Gazete Vatan Logo

Başbakan'a 'bomba' yanıtı!

Bir yılı aşkın cezaevinde kalan gazeteci Ahmet Şık Avrupa Parlamentosu’nda konuştu...


Türkiye’de muhaliflere yönelik baskılar olduğunu ileri süren Şık’a Avrupalı parlamenterler Gülen cemaatini sordu

BRÜKSEL’de Avrupa Parlamentosu Liberal Demokrat Grubu’nda konuşan Ahmet Şık, Türkiye’deki yargı mekanizmasının gazeteciler ve toplumun geneli üzerinde ifade özgürlüğünü kısıtlayacak bir baskı aracına dönüştürüldüğünü söyledi. Şık parasız eğitim isteyen öğrencilerden, yaylasına yapılacak hidroelektrik santralini engellemek isteyen köylülere kadar herkesin bu baskıdan payını aldığını da ileri sürdü.

Konuşmasına Başbakan Erdoğan’ın 13 Nisan 2011’de Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde, ’kitapları bombaya benzettiği’ni öne sürerek bundan alıntı yaparak başlayan Ahmet Şık, Türkiye’deki ifade özgürlüğü sorununun görünür hale gelmesinde tutuklu gazeteciler sorununun ve kendi tutukluluğunun rolü olduğunu anlattı. Şık, 1 yıl dört duvar arasında kaldığını ancak, tutuklanmasının sorunları görünür hale getirmesi açısından hayırlı olduğunu söyledi. Ahmet Şık 40 dakikadan fazla süren konuşmasında özetle şunları anlattı: “İlginçtir kendisi de bir dönemin muktedirleri tarafından sakıncalı ilan edilmiş, okuduğu bir şiir yüzünden hapis yatmış olan AB üye adayı Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Erdoğan, yaşadığım haksızlığı kitapları bombaya benzeterek beni ve birçok meslektaşımı da ’terörist’ olarak suçlayarak savunmaya çalıştı. Çok üzücüdür ki hala da öyle yapıyor.” “Beni terörist, düşüncelerimi ifade etmeye çalıştığım kitabımı da terör örgütü propagandası olarak niteleyenler umarım bugün biraz da olsa utanıyorlardır” diyen Şık şöyle devam etti:

Mesele tutuklu olmak değil

“Bugün Türkiye’de sivilleşme, demokratikleşme, geçmiş dönemin darbeleriyle, 12 Eylül ile hesaplaşma gibi yalanlar havalarda uçuşurken Türkiyeli meslek örgütlerine göre 102, çeşitli uluslararası basın örgütlerine göre de 50- 80 arasında gazeteci demir parmaklıklar ardında. Zaten benim burada bulunma nedenim de yakın zamana dek o tutsaklardan birisi olmamdı. Bilmelisiniz ki Türkiye’nin tutuklu gazetecilerden ziyade tutuklu olmadığı halde tutuklu olan gazeteciler sorunu da büyüktür. AKP ve iktidarının görünmeyen ortağı Gülen cemaatine karşı eleştirel tutum takınan, yürütülen politikalara muhalif bir duruş sergilemeye çalışan birçok gazeteci ya işinden olmuş ya da otosansürle susmak zorunda kalmıştır. Ruşen Çakır, Nuray Mert, Çiğdem Anad ve hatta iktidar partisine yakın Mehmet Altan bile hafif bir eleştiri yapınca işlerinden atılanlardan bazılarıdır. İfade özgürlüğü ve medyaya yönelik baskılarla ilgili bu sorunu yaratanların sizlere söylediği yalanlara lütfen inanmayın.”

Türkiye’de söyleseydim yine tutuklanırdım

Ahmet Şık konuşmasının ardından AP Liberal grup üyelerinin sorularını cevapladı. Şık’a yöneltilen soruların çoğu Gülen cemaati ve bu cemaatin devlet içindeki etkinliğine yönelikti. Şık bu soruları özetle şöyle cevapladı: Gülen cemaatinin niçin gizemli olduğunu ben de merak ediyorum. Ben kitabı yazmasam içeri girmezdim. Şu anda AK Parti hükümeti ve birde gayri resmi ortağı olan Gülen cemaati var. Gülen cemaati hayalet gibi. Her yerde var, ama her yerde yok. Korku salıyorlar. Gülen cemaati gibi bir sivil toplum örgütü iki militer (polis, asker) gücün içinde niçin örgütlenmek ister? Ben eski vesayet sisteminin bir parçası olmadım, yeni vesayet sisteminin de parçası değilim. Türkiye’ye şeriat gelecek mi diye bana soruyorlar. Böyle bir paronoya var. Hayır, gelmez. Ama anladım ki Türkiye’ye bir şey geldi. Bunun adını ben de koyamıyorum.O ‘şeye’ ya biat edeceksiniz etmezseniz ise hapse gideceksiniz. Ancak gün gelecek başıma gelenler daha iyi öğrenilecek. Ben aşırı laik veya kökten Kemalist değilim. Evet, Gülen cemaati kamuoyu önünde hepimizin kabul edeceği kavramları dile geriyor. Buradaki sorun devlet kurumlarına tek bir sivil toplum örgütü mü hakim olacak? O zaman yargı ve güvenlik kurumları kendileri gibi düşünmeyenlere veya olmayanlara nasıl davranacak? Ben şimdi burada AP’ de yaptığım bu konuşmayı telefon ile Türkiye’de yapsaydım tutuklanıp beni hapishaneye atarlardı.”

Haberin Devamı