Faiz kararı çok şey söyleyecek

Piyasalar Merkez Bankası’nın yarınki PPK toplantısına kilitlendi. Faizi 100-150 baz puan artırırsa kurda 4.67-4.63 bandı görülebilir

Daha önceden de birçok kritik Para Politikası Kurulu (PPK) kararlarına şahit olduk. Zira ülkedeki ekonomi politikaların, enflasyondaki gelişmelerin ve hatta büyümenin ne yöne doğru gideceği konusunda PPK’nın para politikası önemli rol oynuyor.

Toplamda 500 baz puanlık bir artış ile yüzde 17.75’e kadar yükseltilen ve yeniden politika oranı haline gelen; Haftalık Repo Oran’ının artırılıp, artırılmayacağı bu haftanın bizim piyasalarımız açısından önem taşıyan en önemli karar olacak. Yurt dışının; özellikle de Kuzey yarı kürenin tatil mevsimine girdiği, Trump dışında haberlerin yavaşladığı bir dönemde; sadece önümüzdeki bir kaç ayı değil, belki de önümüzdeki bir kaç yılı yakından ilgilendirecek.

Neden bu kadar önemli derseniz, yarın yapılacak toplantı “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin” başladığı yeni dönemin ilk toplantısı. Daha önemlisi tüm ekonomik birimlerin (TCMB’nin de) yeni ihdas edilen Maliye ve Hazine Bakanlığı’na atanan Bakan Berat Albayrak’a bağlandığı bir dönemin ilk toplantısı olması açısından da önemli.

Haberin Devamı

PPK toplantısından 100-125 baz puanlık bir faiz artışı beklentisi var. Peki bu faiz artış beklentisi fiyatlara yansımış, yani piyasa katılımcıları bu artışı “satın almış” durumda mı?

Piyasa fiyatladı mı?

Kur tarafındaki yatay seyir, böyle bir beklentiyi biraz yansıtıyor ancak çok da emin değil gibi davranıyor. Sanki 50-75 baz puanlık kısmı fiyatlanmış, ancak ya fazlasından ya da hiç artış yapılmayabileceğinden dolayı önce PPK kararını görmek ister bir havada. Borsa deseniz, artan faiz oranlarından çok da mutlu olmayacak bir alan. Zira artan faizler bankaların; daha önceden verdikleri uzun vadeli sabit faizli kredilerinden dolayı; kârlarını olumsuz etkilerken, şirketlerin de büyüme ve kârlılıklarını olumsuz etkileyeceğinden normalde borsa tarafı zarar görecek. Ancak borsa, yatay giden ve düşme “hevesinde” olan kur nedeniyle geçtiğimiz haftayı yükselerek kapattı.

Haberin Devamı

Merkez Bankası’nın kendi kredibilitesini artırabilmek; yükselmeye devam eden ve en erken 2019 yılı ilk çeyreğinde gerilemeye başlaması beklenen enflasyon ile mücadele adına faiz artışı anlamlı bir adım olacaktır. Ancak burada bir sorun var. Zira ülke ekonomisindeki var olan problemlerin, faiz artışı ile çözülebileceği noktayı çoktan geçmiş durumdayız. Ne kadar faiz artırsak da; yurt dışında doğrudan sermaye yatırımı çekebilmemiz, var olan dış ticaret kredi imkanlarının, akreditiflerin miktar ve vadelerini artırmamız/uzatmamız kısa vadede kolay görünmüyor.

Faiz artışı bir tür “müdahaledir”. Bu müdahale ile kazanılacak zamanda ev ödevlerimizi iyi yapar, borç vermeye hevesli olanların sayısını artırabilirsek ne alâ... Bunu yap(a)mazsak elde yine yüksek faizler kalacak.

İşin en kötü yanı da ne biliyor musunuz? Gelinen noktada; PPK 100 baz puan artırsa, ‘Neden 125 ya da 150 artırmadı’ denecek. 200 baz puan bile artırsa, ‘Neden 250 baz puan artırmadı’ denecek. Tüm bu nedenlerle yarınki toplantı gelecek döneme ışık tutacağından dönemli hayli önemli olacak.

