Gazete Vatan Logo

Baykal Türkiye’nin Lula’sı olabilir mi?

22 yıllık gazetecilik hayatımda ilk kez bir CHP mitingi izledim. Baykal’ın performansını takdir ettim

Popülist vurgusuyla Brezilya Cumhurbaşkanı Lula’yı andırdığı bile söylenebilirdi.


CHP’li bir ailenin çocuğuyum. 1970’li yıllarda Galatasaray Lisesi’nde okurken, Bülent Ecevit liderliğindeki CHP’nin, meşhur Taksim Mitingi dahil olmak üzere çok faaliyetine de katıldım. Fakat 22 yıllık gazetecilik hayatımda ilk kez bir CHP mitingi izlemek Çarşamba günü Malatya’da nasip oldu.

Miting öncesi çalınan “Dağlar dağlar”, “Sevdan olmasa”, “Memleketim” gibi popüler şarkılar benim gibi 40 yaşını aşmışlara nostaljik tatlar yaşattı. Daha sonra kısa bir konser veren Edip Akbayram ile tam anlamıyla eski günlere döndük. Altı oklu bayraklar da tıpkı eskisi gibiydi, ama Türk bayrakları o yıllardan alışık olduğumuz bir şey değildi.

“Cumhuriyet kazanacak”, “Halk kazanacak”, “İktidara yürüyoruz”, “Şimdi değişim zamanı” gibi sloganlarda da yadırganacak bir şey yoktu, ama “Türkiye laiktir laik kalacak” veya “devletimizi böldürtmeyiz” gibi sloganlar kesinlikle 70’li yıllarda solun hiçbir türü tarafından atılmazdı.


Malatya çıkarması

Malatya mitingi Deniz Baykal için çok önemliydi. Çünkü burası CHP’nin Doğu Anadolu’da varlığı sürdürebildiği ender şehirlerden biri. 1970’lerde “solun kalesi” olarak bilinen Malatya’da 1980’lerde ANAP, 1990’larda RP, 2000’e girerken MHP, ardından AKP etkili oluyor. Son seçimlerdeyse AKP 5, CHP 2 milletvekilliği kazandı.

İnönü Meydanı’nı dolduran, CHP’lilere göre “en az 20 bin kişi”- lik kalabalık Baykal’ı çok sevindirdi. Yıllardır Malatya’da sol siyasetin içinde olan biri “CHP’nin son 20 yılda yaptığı en kalabalık miting” yorumunu yaparken, Baykal’ın çok sayıda mitingini izlemiş olan bazı Ankaralı meslektaşlar da “Nevşehir’le birlikte şu ana kadarki en iyi CHP mitingi” dediler.

Bununla birlikte Başbakan Erdoğan’ın yaklaşık on gün önce aynı meydanda bu kalabalığın en az iki katını toplamış olduğunu bizzat gördüm. Zaten hiçbir CHP’li Doğu Anadolu’da AKP’yi yakalayabileceklerini iddia etmiyor ama 2002’den daha fazla oy alma ve daha çok milletvekili çıkartmak için uğraştıklarını söylüyorlar.


Baykal’ın üslubu

Baykal’ı ilk kez canlı olarak bir mitingde izledim ve performansını takdir ettim. Dinamizmi, anlattığı konulara hakimiyeti ve dinleyiciyle olan iletişimiyle Başbakan Erdoğan’la rahatlıkla kıyaslanabilir. Bu seçimde izlediğim üçüncü bir lider olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye kıyasla hayli başarılı olduğu da kesin.

Mitingin saati 18.15 olarak duyrulmuştu ama CHP lideri en az bir saat geç geldi. Saat 21.15’te uçağımız olduğu için konuşmasının ilk 25 dakikasını izleme şansı bulabildik. Burada Baykal sadece işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk konularını ele aldı. Yani tipik bir “sol lider” gibiydi. Popülist vurgusuyla Brezilya’nın solcu Cumhurbaşkanı Lula’yı andırdığı bile söylenebilirdi.

Açıkçası şaşırdım. Baykal’ın solculuğunu yıllardır sorgulayan biri olarak yanlış mı yaptığımı kendime sormaya başladım. Daha sonra Anadolu Ajansı’ndan konuşmasının ileriki bölümlerini, yani cumhurbaşkanlığı seçimleri, terör gibi konularda söylediklerini okuyunca Baykal’ın benim anladığım anlamda bir solcu olmadığını bir kez daha gördüm.

Büyük şehirlerde çok sayıda kişinin sırf bu nedenlerle Baykal’a oy vereceklerini biliyorum. Bense şunu iddia ediyorum: Laiklik gibi konular üzerinden yol alan CHP kendini ülkenin batısıyla sınırladı. Halbuki CHP lideri yoksulluk, yoksunluk ve yolsuzluk temelli bir stratejiyi temel alsa, Türkiye’de sol çok daha geniş kitlelere ulaşabilir ve milliyetçi-muhafazakar atmosferin hakim olduğu Anadolu’nun siyasi haritasını değiştirebilir.



