Gazete Vatan Logo

Alon Liel: "Başbakanın politikası Erdoğanizm"

İsrail eski Büyükelçisi ve İsrail'in 1980'li yıllarda Türkiye Maslahatgüzarı olan, Alon Liel, dünyada en fazla cami ve başörtülü kadının bulunduğu kentlerin başında İstanbul'un geldiğini, Türkiye'nin İslam dünyasının ılımlı ve demokrat ülkesi olduğunu yazdı

Jarulsalem Post gazetesinde görüşlerini yazan, bir süre önce Türkiye ve Erdoğan'ı öven kitabı yayınlanan Alon Liel, TBMM'deki yeni Türk milletvekillerinin çoğunun İslamcı geçmişe sahip olduğunu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bile, "İslamcı kışkırtma' suçundan 8 ay hapiste kaldığını hatırlattı. Yazıda, İslam dinini modernleşme ve Batılılaşma sürecini yavaşlatmakla suçlayan 80 yıllık laiklik söyleminin ardından Türkiye'nin yeni İslamcı yönetimi, kamuoyunun dine karşı saygısını yeniden canlandırmaya çalıştığı belirtildi. Alon Liel, Jarulsalem Post gazetesinde, Türkiye'nin neden son terör olaylarını yaşadığını irdeleyerek, şöyle devam etti:

"KÖKTEN DİNCİLİĞE TEK ALTERNATİF"
"İstanbul'da son dönemde meydana gelen terör saldırıları, tüm dünyanın dikkatini İslam dünyası içindeki potansiyel mücadeleye çekerek, İslamcı köktendincilik silahını Türkiye'ye çevirdi. Çünkü burası İslam dünyasının ılımlı ve demokratik kalesi. Aslında yeni demokratik-İslamcı liderlerin yönetimindeki Türkiye, İslamcı köktendinciliğe karşı tek alternatifi oluşturuyor. Türk modelinin başarılı ve çekici bir alternatif olduğu gerçeği onu, çok daha güçlü bir rakip haline getiriyor. 3 Kasım 2002 tarihi, modern Türkiye'nin tarihinde önemli bir dönüm noktası haline geliyor. O gün, Recep Tayyip Erdoğan ülke seçimlerinde büyük bir zafer kazandı. Partisi, AKP tek partili hükümet oluşturarak parlamentodaki koltukların 3'te 2'sini ele geçirdi. Bununla beraber, yeni milletvekillerinin çoğu İslamcı kökenlere sahip. Erdoğan'ın zaferi, efsanevi lider Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde uzun bir modernleşme ve demokratikleşme sürecinin başladığı Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1923 yılından beri deneyimlenen en dramatik siyasi değişim."

"ERDOĞANİZM"
Alon Liel, birbiriyle çatışan iki felsefe olarak nitelendirdiği İslam ile demokrasi arasında görünüşe göre kaçınılmaz olan çarpışmanın şimdiye kadar önlendiğini, demokratik ve İslamcı bir sentez yaratan yeni Türk yönetiminin, şu ana kadar bu iki karşıt kültür arasındaki tarihi çarpışmayı kontrol altında tutmayı başardığını yazdı. Yazıda, şöyle devam edildi:
"Kökenleri İslam'a dayanan yeni "Erdoğanizm', her nasılsa Atatürk'ün Batı yanlısı ve laik Kemalizm'ini güncelliyor ve güçlendiriyor. Türkiye Başbakanı, geçen yıl boyunca, ülke işleriyle ilgilenirken tamamen demokratken aynı zamanda özel yaşamında dindar bir Müslüman olarak kalmanın mümkün olduğunu kanıtladı. Türkiye'nin izlediği "Demo-İslam' çizgisinin, tüm dünyadaki Müslüman diktatörlüklerin gerçek alternatifi, Türk siyasi laboratuvarında böyle bir deneyin başarılı olması, tüm İslam dünyasına son derece önemli bir ders verebilir. Erdoğan, kamusal yaşamda demokrasiyi koruyan ve en büyük potansiyel rakibi, Kemalizmin bekçisi Türkiye'nin laik ordusu ile bir çatışma yaşamaktan kaçınmak için gemisine ihtiyatla kaptanlık eden Batı yanlısı bir politikacı."

Alon Liel, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın izlediği "Erdoğanizm'in, Kemalizm'e alternatif olmadığını ancak, daha çok er geç Kemalizm'in uzun vadede ayakta kalmasını mümkün kılacak ve Türk toplumunun diğer kesimlerince kabülünü artıracak tamamlayıcı felsefe olduğunu iddia etti.

Yazıda, Türkiye'de demokrasiyi daha da güçlendirecek, uzun süreden bu yana beklenen AB üyeliğini kazandırabilecek şekilde birleştiren yeni bir ideoloji ortaya çıktığını, bir çok kesimin Erdoğan'ın davranışlarının laik orduyu zayıflatmayı ve böylece Türk İslamcı köktendinciliğin önündeki en büyük engeli kaldırmayı amaçladığına, inandığı belirtildi. İstanbul'daki son saldırıların Başbakan Erdoğan'ın numara yapmadığı görüşünü güçlendirdiği ifade edilen yazı şöyle devam etti: "Erdoğanizm', Batı ve demokrasi anlamına geliyor. Demokratik İslamcı bir rejim, Avrupa'daki herhangi bir Hıristiyan rejimi kadar modernleşme, globalleşme ve demokrasi ilkelerine sadık olabilir. Yönetimin kilisede, camide ya da sinagogda ibadet etmesi önemli değil; demokrasi ilkeleri herhangi bir dinle çelişmez ve Erdoğan bunu kanıtlıyor. Uluslararası arenada işler Türkiye'de olduğu kadar basit değil. Batı'daki kültürel müttefikleri, Doğu'daki din kardeşlerine karşı savaşıyorlar. Türkiye, geçen Mart ayında ABD ordusunun topraklarından geçerek Irak'a saldırmasını reddetti. Siyasilerin yanı sıra Türk kamuoyu da, Irak'ın işgaline karşı çıkıyor ve 10 bin Türk askerinin Bağdat'a gönderilmemesi kararıyla büyük ölçüde bir rahatlama sağlandı. Avrupa Türkiye'nin çabalarını göz ardı etmemeli ve AB üyeliği kararını daha fazla ertelememeli. Türkiye'nin son dönemde Irak konusundaki "Avrupalı' tavrının yanı sıra demokrasi ve modernleşmeye mutlak bağlılığı ona AB'ye bir giriş bileti sağlamalı. Türk ekonomisinin son dönemdeki hızlı büyümesi ve devasa pazarı, Batı Avrupa'daki durgunluğun sona ermesine katkıda bulunabilir. Türkiye, son terör olayları ile Batı'ya ve ilkelerine olan 60 yıllık bağlılığı nedeniyle çok büyük ve üzücü bir bedel ödedi. AB'ye üyelik, Avrupa'nın İslamcı terörün çirkin yüzüne çarpabileceği en güçlü siyasi tokat olmasının yanı sıra zaman açısından yerinde ve hak edilmiş bir karşılık olacaktır.

Haberin Devamı