Haberin Devamı

4 senaryo

Hangi seçenekte piyasanın Dolar/TL konusunda nasıl tepki vereceğine dair “tahminlerime” gelince:
25-75 baz puan artış: Piyasa ‘Hiç yapılmasaydı daha bile iyiydi’ şeklinde bir tepki verebilir, 4.85-4.8750 bandına doğru bir yükseliş yaşanabilir. Sonrasında Trump ve diğer gelişen ülkelere bağlı bir hareket yaşanabilir. Taa ki 13 Eylül’de yapılacak bir sonraki PPK’ya kadar. Gelişen ülke para birimler ve piyasalarında bu tarihten önce bir hareketlilik yaşanır ve kurlar yükselmeye başlarsa “Olağanüstü PPK” toplantısı ihtimali bile ortaya çıkabilir.
100-150 baz puan artış: Beklenti bu yönde. Kur üzerindeki baskı yukarıdaki seçeneğe oranla daha az olacaktır. Hatta tatil aylarının kalanında 4.6350-6750 bandına kadar dahi sarktığını görebiliriz. Yeni ekonomi yönetiminin çok hızlı bir şekilde yeni ekonomi programını hazırlaması ve tarafları “ikna turlarına” başlaması için kısa da olsa bir zaman kazandıracak hamle olacaktır.
175 baz puan ve üzeri: Sürpriz yüksek bir artış olur. İlk anda TL’ye hızlı bir iltifat olur. 4.4650-4.5250 bandına kadar bile devam edebilecek bir hareket yaşanabilir. Bu “müdahale” ile kazanılan zaman daha uzun olacaktır. Yine iş, yeni ekonomi yönetimine düşecek; yüksek faiz ile pahalı satın alınan bu zamanı; iyi değerlendirmek sorumluluğu ile hareket etmeleri gerekecektir.
Faiz artırılmaz, aynı kalır: Bu seçenek piyasaların geçtiğimiz hafta hiç mi hiç satın almadığı bir seçenek. Akıllara Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Londra ziyareti gelecek, piyasalar bir kez daha hareketlenecektir. Bu seçenekte ilk anda olmasa da kademeli olarak yeni rekorların kırıldığı bir sürece girebiliriz. Likiditenin olmadığı saatlerde; belki de iş gününün tam ortasında; yeni rekor haberlerini duyarsak, bu kimseyi şaşırtmasın. (Faiz indirilme seçeneğini; bir seçenek olarak bile tartışmak, tahminde bulunmak bile istemiyorum)
Savaş gerçek mi?
Gün geçmiyor ki Trump’tan “yerleşik düzene” aykırı açıklamalar gelmesin. Çin’e 505 milyar dolarlık yeni gümrük vergi paketi koyabileceği açıklaması geldi. Trump; Fed’in faiz artışları konusunda da mutlu olmadığını ancak ABD Merkez Bankası’na “bildiğinin en iyisini yapması için izin verdiğini” söyledi. Trump; ABD başkanlarının para politikası konusunda yorum yapmama geleneğini de bozarken, Çin’i de parasını hızlı bir şekilde değersizleştirdiğini, kendisinin de zayıf dolardan yana olduğunu söyledi.
Çin, Yuan’ı cephesinde Trump’ı haklı çıkarak hareketler yaşanıyor. Hong Kong’da işlem gören Çin Yuan’ı Cuma günü 6.8368’e kadar yükseldi. Böylelikle değer kaybı 80 iş gününde yüzde 9.60’a ulaştı. Ancak Çin’in bunu tam anlamıyla Yuan’ı değersizleştirmek için yaptığı kanısında değilim. Piyasalar ‘Ticaret Çatışmalarından” (Bana göre henüz daha savaş boyutuna gelmedi, AB’nin tek yönlü salvolarıyla yola devam ediliyor) Çin’in zarar göreceğini; Çin’in de buna Yuan’ın değerini düşürerek yanıt verebileceğini düşünüyor ve adımlarını erkenden atıyor. Bir anlamda “beklentiyi satın alıyorlar.”
Ticaret çatışmaları sadece Yuan ya da para birimleri değil, tarımsal emtia ve endüstriyel metaller cephesinde de ciddi fiyat düşüşlerine neden oldu. Bunların içinde en fazla işlem görenlerden; 7 Haziran’da 7.338’i gören fiziki bakır fiyatı, geçtiğimiz Perşembe günü (30 iş gününde yüzde 18.8’lik bir düşüşle) 5.958 dolar seviyesine kadar geriledi. Bakır fiyatlarında fasılalarla da olsa devam edecek düşüşlerle 5.325-5.475 bandına kadar inilebileceğini tahmin ediyorum. Ancak bu seviyeden itibaren bir konsolidasyon ve yatay seyir gelebilir.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR