.
Biz çevremizi gözlemlemeye devam ederken, bara girmemizi sağlayan ve bu âlemi iyi bilen mihmandarımızın yanına, bir arkadaşı yaklaşıyor ve kısa bir sohbetin ardından bizi, Harbiye’de ‘çarka çıkan’ bir çocukla tanıştırabileceğini söylüyor. 27 yaşında olan aracımız, 19 yaşından bu yana Harbiye’ye çarka çıkan eskilerden. Karşılıklı telefon numaralarımızı vererek bardan ayrılıyoruz ve bir gün sonra beklediğimiz telefon geliyor. Akşam saatlerinde, Beyoğlu’nda bir kafede buluşarak söyleşimize başladık.
TEMPO: Kaç yaşında ve nasıl bu işe başladın?
H.P.: Bu işe 16 yaşımdayken başladım. Şimdi 21 yaşımdayım. 16 yaşımda, benden önce bu işi yapan arkadaşlarımla gay barlara takılmaya başladım. Müşterilerle yatmaya, gay bar sahipleri ve işletmecileriyle diyaloğa girerek başladım. Zaten o sıralar ailevi nedenlerle eve de gitmiyordum.
T: Niçin normal bir iş yapmak yerine gay barlara gitmeyi seçtin?
H.P.: Para için gittim. Hayatım boyunca, normal bir işte en fazla üç ay çalışmışımdır. Ailemin maddi sıkıntısı yok. Bana para da veriyorlardı. Liseyi bitirdikten sonra, “Kendi ayaklarının üzerinde duracaksın'' dediler. Ben de bu yolu seçtim. Bir arkadaşım vardı. Onunla haftanın her günü çıkardım. Hâlâ da gidiyorum. Bir nevi heyecan bu... Kulüplere çıkıyorsun, eğleniyorsun, para da kazanıyorsun. Bir buçuk ay boyunca hiç eve gitmediğim oluyordu. Ailemle ilişkim şimdilerde düzeldi. Şu anda onlarla beraber kalıyorum ama haftanın yedi günü kulüplerdeyim.
T: Müşterilerle nasıl tanışıyorsun?
H.P.: Onlar yaklaşıyorlar. Ya içki yollarlar, ya bakarlar ya da çağırırlar. Haftada altı-yedi kişiyle beraber oluyorum.
T: İlk müşteriyle çıktığında ne hissettin?
H.P.: O zamanlar sadece para kazanmak için takılıyordum. Şimdi alıştım artık. Parayı aldığım gibi ‘gidip eğleneyim’ diye düşünüyorum. İlk başlarda korktum, “Hastalık kapar mıyım?'' diye ama alıştım. Artık hiç kimseden, hiçbir şekilde korkmuyorum. İlk çıktığım adam, 35 yaşında ve aşırı zengindi. Barda tanışıp akşam evine gittik ve içmeye başladık. Çok içtik... O zamanlar daha çabuk sarhoş oluyordum. Dört-beş bardak votka içtim. Kafam çok güzeldi. Bir baktım, yanıma sokuldu. O zaman tüylerim diken diken oldu. O anı yaşaman lazım. Sarıldı... Hiçbir şey hissetmedim. Bir kıza dokunduğunda hoşlanırsın falan... Bunda hiçbir şey hissetmedim. Öyle takıldık işte... O zamanın parasıyla 300 milyon (300 YTL) para almıştım.
T: Pişman oldun mu?
H.P.: İlk gün kendimden iğrendim, ama parayı alınca... 300 milyon da az para değildi. O parayı bir hafta, 10 günde ancak bitirebilmiştim.
T: Nerelerde beraber oluyorsun?
H.P.: Genellikle otellerde. Evlerine gittiğim zamanlar da oluyor. Ama kalmıyorum. İşim biter bitmez gidiyorum. Bir saat sürüyor zaten.
T: Hep aktif misin?
H.P.: Evet, tabii ki!
T: Hiç pasif olman teklif edildi mi?
