Sayılı günler çabuk geçti, beş haftalık Amerika tatilimizin son virajına girdik bu hafta. Bazı günlerimizi dolu dolu, yoğun, bazılarını da PTT (pijama-terlik-televizyon) kıvamında tembellik ederek geçirdik. Deniz de ben de hem eğlendik hem gezdik hem de süper dinlendik. Ben biraz evimi, eşimi özlesem de Deniz’e ‘biraz daha kalalım mı’ desem ‘yaşasın!’ nidaları atacağından eminim. Zaten ‘biz dönmesek, babam buraya gelse’ demesi hayatından ne kadar memnun olduğunu belli ediyor.
Çok ilginçtir ki bir yetişkin olarak asla dikkatimizi çekmeyecek küçücük detaylar çocuklar için bir o kadar farklı algılanıyor. Örneğin trafikte hiç korna sesi duyulmaması, yola adımınızı attığınız anda gelen arabanın durup yaya olarak size yol vermesi (biz de tam tersi), markette kasiyerin sizi tanımadığı halde hal hatır sorup sohbet etmesi, kafe veya fast- food türü yerlerde bir kere içecek aldıktan sonra bittikçe tekrar doldurabilecek olmanız Deniz’i çok şaşırttı açıkçası.
Deniz’le kısa bir Amerika özeti ve öz eleştirisi yaptık; en çok neler ilgisini çekti, en çok neleri sevdi, nelerden hoşlanmadı, neler onu hayal kırıklığına uğrattı ya da heyecanlandırdı? İşte size 11 yaşındaki bir çocuğun gözünden Amerika…
• Her yer çok yeşil, park gibi
• Genelde herkes çok büyük arabalar kullanıyor
• Evler çok büyük, odalar geniş, birçok evin havuzu var
• Çok çeşitli dondurmalar var, her gün birkaç tanesini deneseniz bile hepsinin tadına bakamazsınız
• Meksika tarzı yemekler çok güzel, özellikle de tako ve buritto
• Kahvaltılık gevrekler o kadar çeşitli ki seçim yapmak zor
• Marketler kocaman; sütten araba lastiğine kadar her şey var
• Marketlerdeki posta kartlarının durduğu bölüm çok eğlenceli; doğum günü ve başka kutlamalar için bir sürü komik kart var
• Şehir merkezinde oturmuyorsanız arabasız hiçbir yere gidemezsiniz, her yere sizi bir büyüğün götürmesi bazen çok sıkıcı
• Metro yer altının dışında belli noktalarda caddelerde gidiyor
• Çoğu markette satılan ürünler organik
• Benzini kendin dolduruyorsun
• Park etme sorunu yok, her yerin otoparkı var
• Çok şişman insanlar var
• Lokantalarda porsiyonlar iki kişiye yetecek kadar büyük
• Sinemalar alışveriş merkezlerinin içinde değil, kendi binaları var ve film arası yok
Sonuç olarak Amerika’nın da kendi içinde sorunları olsa da daha medeni ve demokratik bir hayat sunduğu için hâlâ ciddi bir çekim merkezi…
Geri sayıma başladık!
Haberin Devamı