Adı kalamadı yadigâr!

1981’de hayatını kaybeden İzzet Ünver, Güngören’de bulunan kendi arazisi üzerine yaptırdığı İzzet Ünver Lisesi’ni 1972’de Milli Eğitim Bakanlığı’na teslim etti. Bir Cumhuriyet aydını olan İzzet Ünver’in tek isteği adının yaşaması ve aydın bir kuşak yetiştirilmesiydi. Okul 1990’larda inşa edilen yeni binasıyla birlikte önce İzzet Ünver Yabancı Dil Ağırlık Lisesi oldu. 2012’de imam hatip lisesine çevrilince adı İzzet Ünver İmam Hatip Lisesi olarak değiştirildi. Geçtiğimiz hafta ise bu isim de değiştirilerek okula Sultan Alparslan Anadolu İmam Hatip Lisesi adı verildi.

Tarihe karışacak

İzzet Ünver Lisesi şimdi sadece bir tabela ve 3 sınıftan ibaret. Okula iki yıldır yeni öğrenci kaydı yapılmıyor. Bu yüzden 9’uncu sınıf öğrencisi bulunmuyor. İzzet Ünver Lisesi’nde sadece 10, 11 ve 12’inci sınıflar okuyor. 10’uncu sınıf bulunmasının nedeni ise sınıfta kalan öğrenciler olması. İki yıl sonra bu öğrenciler mezun olduğunda İzzet Ünver’in adı hayır yaparak bağışladığı eğitim kurumundan tamamen silinerek tarihe karışacak.

Aile dava açacak

Ünver ailesinin 40 yıllık avukatı Kürşat İsfendiyar, Ünver Ailesi’nin çok üzgün olduğunu söylüyor: “İzzet bey’in iki oğlu var. Aile çok üzgün. Geçen yıl Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya durumu ilettik. Müfettişler inceleyerek okulun dönüşümü ve adının değişmemesi gerektiğini belirten lehimize bir rapor hazırladılar. Ancak bu rapor dikkate alınmadı ve okulun adı bir kaç gün önce değiştirildi. İzzet Bey hem araziyi bağışlayıp hem de okulu inşa ettirmişti. Okulun yapımında çok sevinçliydi. Şimdi aile baba yadigarı ismin değiştirilmemesi için dava açmayı düşünüyor.”

Avrupa’da çıraklık yaptı

İzzet Ünver 1909’da Bodrum İmamı Halil Efendi’nin oğlu olarak doğdu. Babasını Hac yolunda kaybeden Ünver’e sahip çıkan ve büyüten üvey babası Ferit Efendi de din görevlisiydi. İzzet Ünver, 1920’lerin sonunda Fransa ve Londra’ya giderek dayısının yanında çıraklık yaparak öğrendiği terziliğini geliştirdi. Türkiye’ye dönünce Başbakan İsmet İnönü’nün “İzzet artık bu işi sen yapıyorsun, yanında adam da yetiştir” sözleriyle hem İnönü’nün terzisi oldu hem de Cumhuriyet tarihinde ilk kez Türk erkeklerine bugünkü kruvaze ve iki düğmeli takım elbiseleri giydirdi.