H.P.: Çok. Ama milyarlar verseler yapmam. Bu işi para için yaptığımdan, öyle bir eğilimim olmadı. Olsaydı yapardım. Yapanlar var.
T: Müşterilerden ne kadar para alıyorsun, aylık kazancın ne?
H.P.: Haftada 500 YTL falan kazanıyorum. Bir müşteriden en az 120-150 YTL alıyorum. 100 YTL’ye gitmem. Turistlerle çok gittim. 300-350 Sterlin aldığım zamanlar da oldu.
“Piyasayı mahvettiler''
T: 20-30 YTL’ye bile çıkan olduğunu duymuştuk.
H.P.: Var tabii. Yatma yeri için giden bile var. O yüzden piyasayı mahvettiler. Yatacak yeri yok, yemek ısmarlıyor, yine gidiyor. Bir tane bira ısmarlayanla gidenler bile var.
T: Kız arkadaşın var mı?
H.P.: Üç buçuk senedir çıktığım bir kız var. O, bu işi yaptığımı bilmiyor. Arkadaşlarım arasında bilen var. Bilenler de bu işin içinde.
T: Evlenmeyi düşünüyor musun?
H.P.: Askerden geldikten sonra düşünüyorum. Bu ortamdan kurtulmam lazım. Memlekete yerleşmeyi düşünüyorum. Çünkü İstanbul’da olduğum sürece bu ortamdan kurtulamayacağımı biliyorum. 25-26 yaşımda yeni bir hayat kurmayı planlıyorum.
T: Niye kurtulamıyorsun?
H.P.: Alışkanlık ağabey. Yaşamadan anlayamazsın. Gece 11:00-12:00 oluyor, şeytan dürtüyor insanı: “Haydi kulübe çık!'' Kulübe çıktığın zaman kesin birisini buluyorsun. Bulamazsan bile kafan güzel oluyor. Harbiye’ye çarka gidiyorsun.
T: Niye Harbiye civarına gidiyorsunuz?
H.P.: Orada travestiler olur. Barlarda müşteri bulamayan çocuklar, barlar kapandıktan sonra sabaha karşı dört gibi oraya giderler. Müşteriler otomobillerle orada turlarlar.
Meslek sahibi müşteriler
T: Travestilerle aranızda problem olmuyor mu?
H.P.: Hayır, travestilerle yattığımız da oluyor. O anda kafan güzel, eve gitmek istemiyorsun, kalmaya yerin yok, fırsatları değerlendiriyorsun. O civardaki bütün travestileri tanırım.
T: Müşteriler genelde kaç yaşlarında, zengin tipler mi?
H.P.: 35 yaşından 55 yaşına kadar değişiyor. Zengin tipler ve kariyerleri var. Biri medyada iyi bir konumdaydı, birisinin fabrikası var, birisi antikacı; üç tane kuyumcu dükkânı var.
T: Evden ayrı olduğun dönemde bir eşcinselle mi yaşadın?
H.P.: Hayır, bir travestiyle yaşadım. Güzel günler geçirdim. İnsan olarak iyiydi. Ama bitirdim o insanı. Zaten şu an burada değil, İzmir’de. Çok parasını yedim.
T: Hırsızlık oluyor mu?
H.P.: Cüzdandan çekme yaparlar. Kulak yaparlar. Yani beraber oldu ğu adamın telefonunu alır. Eşcinseller deşifre olmamak için, bu tip olaylarda şikâyetçi olmuyor. Polis araştırınca, olayın başka durumları olduğunu anlıyor. O yüzden şikâyetçi olmuyorlar.
T: Sen kendini eşcinsel olarak görüyor musun?
H.P.: Kendimi eşcinsel hissetmiyorum ama dışarıdan gören insanlar, hemcinsimizle yattığımız için bizi o pozisyona sokabiliyor. Ben bunu tamamen maddiyat için yapıyorum. Keşke girmeseydim bu ortama. Biz de bir nevi ‘o........’ sayılıyoruz yani... Şu anda beni zincire de vursalar kulübe çıkarım. Alışmışım çünkü... İlla para kazanmak amacıyla de ğil, alışmışım.