Piyasalar ‘negatif reel faize’ alışamadı!

Haberin Devamı

Cari açığını fonlamak için dış kaynağa ihtiyaç duyan bir ülke olarak negatif reel faiz ile değil tasarrufu artırmak, mevcudu koruyamıyoruz

Geçtiğimiz hafta piyasalar için zorlu geçti. Borsa İstanbul düşerken, Dolar/TL kurları yükseldi ve TL, dolar karşısında 1.9702 ile tarihi “düşük” seviyesini gördü, haftayı 1.9650 seviyesinden kapattı. Bir yandan Mısır’daki “demokratik darbe(!)”, beklentilerin üzerinde gelen (ancak halen daha kur etkisini içinde barındırmayan) enflasyon rakamı ve nihayet Cuma günü açıklanan ABD tarım dışı istihdam verisi... Bu arada “Süveyş Kanalı” endişesiyle sınırlı da olsa artan petrol fiyatları ve Çin’den gelen olumsuz haberlerle gerileyen altın başta olmak üzere emtia fiyatları...

2.6 milyar $’lık satış

Yurt dışındaki gelişmelerin yanı sıra içerideki hareketliliğin de fazla olacağı bir haftaya giriyoruz. Bu haftanın indikatörü “Dolar/TL” kuru olacak. Piyasalarda artık 2 TL seviyesi sıkça telaffuz edilir oldu! Merkez Bankası 11 Haziran’dan bu yana döviz piyasalarına müdahale ediyor! Müdahalelere başladığından bu yana 2.65 milyar dolar satmış. Ortalama satış kuru da 1.9280 seviyesinde gerçekleşmiş! 1.9650 kapanış seviyesini bile baz alsak yapılan müdahaleler; ucuza döviz almak isteyenlerin taleplerini karşılamaktan öte; çok da işe yaramamış görünüyor!

Müdahale işe yaramıyor

Peki sorun nerede? Neden çalışmıyor bu müdahaleler?

11 Haziran’daki ilk müdahalenin hemen ertesi günü Vatan Gazetesi’ndeki “Müdahale işe yarar mı?” başlıklı yazımda “...Müdahaleler ‘modern zamanlarda’ artık işe yaramıyor. ...Modern zamanlarda hem finansal piyasalar birbirine ‘eklemlendi’ hem de türev ürünlerin hacmi ‘spot piyasanın’ hacmini geçti! ...Kaldı ki eski zamanlardaki müdahaleler de işe yaramamıştı, piyasa eninde sonunda gideceği yere gidiyor. Teknik olarak müdahaleler politika yapıcılara ‘zaman kazandırır’. Nihai sonucu etkileyemezler. Müdahale edilerek ‘satın alınan zaman’ ile asıl sorunu ortadan kaldıramadığınız zaman, o sorun bir süre yeniden nüksediyor. Bizim piyasalarımız da bundan müstesna değil ” diye yazmıştım. Müdahalelerin işe yaramamasının sebebi basit! Pansuman ile kanseri tedavi edemezsiniz! Radikal önlemler almanız gerekir!

Diyebilirsiniz ki bu sadece bizim problemimiz değil, Fed’in parasal genişlemeyi azaltıp, yeni yılın ilk yarısında sonlandıracağı beklentisi tüm gelişmekte olan ülke piyasalarını bozdu, bizde “istisna değiliz”! İşler iyi giderken bugünlere hazırlanmazsanız başınıza gelecekler müstahaktır!

Dolar 2 TL’yi geçecek mi?

Dolar/TL kurlarında 1.9765 seviyesi önemli bir “direnç”! Bu seviyenin ilk denemede aşılmasını beklemiyorum. Aşılacak olur ise 2.00’ın test edilmesi ve hatta volatilitenin arttığı anlarda 2.00’daki “türevler” tetiklenebilir ve 2.0250 seviyeleri dahi test edilebilir. Büyük olasılıkla MB yine piyasalara müdahale ediyor olacaktır.

