Temizlenip tamir edilmiş tren projeniz yok mu?

Bugün de başka bir karmaşaya parmak basalım. Ulaştırma Bakanımız, diğer bakanlarımız ve bürokratlarımız her sabah Haydarpaşa-Kocaeli veya Sirkeci-Halkalı trenlerine binmek zorunda olmadıkları için gerçek tren yolu dertlerini her gün yaşayanlardan yansıtmak da biz medyaya düşüyor

Haberin Devamı

Bugün de başka bir karmaşaya parmak basalım. Ulaştırma Bakanımız, diğer bakanlarımız ve bürokratlarımız her sabah Haydarpaşa-Kocaeli veya Sirkeci-Halkalı trenlerine binmek zorunda olmadıkları için gerçek tren yolu dertlerini her gün yaşayanlardan yansıtmak da biz medyaya düşüyor.

Ali Ceylan adlı okurum Gebze'de oturuyor. Kocaeli Üniversitesi'ne devam ettiği için diğer öğrenciler gibi her gün trenle okuluna gidip geliyor. Kartal, Maltepe, Pendik, Kadıköy, Bostancı gibi istasyonlardan trene binenlerin çektikleri inanılmaz bin bir derdi anlata anlata bitiremiyor. Aslında ben benzer konuları defalarca bu köşemden gündeme getirmeye çalışırım ama duyacak kulaklar nerede?

"Sabah saat 7, 8, 9, 10 trenleri o kadar kalabalık ki, bırakınız oturmayı, tutunmak için elinizi dayayacağınız bir yer bile yok" diye dertleri sıralamaya başlıyor ve "Gebze'den trene binmek bile mümkün değil" diye devam ediyor. Muhteşem bir ifadesi olan Ali Ceylan, "Trenler kısa Ayşe Hanım. Tasarruf adına trenleri kısa tutuyorlar" diyor.

Hele hele Tavşancıl ile Diliskelesi arasında hiç güvenlik kalmıyormuş. Peki TCDD'nin güvenlik elemanları yok mu? Var. Ayrıca bu güvenlik görevlilerinin hepsi de silahlıymışlar. Ama 30 kişilik bıçaklı çetelerle başa çıkmaları mümkün değilmiş. Banliyö trenlerimiz pislik içinde. Camlar kırık. Kesik koltuk kaplamaları içler acısı durumda. Şimdi bakınız beyler! Ben Ulaştırma Bakanı olarak işin başına gelir gelmez, vallahi tallahi tüm TCDD yetkililerini ve çalışanlarını toplar, "Dertlerimiz nelerdir arkadaşlar?" diye açık açık sorardım. Vatandaşların biz medyaya yansıtttığı sorunları bu arkadaşlar bilmezler mi? Hem de âlâsını bilirler. Çözüm yollarını bilmezler mi? Hem de en mükemmelini bilirler.

Hangi vicdanla?
Peki bütün bu pislik, yırtık pırtıklık, kırık döküklük, çatlayarak yarılmış karpuz gibi masanın üzerinde dururken, siz nasıl "Hızlandırılmış tren" diye bir göz boyamacı yola başvurursunuz? Bunu hangi zihin, mantık ve vicdanla, bir pazarlama projesi olarak ciddi ciddi düşünüp uygulamaya kalkarsınız? Diyelim ki, trene binmeye alışık olmayan Başbakan, böyle bir öneride bulundu. Siz o anda, o saniyede, niçin ayağa fırlayıp, "Efendim, hızlandırılmış tren yanlış bir proje olur. Çünkü ondan önce mevcut rezil şartlarımızı düzeltip, vatandaşları rahatlatmak gerekiyor. Hızlandırılmış tren yerine, temizlenmiş ve tamir edilmiş tren projesini ele almamız lazım" diyemezsiniz?

Tabii burada Başbakan dediğime bakmayınız. Bildiğim bir şey yok ama ben Ulaştırma Bakanı'ndan böyle dürüst ve vatandaşın yanında bir proje beklerken, afaki hızlandırılmış mızlandırılmış çarklara girilmesine izin vermeyen bir hareket tarzı beklerdim. Vatandaş, çetelerden arındırılmış trenlere binmek istiyor. Siz kimsenin gözüne mendil bağlayıp, gerçekleri unutturamazsınız. Bizi AB'ye alacak üyeler bir sabah Gebze'den şu trenlerimize binsinler bakalım. Binsinler, inebilirlerse insinler de sonra bizi aralarına almaya söz versinler bakalım.

Banliyö trenlerimiz öncelikle ve acilen tamir edilip, boyanıp, koltuk kaplamaları değiştirilip, vagonlar ilave edilerek vatandaşlara insanca bir ulaşım sistemi sunar hale gelmelidirler, banliyö trenlerine dadanan bıçaklı çeteler tutuklanıp, cezalandırılmalıdır. Ali Ceylan'ın bir ricası var: "Okulun ilk günü lütfen tüm basın ve kameralar sabah saat 8 veya 10 treninin durumunu görmek için Kadıköy istasyonuna gelsinler."

Haklısın Ali Ceylan, çok haklısın oğlum!

DİĞER YENİ YAZILAR