40'ımdayım... En güzel yaştayım

Aşkın Nur Yengi, 12 yaşında başladığı müzik hayatında bugün 33 yılı geride bıraktı. Konservatuvar öğrencisi bir çellistken ve tek ideali çello çalıp, bir orkestranın elemanı olmakken O yorumcu kimliğiyle dikkat çekti. 1990’lı yıllarda çıkardığı ilk albümü ‘Sevgiliye’ ile de şöhreti yakaladı. O günlerden sonra ise Yengi sesiyle aklımızdan çıkmayan, “Ayrılmam", "Susma", "Yazık", "Bile Bile", "Serserim", "Hesap Ver" şarkılarıyla unutulmayacaklar arasında yerini aldı. Aşkın Nur Yengi beş yıllık aranın ardından 12’inci albümü ‘Aşktan Olsa Gerek’ ile sürpriz bir çıkış yaptı. Yeni yaşına yeni deneyimler ve şarkılarla giren sanatçı hayattaki her şeyi aşkla yaptığını ama hayallerinin henüz bitmediğini söylüyor. Yengi’nin yeni hayali marjinal bir müzikal yapmak ve içinde yer alıp, dans etmek, şarkı söylemek...

Albümle yoğun bir tempoya girdiniz. Bu tempoya kendinizi hazırlamış mıydınız?

Mutlu yorgunluklar yaşadığım bir dönemdeyim. Albümümüzle beraber hayatımda her şey daha çok hızlandı. Ama bu hızdan ve tempodan büyük keyif aldım. Bu tempo için özel bir hazırlık yapmadım. Her duruma, her sabah kalktığımda hazırlıklıyımdır. Sabah her kalktığımda saçım, yüzüm başım giyimim hep hazırdır. Yani farklı bir şey yapmadım.

Beş yıllık aranın ardından bu albümle geri döndünüz. Nasıl geldi ara vermek?

Aslında beş yıl nasıl geçti anlamadım. Çünkü bu süre içinde hep bir koşuşturmam ve beste arayışım oldu. Hatta besteci ve yorumcuları şarkı yazmaları için bekledik. Bu sürede şarkıları beklerken bir bakıyoruzki bir sene geçmiş. Bir de açıkçası her istediğim şarkıyı bulamadım. Seçicilik zaman zaman beni dibe vurduyor. Bu dönem biraz bana bunu yaşattı.

Hep zor mu beğenirsiniz?

Müzikal olarak beğenmem zordur. Ama beni etkileyen, duygulandıran bir müzik herkesi etkiler diye düşünürüm. Ama hayatta kriterler çok değişti. Evvelden benim çok iş yapar dediğim şarkılar arasında hiç yol almamış parçalar var. Onun önüne başka şarkı geçmiş oluyor. Bu yüzden seçici kurul içinden ayrıldım. Tamamen bu görevleri diğer arkadaşlara bıraktım. Üzerimden büyük bir yük kalktı.

Tutunduğum şey aşk

Peki aşktan olsa gerek dediğiniz neler var?

Hayatın içindeki her şey aşktan olsa gerek. Aşk çok enteresan bir şey, insana geçici bir körlük yaşatıyor. Bir bakıyorsun sana hastalık ya da bir libido veya güzel bir koku gibi geliyor. Doğal olarak insanın kendinin dışında olma durumu aşk. Hayat aşksız olmuyor. Bu çok tutunduğun bir duygu. Bünye seni allak pullak edeceği bu hissi istiyor. Ama 20 yaşında hissettiğinle, 40 yaşında hissettiğin başka bir olgunlukta oluyor.

Nasıl yaşanıyor 40'lı yaşlarda aşk?

40'tan sonra aşkta mantık var. Bazı dengeler mantıksız olmuyor. 20 yaşındaki deli ve cesur yürek olma hali geçiyor. Artık beklediğin şeylerin içinde daha büyük ve olgun yol arkadaşlıkları var.

Bu albüm bir 40 yaş eseri mi?

40 yaşımın bana sunduğu birçok güzelliğin getirdiği seslenişler aslında. Şimdi böyle sesleniyorum. Kendimi en iyi hissettiğim yaştayım. Bu yüzden bu albüm, bu dönem bana çok iyi geliyor.

Hala inandığım ve üzüldüğüm çok şey var

İnsan sarrafı mısınız?

Antenlerim daha açık olur diye düşünürdüm ama hala inanıp çok üzüldüğüm şeyler var hayatımda. İnanıyorum, çok doğru görüyorum ama sonra çok yanılmışım dediğim karşılaşmalar oluyor. Çok sık başıma geliyor bu durum. Yani insan sarraflığı bende yok.

Üzüntü ve sıkıntı haliyle nasıl baş edersiniz?

Kimi kendini yemek yemeye vurur. Kimi spora verir ya da ülkeyi terk eder. Ben seyahat etmeyi severim. Kendimle kalıp düşünmeyi ve ağlamayı severim.