Ancak saat 15.00’da başlayan, “temelde kur belirleme seansı öncesinde” sonlanan; ucuza döviz almak isteyenlerle, müdahaleden ucuza alıp müdahale bitince pahalıya satmak isteyenlere fırsat yaratmaktan; MB’nın “ucuzdan rezerv kaybına” yol açmaktan öte fayda sağlamayan “Tarifeli Müdahale” yöntemi değişmedikçe yapılacak müdahaleler “yine” işe yaramayacaktır. Müdahale dediğin, müdahale gibi olmalıdır! Şartlar uygun olduğunda yapılan müdahalede MB konuştu mu, tüm piyasa susup dinlemeli! Böylesi bir müdahale gelecek olur ise 1.9250 seviyeleri test edilebilir. Kalıcı olur mu? “Şartlar değişmedikçe” hayli şüpheliyim!



Yeni para politikası araçları tartışılıyor

Birçok hata yapıldı. Hem ekonomi yönetimi hem de Merkez Bankası tarafında. Politik iradenin küresel likiditeyi; başta enerji olmak üzere; bir an evvel hem büyüme hem de cari açığın “tedavisi” için gerekli olan altyapı yatırımlarına ve bilimsel araştırmalara yöneltmek yerine “balonvari” büyüme yaratan inşaatı öne çıkarması, ülkeye çok önemli bir maliyet olarak geri dönecek. MB’nin yerel ve küresel gelişmeleri “okumasından” kaynaklanan sorunlar da var. Bant ve Rezerv Opsiyon Mekanizması (ROM) uygulaması belki yaratıcı ancak işler yolundayken iyi çalışan, krizlerde kullanımı zor olan mekanizmalar bunlar. MB neyin “kriz”, neyin “sıradan” olduğuna karar verene kadar piyasalar kişilik değiştirebiliyor .

Bir de işin “Negatif reel faizle yaşamayı öğrenmeliyiz” diyen yaklaşımı var! Belki biz alışabilirdik, ancak ekonominin temel dinamikleri buna alışamadı! Cari açığını fonlamak için dış tasarruflara dahi ihtiyaç duyan, iç tasarrufları teşvik edebilmek için BES’e yüzde 25 “devlet katkısı” sağlayan bir ülke olarak negatif reel faiz ile değil tasarrufu artırmak cari seviyelerini bile korumakta zorlanacağımız açıktı. Azalan iç tasarrufları, küresel fon piyasalarından karşılanabileceğini “varsayan” MB için, Fed kötü haber oldu!

Euronun düşüşü işleri zorlaştırır

Euro/dolar cephesine gelirsek...Bu konu daha çok “sepet kuru”nu ilgilendiren bir mesele. Malum MB sepet kura müdahale ediyor kendince! Paritede 1.2910 önemli bir seviye idi ve geçtiğimiz hafta bu seviyenin altında bir kapanış gerçekleşti. Şimdi sırada 1.2800 (düz) ve ardından da daha önce görülmüş “iki düşük” seviye olan 1.2745 ve ardından da 1.2650 seviyeleri var. ECB’nin geçen hafta yaptığı açıklamalar euronun değer kaybına devam etme olasılığını arttırmış durumda. 1.2950’nin üzerinde bir kapanış yaşanmadığı takdirde saplıklı bir yükselişten söz etmek mümkün olmayacak.

Euronun hızlı değer kaybı MB’nın işini daha da zorlaştırabilir!

Bir kötü haber de enflasyondan geldi!

Geçtiğimiz hafta beklentilerin hayli üzerinde açıklanan enflasyon verileri durumun pek de parlak olmadığını ortaya koyuyor. Her ne kadar ağırlıklı artış (geleneksel mevsimsel katkısının tersine) tarımsal ürünlerden geliyor olsa da enflasyon tarafındaki baskı süreceğe benziyor. Hele ki bunun üzerine de “kur yansıması” gelince MB’nin işi git gide zorlaşacak! MB her ne kadar önümüzdeki dönemde enflasyonun yeniden düşmesini bekliyor olsa da petroldeki ve kurdaki artış bu ihtimali oldukça azaltıyor.

MB halen daha “sıfır (reel) faiz” ve “faiz lobisi safsatalarının” baskısı ile politika faizlerini arttırmamak için dirense de “küresel fon piyasasındaki gelişmeler” bunu zorunlu hale getirebilecek. Aslında bandı arttırarak kısa süreli “müdahil” çözümler üretilebilir. Ancak kalıcı çözüm yine burada değil. Kalıcı çözüm “duruşun” değişmesinde ve gerekirse politika faizini (artırmadan bile) artırabileceğini söylemesi bile piyasalara önemli mesajlar verecek.

DİĞER YENİ YAZILAR