Kan mı görmek istiyorsunuz?

Hırsızlık, gasp ve tecavüz vakalarında aydınlatmanın etkisi fazladır. Bu yüzden de en çok karanlık cadde ve sokaklarda meydana gelir bu tür olaylar

Haberin Devamı

Hırsızlık, gasp ve tecavüz vakalarında aydınlatmanın etkisi fazladır. Bu yüzden de en çok karanlık cadde ve sokaklarda meydana gelir bu tür olaylar. Mağdurlar ise genellikle kadınlar ve genç kızlardır. İşte Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi'nde okuyan bazı kız öğrenciler, yıllardır taciz ve kapkaç korkusuyla yaşıyorlar. Bakın, İzmir-Bursa karayolu üzerindeki Barbaros Kız Öğrenci Yurdu'nda kalan kızlar, 400-500 metre uzaklıkta, yolun karşı tarafında, bulunan Terzioğlu Kampusu ne gidip gelirken hem trafik kazası geçirme riskiyle hem de taciz tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar. Zira sabah erken saatlerde okula giden ve akşam karanlığında dersten çıkan kızlar, karayolunun kenarından yürümek zorunda kalıyorlar. Ayrıca kampüse giderken yolun üstünde alt geçit veya üst geçit olmaması da her an trafik kazası riski doğuruyor.
Bugüne kadar bu yolun üzerinde bir kaza, kaçırılma veya tecavüz olayı meydana gelmedi. Ama bugünden sonra olmayacağının garantisini kim verebilir? Yurdun yöneticileri birkaç defa Karayolları yetkililerine ışıklandırma için başvurmuşlar. Ancak herhangi bir olumlu gelişme olmamış. Ayrıca Çanakkale Belediyesi'nin de üstgeçit yapımı için harekete geçmesi gerekiyor. Ama kimsenin kolunu kıpırdattığı yok. E, henüz gazetelere yansıyan yaralı, yerlerde sürüklenen genç kız fotoğrafları olmadığına göre bu işlerin de acelesi yok diye düşünüyorlardır herhalde.

Ocak hazır da doktor nerede?
Şehir merkezinden uzakta, sakin bir ortamda yaşamak isteyenlerin tercih ettiği semtlerden biri de Pendik'te bulunan Uydukent. Modern binalarıyla, özenli çevre düzenlemesiyle bu semt, Anadolu yakasının hızla büyüyen bölgelerinden biri. Nüfusu elli bini geçen Uydukent'te oturanlar bundan altı ay öncesine kadar en ufak bir sağlık probleminde ilçe merkezine ya da Kadıköy'de bulunan sağlık kuruluşlarına gidiyorlardı. Neyse, altı-yedi ay önce semte bir sağlık ocağı yapılınca vatandaşlar da derin bir oh çekti. Zira artık komplike olmayan sağlık problemleri ve sevk almak için yanı başlarında bulunan bu ocağa gidebileceklerdi. Ancak bu sevinçleri pek uzun sürmedi. Zira sağlık ocağına gelen doktor bir ay sonra emekli oldu. Daha sonra da ne gelen oldu ne de giden.

Bu nasıl mantıktır yarabbim? Milletin parasıyla sağlık ocağı yaptırılıyor ama doktor atanmıyor. Hani Anadolu'nun ücra kasabalarına doktor atanır da beğenmeyip gider. Böyle bir durum da söz konusu değil. Sağlık Bakanlığı yetkilileri buraya doktor atamayı unuttunuz galiba. Neyse, ben hatırlatmış oldum. Şimdi bir doktor gönderin de tesis çürümekten, vatandaşlar da başka yerlere gidip, sürünmekten kurtulsun.

Ziraat Bankası bunu yaparsa...
Ben yıllarca Ziraat Bankası'nın önündeki kuyruklardan bahsedip, konuyu köşeme taşımıştım. Banka yetkilileri de her defasında, "Ne yapalım? Vatandaşlar paralarını bankamatikten çekmiyorlar. Son gün gelip, bizden almaya çalışıyorlar" diye serzenişte bulunuyorlardı. Alın bakın, bankamatikten çekiyorlar da ne oluyor. Geçen pazar bir emekli okurum maaşını çekmek için Ziraat Bankası'nın Erenköy Şubesi'ne gitmiş. Kartını bankamatiğe sokup, şifresini yazmış. Ekranda şu yazı belirmiş: "Makinemizde para bittiği için ödeme yapamıyoruz." Evinden haftalık alışverişini yapma maksadıyla çıkan okurum, maaşından beş kuruş çekemediği için eve eli boş dönmüş.

Türkiye'nin en büyük bankalarından birine, vatandaş haftanın en sakin günü maaşını çekmeye gidiyor. Ancak hiçbir kuruş alamıyor. Sanırım, Ziraat Bankası'nın bankamatikleri de memurlar gibi haftasonu tatiline giriyorlar. Halbuki, haftaiçi yoğunluğunu önlemek için haftasonu bankamatiklerin sürekli dolu tutulması gerekmez mi? Banka yetkililerinden bir açıklama bekliyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR