Gazete Vatan Logo

'Soykırım yok' dedikçe Ermeniler deliriyordu! (2)

Türk-Ermeni Uzlaşma Komisyonu'nun (TARC) 3 yıl süren görüşmelerinde yaşananlar ilk kez açığa çıktı. Anılarını bir kitapta toplayan Komisyon Başkanı Amerikalı David L. Philips, taraflar arasındaki çekişmeleri, duygusal anları ve patlama noktalarını açık açık anlattı...

* Sivil boyutta neler yapılabileceği tartışılırken Özdem, Ekonomik ve Sosyal Edütler Vakfı'nın (TESEV) Ermeni bir grupla çalışarak iki tarafın birbirine karşı olan tavrını araştırmasını istedi. Ancak Gündüz lafını keserek bu projeye asla destek vermeyeceğini söyledi. Türkler kendi aralarında tartışmaya başladı ve bir süre sonra Türkçe kavgaya giriştiler. Böyle bir şeyi tahmin etmemiştik . O günün sonunda Türkler kendi aralarında tartışmak için zaman istedi. Toplantı tekrar başladığında ortak projelerin geliştirilemeyeceğine karar verdik.

'Soykırımı' telaffuz ettirmek taktiğiyle TARC'a girdiler!
Ermeni üylelerin TARC'a girmesi bir taktikten ibaretti. Van Krikorian bir keresinde "Ermeni soykırımını kabullenebilecek Türk dostlar bulmayı istiyorduk" demişti. Ermeniler TARC'ı Türkiye'nin iç yapısına ulaşmak için bir araç olarak gördü. "Türkler Ermeni soykırımını ne kadar telaffuz ederse, bunu kabul etmeleri de o kadar kolay olur" diye düşündüler. Van "Türkiye soykırımı kabullenmeden hiçbir gerçek uzlaşma olamayacağını düşündük. Bizim için uzlaşma bir süreç, bir olay değil" diyordu.

TARC nedir?
Amerikan Dışişleri Bakanlığı 2000 yılında Türkiye ve Kafkaslar "Track 2" Programı'nı başlattı. "Track 2" anlaşmazlıkları olan iki devletin eski diplomatlarının, gazetecilerinin, entelektüellerinin bir araya gelerek diyalog oluşturması anlamına geliyor. Daha önce irlanda'da, Hindistan-Pakistan sorununda da başarıyla uygulanan Track 2 yöntemini Türkiye ve Ermenistan arasında TARC (Türk-Ermeni Uzlaşma Komisyonu) yönetti. Komisyon 2000 yılında gizlice buluşmaya başladı ve 2001 yılında varlığını tüm dünyaya duyurdu.

Kurucu üyeler
Türk tarafı
* İlter Türkmen- Eski Dışişleri Bakanı, * Gündüz Aktan- Eski Büyükelçi, • Özdem Sanberk-Eski Büyükelçi, * Üstün Ergüder-Boğaziçi Üniversitesi eski rektörü, * Sadi Ergüvenç- Eski Hava Kuvvetleri Generali * Dr. Vamik D. Volkan- Psikiyatrist, siyasi psikoloji uzmanı

Ermeni tarafı
* Alexander Arzoumanian-Eski Dışişleri Bakanı, * David Hovhannissian-Eski Büyükelçi, * Van Z. Krikorian -Avukat, Amerikan-Ermeni Derneği Yöneticisi, * Andranik Migranian Boris Yeltsin'in eski danışmanı

Başkan, Türk heyeti hakkında ne dedi?
Gündüz Aktan: Kendini Türkiye'nin Kissinger'ı zannediyor
Gündüz TARC'ın içinde de tartışmalı bir karakterdi. Kürtçe'nin yasaklanması, Kıbrıs'ın birleşmesi ve AB üyeliğine karşı çıktığı yazılarıyla Türkiye'nin özgüvensizliğini ortaya koydu. Kendini kamuoyuna yön veren bir düşünce adamı olarak değerlendirmek istiyordu. Aslında kendisini Türkiye'nin Henry Kissinger'ı olarak görüyor herkesin hakkında iyi düşündüğü, saygı duyulan ve sık sık fikrine başvurulan biri.

İlter Türkmen: Centilmen, vatansever bilge bir kişi
Dışişleri Bakanlığı döneminde sürekli ASALA'nın öldürdüğü diplomatların cenazelerine katılan Türkmen bu tatsız deneyimine rağmen TARC'ın kilit üyelerinden biri haline geldi. Beyefendiliği, istikrarlı tavırları ve bilgeliği ile çok kıymetli bir kişi. TARC'ın görüşmeleri boyunca daima mantığın sesi oldu. Tartışma ne kadar alevlenirse alevlensin daima nazik ve saygılı davrandı. O olmasa TARC tamamen çökerdi. Hem vatansever hem de bir centilmen olmanın mümkün olduğunu gösterdi.

Özdem Sanberk: Özdem ve Gündüz İlter'i çekemiyordu
Türkler olaylara yaklaşım şekilleri açısından birbirlerinden çok farklıydı. En agresif olanları Gündüz'dü. İlter'le arasındaki anlaşmazlıklar İlter'in Dışişleri Bakanı olduğu dönemden kalmaydı. Gündüz gibi Özdeni de İlter'in altında çalışmıştı. Ancak Özdem eski patronuna daha farklı davranıyordu. Boğaziçi Üniversitesi eski rektörü Üstün Ergüder ise bazı TARC üyelerinin şahsi kişilerden çok devlet görevlileri gibi davrandığından şikayetçiydi.

Mümtaz Soysal: Soysal bu kadar sinirli bir adam mı?
Ermeniler evlerinden olmanın acısını anlatırken Lutem, "Anadolu hiçbir zaman Ermeni yurdu olmadı" dedi. Ermenistan eski Dışişleri Bakanı Alexander Arzoumanian, 4 bin kilise inşa edecek kadar uzun süre Anadolu'da kaldıklarını söyleyince Soysal, "Hepsini yok etmek istedik ama çok fazla vardı!" dedi. Lutem ve Soysal'ın gerçekten bu kadar sinirli ve alaycı olup olmadıklarını bilmiyorum. Acaba toplantıyı provoke etmeye mi çalışıyorlar diye düşündüm.

Haberin Devamı