Cihangir'e Pearl Harbour baskını

Koskoca bir havalandırma fanı, hastası, ihtiyarı, çocuğu, bebeğiyle tüm semte sabahtan aksama eziyet çektiriyor

Haberin Devamı

Yukarıdaki başlığı okuyunca, "Bu da nereden çıktı?" diyeceksiniz. Ama gidip gözümle görmesem, kulağımla işitmesem ben de inanmayacaktım. İstanbul'un o ünlü semti Cihangir'de oturanlar çok sıkıntılı, çok üzüntülü. Zira orada bir havalandırma sistemi var ki, her gün sabahın dokuzundan akşamın altısına kadar kulakları adeta bir uçak baskını oluyormuş gibi gürültü çıkararak rahatsızlık ediyor.

Bu semtte oturan onbinlerce kişi ilgili mercilere defalarca başvurmuşlar ama sanıyorum pek de başarılı olamamışlar... Konu bu sefer ses kirliliği. Her zaman hava kirliliği olmaz ya. Alın size yepyeni bir mesele... Düşünün, kulağınızın dibinde devamlı bir fan gürültüsü. Ama nasıl, sanki o semte uçaklar taarruz ediyormuş gibi yansıyor.

Pencereleri açar açmaz gürültü kulaklarımıza gelmeye başladı. Düşünün siz, orada hastası, ihtiyarı, çocuğu, bebeği olan evler ne haldeler... Sabahtan akşama kadar bir gürültü eziyeti. Peki, bu gürültüyü yapan nedir? Koskoca bir havalandırma fanı. Ama çok eski teknolojiden kalmış bir aygıt. Çalışmaya başladığı zaman gürültüsü o binanın içinde çalışanları da rahatsız ediyordur.

İşte enine boyuna Cihangirli vatandaşların şikayetine sebep olan havalandırma sistemini size anlattım. Bu binanın sahibi AK Sigorta. AK Sigorta'nın yöneticileri teknolojiyi yenilememekte neden direniyorlar bilmiyorum. Ama bu şikayet bana rahmetli Sakıp Ağa zamanında gelseydi kendisine söyler, iki günde işi hallederdim. Sanırım şimdi grubun başkanı olan Güler Sabancı Hanımefendi bu konuyu bilmiyor. Ben kendisine Cihangirimin şikayetini iletiyorum. Eğer Güler Hanım bu işe bir el atarsa, dakikasında hallolur. Benden uyarması...

Hem suçlu hem güçlü
Bir halk otobüsü şoförü düşünün. Hem yaşlı bir adama çarpıyor hem de hesap soran oğluna saldırıyor. Üstüne üstlük polis de bu konuda hiçbir şey yapmıyor. Olmaz böyle şey demeyin. Türkiye'de oluyor.. İşte Avcılarlı okurumuz Onur İmir'in başına gelenler:

Sabah ailemle birlikte Avcılar Bakırköy seferi yapan 34 BC 5619 plakalı halk otobüsüne bindik. Bakırköy'e meydanda otobüsten indik. Otobüs hareket edince önüne bakmayan şoför babama çarptı. Babam sendeledi ve yere düştü. Babamı kaldırdım ve doğal olarak şoföre hesap sordum. Aramızdaki diyalog şöyle gelişti:

-Dikkat et kardeşim.

-Kusura bakma. Aynaya bakarken göremedim

-Önüne bak önce sonra aynaya bakarsın

-Görmedik dedik ya..

Derken münakaşa büyüdü ve şoför küfür etmeye başladı. Sonra elinde demir bir anahtarla üzerime saldırdı. Elindeki anahtarla koluma birkaç kez vurdu.

Kolum şu an sarılı. Gelen polisler sadece ayırmakla yetindiler. "Şikayetçiyim" dediğimde Kartaltepe Karakolu'na git dediler. Karakolda hiç alakadar olmadılar. Ben yediğim darbelerle kaldım, babamın dudağı patladı. Yani hakkımız savunulamadı. Bugün bizim başımıza gelen başka bir gün bir başkasının başına gelir. Bunu bir vatandaşlık görevi olarak görüyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR