az benzeri olan bu plaj efasane!
Anavatos ve Nea Moni Manastırı: Tarihe "sakız" katliamı" olarak geçen ve Osmanlılar'ın 118 bin kişilik nüfustan 1800 kişi bıraktığı yazılan, dağın tepesinde tamamen savunma amaçlı kurulan Anavatos, bugün terkedilmiş ama büyüleyici bir coğrafya. Denilen o ki, en son bu ulaşılması güç noktaya saklanan Yunanlılar, burda da Osmanlı'dan kaçamayınca uçurumdan atlayarak intihar etmiş. Ama bu korkunç günler geride kalmış. Eski defterleri açmamakta da fayda var. Bugün, Türk misafirlere bunu hatırlatacak bir söz söyleyen Yunanlı ile karşılaşmadım. Bakmayın siz siyasilerin gerginliklerine. Herkes sizi adalarda "komşi" diye karşılıyor, çoğu gayet iyi Türkçe biliyor ve misafirperverlikle ağırlıyor. Meo Moni Manastırı ise çok özel mozaiklere ev sahipliği yapıyor.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR