‘Bu mücadele kıyamete kadar’

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara’ya hareketinden önce de Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gelerek, bombalı saldırıda yaralananları ziyaret etti. Yaralılarla görüşen ve sağlık durumlarına ilişkin yetkililerden bilgi alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hastane çıkışında şunları söyledi: “Şunu çok açık net söyleyeyim. Yani terör örgütünün özellikle sivil polis veya sivil asker bu tür ayrımı bizi pek bağlamaz. Sonunda şehit olan insandır ve bunların bu yaptıkları insanlara karşıdır. Bunun affedilir, bağışlanır hiçbir yanı yoktur. Teröristlere karşı da biz mücadelemizi de sonuna kadar yılmadan, usanmadan vereceğiz. Tabii ki şehitlerimiz var, ciğerimiz bu noktada hakikaten kan ağlıyor ama her şeyin bir bedeli var. İlk insanla başlayan bu mücadele kıyamete kadar sürecek. Bunun öyle şu anda bitti biter diye bir durum da yok. Bunun minimize edilmesidir aslolan. Bu konuda da gerek silahlı kuvvetlerimiz gerek emniyet teşkilatımız, gerek köy korucularımız hakikaten ortaklaşa çok ciddi bir mücadeleyi veriyorlar, vermeye de devam edeceğiz.”

‘Bu ikinci oldu’

Ziyaret sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan yaralılarla sohbet etti ve acil şifalar diledi. Erdoğan’ın elini tuttuğu yaralı bir kadın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a patlama anında yaşadıklarını anlattı. Yaralı bir başka kadın ise Erdoğan’a daha önce de terör saldırısına tanık olduğunu belirterek, “Bu ikinci oldu” dedi.

‘Bunlar insan değil, müslüman değil...’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Külliyesi’nde şehit ve gazi yakınlarına iftar verdi. Erdoğan, iftarın ardından yaptığı konuşmada teröristleri suçladı, “İnsan olsalar sokakta bomba patlatmazlar” dedi. İşte o konuşmadan satır başları: Türkiye’yi terör eylemleriyle, teröristlerle terbiye edeceğini, istediği şekilde yönlendireceğini sananlar beyhude uğraşıyor. Bizim için şehitlik, mertebelerin en yücesidir. Bu teröristler müslüman olsa Ramazan günü kan dökmez. İnsan olsa sokak ortasında bomba patlatmazlar. Okullara ve camilere saldırmanın hak ve özgürlükle ilgisi yok. Şehitlerimiz bizim istiklalimizin, bu topraklardaki şanlı tarihimizin ölümsüz sembolleridir. Bizim tarihimiz, şehit ve gazilerimizin kahramanlıklarının tarihidir. Malazgirt’i Battal Gazi’den, İstanbul’un fethini Ulubatlı Hasan’dan ayrı düşünebilir miyiz? 20 Temmuz’dan bu yana bazı ilçelerimizde açılan çukurlarla, bombalı barikatlarla başlayan saldırılar karşısında verdiğimiz sıradan bir terörle mücadele değil. Son örneğini İstanbul’da yaşadığımız bombalı saldırılar karşısında gösterdiğimiz metanet, teslimiyetin değil, kararlılığın ifadesidir. Yüzyıl önce binlerce kilometre ötelerden farklı milletlerin askerlerini Çanakkale’ye getiren saik neyse bugün de dünyanın dört bir köşesinde teröristleri örgütün saflarında buluşturan neden aynıdır. O gün İstanbul’u işgal etmenin rüyası içinde 450 yıllık araya son verme özlemiyle gelenler, bugün de terör örgütünü aynı hedef için maşa olarak kullanıyor. Haçlı seferlerinin, Moğol istilasının, Sevr’in yarım bıraktığı işi bu kez terör örgütü üzerinden tamamlamak istiyorlar. Tüm ideolojik farklılıkları bırakarak, kanlı bıçaklı terör örgütlerini aynı çatı altında birleştiren sebep budur.