Gazete Vatan Logo

Assalar bile 24 Ocak'ı yapmaya mecburduk (2)

24 Ocak'ın sahibi siyaseten Demirel, teknik açıdan Özal'dır, Demirel'in hakkını teslim etmek gerekir, çok dirayetli davrandı. Bakanlar Kurulu'ndan çıkan her karar bana geliyor. Son düzeltmeleri yapıyorum, doğru Cumhurbaşkanı'na gidiyor. Bu toplantı gece 23.00'e kadar, tam 12 saat sürdü

* Zaten Özal'ın gelişi de ABD'yle ilişkilendirilmez mi hep?..
Değil, değil. Tamamen şartların ortaya çıkardığı bir durum. Komplo teorileri aramaya gerek yok.

* Bütün sendikaların ayağa kalktığı bir dönemde 12 Eylül oluyor ve bir gecede 750 sendika kapatılıyor, toplumdaki muhalefet bir gecede bitiriliyor. Darbenin en azından bu nedenle bile olsa 24 Ocak kararlarına hizmet ettiğini kabul etmez misiniz?
Öyle değil, onunla ilgisi yok. ihtilal Demirel'e karşı yapılıyor, Ecevit bana karşı yapıldı diyor. Mantık doğru değil. Sendikalara karşı Özal'ın tutumu da şudur: Bu ülkenin işçisi kadar işsizi de sizi ilgilendirir. Bu soruyu nasıl sorduğunuza, cevabı nasıl verdiğinize bağlıdır bu konu.

* Bu sorulara sinirlendiniz, ama izninizle bir cümle okumak istiyorum. Sizin de, Özal'ın da üyesi olduğunuz Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin Başkanı Mehmet Soğancı darbenin 24'üncü yıldönümünde şöyle dedi: "24 Ocak kararları demek IMF emek, Dünya Bankası demek, işkence demek, DAL emek, Mamak, Metris, Diyarbakır Cezaevi demek..." Siz ne diyorsunuz?
Ben polemikten hiç hoşlanmayan bir insanım. Siyasi dönemlerimde dahil polemikten hiç hoşlanmadım. Ama benim bu fikirlere katılmam mümkün değil. Kızdığımdan falan da değil. Kızmıyorum. Ama mantıken katılmıyorum. Bunu diyen insanlar çare bulmak, çare göstermek zorundaydılar. Bu olmadı ki Türkiye'de...

* Ben de bunu merak ediyorum: 24 Ocak'ın alternatifi yok muydu?
O günkü şartlarda oydu.Biz Türkiye için en doğrusunu yaptık.

* Peki hiç mi günahı yok? Hayali ihracat, banker olayları 24 Ocak'ın meyveleri değil mi?
Onlar daha sonraki dönemlerde yaşandı. Ayrıca o tip eksiklikler bütün programlarda vardır. Bir takım problemleri çözüyorsunuz, başka problemler çıkıyor. Her şeyi yüzde yüz çözmeniz mümkün değil ki... Ama aradan 25 yıl geçtikten sonra şimdi dönüp bakıyorum, öyle değildi, şöyle yapılsaydı diyen yok orada. Karşı çıkanlar ideolojik açıdan yaklaşıyorlar. Pratik çözüm öneren yok. Hem unutmayın, o ideolojinin mensubu olan koca bir blok 1989'da çöktü. Neticede bütün ülkeler aynı noktaya geldi.

* 24 Ocak zihniyetinin tamamlayamadığı ne kaldı?
Türkiye hiçbir zaman sosyalist bir ülke değildi, ama Türkiye devletçi bir ülke oldu. 24 Ocak'ın üzerinden çeyrek asır geçti bugün geldiğimiz noktada hâlâ özelleştirmeyi tamamlayamadık. Demirel "Kimin malını kime satıyorsunuz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı var" dedi. Bazı şeyleri zamanı gelmeden yapamıyorsunuz. Ama geciktikçe de toplum bedelini ödüyor.

* Peki Özal'ın iktidan 24 Ocak'ta başladı diyebilir miyiz?
Yok, onu diyemeyiz. Her şeyi yerine oturtmak lazım. Siyasi sorumluluk Demirci'deydi.