Radikaldi sosyal demokrat oldu

Brezİlya devlet başkanı Luiz Inácio Lula da Silva (62) ülkede İşçi Partisi’ni kurdu ve 2002 yılında oyların yüzde 61’ini alarak iktidara geldi. 2006 yılında yine yüzde 60’tan fazla oy alarak ikinci kez göreve geldi. Devletin başına geçmeden önce daha radikal görüşleri olan ve köklü sosyal değişiklikleri savunan Lula, devlet başkanlığı sırasında sosyal demokrat bir çizgiye yaklaştı. Yeni emeklilik, çalışma ve vergi yasalarıyla merkez sola hitap eden bir tavır takındı. The Economist dergisine göre dış politikada da kendine pragmatik bir yol çizdi. Hem Venezuela’nın sosyalist başkanı Hugo Chavez hem de ABD Başkanı George W. Bush ile iyi ilişkiler kurdu.



Vidinli’nin kolyeleri

SAMSUN Demokrat Parti birinci sıra adayı 30 yaşındaki Suna Vidinli’nin boynundaki kolyeler, görenlerin dikkatini çekti. Samsun’da cadde ve sokakları seçim otobüsüyle turlayan Vidinli’nin değişik renkte taktığı kolyelerden birinde “Allah”, diğerinde de ’Dinin en şereflisini faal eden’ anlamına gelen Arapça yazı bulunuyor. Vidinli, “İslami ve mukaddes değerlerin İslami sembollerle seçim malzemesi olarak kullanılmasına karşıyım. Ama ben bu kolyeleri milletvekili adayı olmadan önce de takıyordum. Ruhumla Müslüman, kanımla Türküm. İlahiyat okuduğum ve Arapça bildiğim için böyle şeylere merakım var” dedi.
















Malatya’da AKP rahat

MALATYA’DA önce AKP mitingini izlemiştik. Önceki gün Baykal’ın mitingini beklerken CHP’nin birinci sıra adayı Mevlut Arslanoğlu ile sohbet ettik. Bankacılıktan ayrılıp geçen dönem Meclis’e giren Arslanoğlu, CHP’de pek rastlanmayan “iş bitirici” politikacılara çarpıcı bir örnek. Arslanoğlu bize, muhalefette olmasına rağmen Malatya için çok şey yaptığını anlattı ki bunu daha sonra tarafsız gözlemcilere de doğrulattık.

Arslanoğlu CHP’nin bu şehirde esas olarak Alevi kökenli seçmenlere sırtını dayadığını doğruluyor ama kendisinin Sünni kökenli olmasının sorun oluşturmadığını da ekliyor. Zaten ikinci sıradaki Yargıtay üyesi Yusuf Kenan Doğan da Alevi kimliğiyle sivrilen bir isim.

CHP’liler bu seçimde üç milletvekili hedeflediklerini, MHP’nin de bir çıkarması durumunda durumun 3-3-1 olabileceğini söylüyorlar. MHP’nin üçüncü sıra adayı Ali Eroğlu da, 2002’de 19 bin oy aldıklarını, bu seçimde bir milletvekilliği için en az 30 bin oy gerektiğini belirtip devam ediyor: “Bunu rahatlıkla yakalarız. Hatta daha fazlası da olur. MHP olarak Malatya’da büyük bir sürpriz bekliyoruz.”

Eroğlu, birçok bölgede olduğu gibi AKP’nin en fazla cumhurbaşkanlığı krizini kullandığını, ama en çok da terör nedeniyle zorlandığını vurguluyor.

Keşke kalsalardı

Rakipleri, AKP lideri Erdoğan’ın milletvekilleri Münir Erkal ile Ali Osman Başkurt’u çizmiş olmasına çok bozulmuşlar. “Onlar olsaydı AKP’nin işi çok zordu” diyen çok CHP’li ve MHP’li gördüm. AKP’nin birinci sıra adayı, 12 sene Ticaret Odası Başkanlığı yapan Mücahit Fındıklı da “Malatyalılar ideolojik kalıplara itibar etmiyor. Partiler kadar adaylara da bakıyor. Onlar olsaydı çok darbe alırdık” diyor.

Fındıklı bu seçimlerden 6 milletvekiliyle çıkacaklarını ileri sürüyor. “Çünkü” diyor, “dün DYP’ye, ANAP’a, MHP’ye oy vermiş çok kişi, bugün demokrasi mücadelesinin adresinin AK Parti olduğunu görüyor. 70 yaşındaki köylü bile Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararına isyan ediyor. Halk demokrasiye müdahalelere o kadar karşı ki inanın hükümet olarak götürdüğümüz hizmetleri anlatmaya bile gerek kalmıyor.” Zaten gördüğümüz kadarıyla Malatya’da hiçbir parti yerel sorunları öne çıkartmıyor, kampanyalar daha çok ulusal politikalar üzerinden yürütülüyor.



NE OLUR?

Son olarak DTP kökenli bağımsız aday Mustafa Türk ile konuşuyoruz. DEHAP 2002’de 13.500 oy almıştı. Bunu ikiye çarpsalar bile bir milletvekilliği için yeterli değil ama 42 yaşındaki Türk hayli iddialı. “Son dönemde Güneydoğu’dan göçenlerin çoğu bize yöneliyor. Ayrıca CHP’ye oy veren ailelerin ilk kez oy kullanacak çocuklarının da desteğine sahibiz” diye konuşan Türk sözlerini şöyle tamamlıyor: “CHP iki milletvekilini koruyamaz, birini biz alırız ve 5-1-1 olur.” Bize soracak olursanız: AKP dörtten aşağı almaz. MHP’nin bir milletvekili sürpriz olmaz, bağımsızın seçilmesiyse olur. İki milletvekilini korumak CHP için başarı sayılır.

Haberin Devamı