* Ama zihniyet Özal zihniyetiydi.
Tabii Özal ilk o zaman Özal oldu.

* Ya peki Türkiye'nin yönünü şu taraftan alıp bu tarafa getiren parti bugün niye Meclis'te değil, kongresini bile düzenleyemeyen bir durumda?
Oralara hiç girmeyelim, ama tek bir cümle şunu söyleyebilirim: ANAP, ANAP olarak kalsaydı bu olmazdı.

* ANAP, ANAP olarak kalsaydı AKP'ye gerek kalır mıydı?
Kalmayabilirdi.

24 Ocak-ABD ilişkisi
IMF dikte etmedi yüzde yüz Özal'ın
* 24 OCAK kararlan için Dünya Bankası, IMF dikte etti, Özal yazdı denir. Ne kadar doğru?

Asla! Özal bu görüntüden çok rahatsız olurdu. Dünya Bankası'nın Türkiye Masası Şefi Hintli bir uzmandı. Bir sabah Özal'ın odasına geldi, Özal, ben ve Hintli uzman oturduk. Mazotsuz olduğumuz için paltolarla duruyorduk. "Kahve içer misiniz" diye bile soramıyorduk, çünkü kahve yoktu. Adam 25 dakika hiç susmadan neler yapmamız gerektiğini anlattı. Bizimkinin alnı gerildi, dudağı büzüldü. Sinirli, ama sabırla adamın sözünün bitmesini bekliyor. Sonunda "Bitti mi?" dedi, adam "bitti" deyince Özal başladı: "Biz bir paket hazırladık. Sizin dediklerinizden yapabileceklerimiz de var yapamayacaklarımız da... Bunları ortalıkta söyleyip de siz söylüyor biz yapıyor durumuna düşürmeyin bizi. Biz ne yapacağımızı biliyoruz kardeşim." 24 Ocak Özal'ın hazırladığı bir pakettir, ABD'yle alakası yoktur.

24 Ocak-Asker ilişkisi
Askerler Özal'ı alkışlamak istedi

Özal, bir sabah telefonu kaldırdı, Genelkurmay ikinci Başkanı Haydar Saltık'ı aradı. 'Paşam, ben komuta heyetine Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı ekonomik durum hakkında bir brifing vermek istiyorum. İki saate ihtiyacım var.' 8 Ocak'ta Genelkurmay'da o toplantı yapıldı. Özal toplantıda 24 Ocak kararlarını anlatmak yerine 'Durum budur, biz bu duruma göre tedbir alacağız' dedi. Asker Özal'ın sunumunu çok beğendi. Hatta biri 'Bizde alkış adet olmadığı için sadece tebrik ediyorum' dedi. Brifingden sonra birkaç komutan, Evren ve Özal baş başa 45 dakika kadar görüştü.

24 Ocak neydi?
Devalüasyon ve KİT zamları 24 Ocak programının iki temel öğesi.. Ancak bu zamların yüksekliğinin dünyada bile eşine az rastlanır nitelikte olması 24 Ocak'ın tarihe geçmesinin ilk nedeni.. Gübre fiyatları 7, çimento 3, posta ücretleri 4 kat, şeker fiyatı yüzde 170, petrol ürünleri yüzde 200, elektrik yüzde 153 oranında artırıldı. Dolar 1 ay içinde 47 liradan 82 liraya fırladı. Türkiye'nin karma ekonomiden piyasa ekonomisine geçişinin miladı olarak da kabul edilen 24 Ocak İstikrar Paketi'yle birlikte döviz kuru politikası değiştirildi, KİT mal ve hizmetlerinin fiyatları serbestçe belirlendi. Amaç Türkiye'nin dış ticaret rejimini değiştirmek, devletin ekonomideki rolünü asgari düzeye indirip özel sektöre ağırlık vermekti. "Özalizm"in ilk yazılı metni olarak kabul edilen kararlar ancak 1983'teki ANAP iktidarıyla tamamlanabildi.

Haberin Devamı