Meclis’teki “bayan”dan kurtulduk, sıra sizde

Haberin Devamı

Dilimize musallat olan bir “bayan” lafı var. Kadın kelimesi yerine kullanılıyor. Üstelik daha kibar olmak için... 1934’te soyadı kanunu çıkıp herkes kendine bir soyadı alınca Avrupai diller gibi olalım diye “uydurulmuş” iki laf “bay” ve “bayan”. Ama erkek ve kadın kelimeleri yerine değil. Soyadın önüne gelecek bir tamlama olarak. Bayan Tönbekici. Bay Zırvaişler, Bayan Ulumeme... gibi...

Birilerine soyadıyla hitap etmek (“Şöyle geliniz Bay Yanbasan”) veya birini soyadıyla anmak (“Bayan Carcarella’nın giydiği döpyes tam bir skandaldı”) tutmadığı için bay ve bayan kelimeleri geçici bir özenti olarak tarihin çöp sepetine atıldı. Daha doğrusu atılmışken biri “bayan”ı çöpten alıp, üzerindeki tozu pisliği temizleyip yeniden kullanıma soktu. Ama soyad önüne koymak için değil kadın kelimesi yerine!

Bu korkunç şey nasıl oldu? Her şeyden önce şunu bilmemiz lazım ki biz Türklerin, insanın erkek olmayanına verdiğimiz isimler hep problemli olmuş.

Milattan sonra 700-800 yıllarına kadar Türkçe’de insanın erkek olmayana “tişi” demişiz. Sonra Türkler Ortaasya’dan batıya doğru yayılmaya başlamışlar ve şimdi Özbekistan ülkesinin olduğu yerde yaşayan Sogd’larla karşılaşmış. Sogd’lar, o zamanın ve bölgenin en ileri medeniyeti. Yerleşik hayata çok uzun zaman önce geçmişler. “Savaş” ve “yağma” kültürü yerine ticaret kültürüne sahipler. Paralarını “çalmıyor” “çırpmıyor” onun yerine “kazanıyor”lar. Kervanlar gelsin görsün ticaret yapsın diye güzel şehirler ve binalar yapıyorlar. Nizam olsun diye “kanun” yapıyorlar. Ticaret erbabı oldukları için “ölçü” kullanıyorlar. Sanattan, süslemeden anlıyor, dünyanın her yerinden mimarlar, zanaatkarlar ve sanatçılar getirtiyorlar. Uzun uzun anlatmamın nedeni şu: Türkler bu kültürden bir hayli etkileniyor ve onlardan birçok kelimeyi kendi dillerine alıyorlar. Bazıları günümüze kadar geliyor.

“Kadın” işte o kelimelerden biri. Sogdcada kral “hidıv”, kraliçe ise “hvaten”. Zamanla, insanın erkek olmayanına daha kibar bir kelime arayan Türkler, “tişi” yerine “hatın” demeye başlıyor. Tişi kelimesi de “dişi” olup hayvanların erkek olmayanına kalıyor. Hatın kelimesi önce “hatun”a sonra “kadın”a dönüşüyor.

Farsçanın etkisiyle “hanım” kelimesi de giriyor dilimize. O da ismin arkasına yerleşiyor. Daha da kibar olmak isteyenler Arapçadan “nisa” kelimesini ithal ediyor. Nisa taifesi. Nisaniye (Kadın hastalıkları)

Hanım mı kadın mı nisa mı derken Cumhuriyetle beraber bir de “bayan” diye bir şey türüyor. Milletin kafası hepten çorbaya dönüyor. Ama cânım lakaplar varken (Eşek Emin’in carcar Sıdıka gibi) kimse soyada itibar etmiyor. “Hanım” kalıyor “bayan” kadük oluyor, “nisa” da ölüyor.

Sonra acayip bir şey oluyor. Türk filmlerinde bekaretini yitirmek anlamında “kadın olmak” diye bir laf çıkıyor. Kız tecavüze uğrar ertesi sabah saç baş dağınık vaziyette “ben.. ben.. artık.... kadın.. oldum.. bıy bıy bıy...” diye ağlar.

Zaten “kızlığını yitirmek” “kızlık zarı” “kız değil bu!” diye bir şey vardır, “kadın olmak” diye bir şey da eklemlenir. Yani işin içine “seks” girer. Ve biz Türkler kadının seks yapmışını hiç sevmeyiz.

“Arkadaş biz kadına seks karışsın istemiyoruz. Steril bir şey olsun. Hanım, hatun bunlar demode. Hem modern hem de temiz bir kelime arıyoruz...” diye inim inim inleyen Türk halkı “bayan” kelimesini mezarından çıkartıyor. 15 yaşındaki de bayan olabiliyor 89 yaşındaki de. Hem sekssiz hem yaşsız. Oh! Mis!

Gel gör ki biz cadılar, seksimizden tiksinildiği zaman kızıyoruz. “Ne münasebet”leniyoruz. Kampanya üstüne kampanyalar yapıyoruz. Siteler, facebook sayfaları, sloganlar, “Bayan değil kadınık”lar. Bir yandan da şöyle bir saçmalık oluyor: “Kadın hastalıkları” var, “kadınlar günü” var, “kadın hakları” var ama “kadın” yok! Bir türkücünün dediği gibi “bütün bayanların kadınlar gününü kutlarım” şeklinde garabetler türüyor! Kibar olmaya kalkan bayan diyor ama aslında kadın cinselliğini de farkında olmadan yok sayıyor.

İlk zafer mecliste oldu. Kadın vekillerin kıyafet iç tüzüğü değişirken “bayan” yerine “kadın kıyafeti” diye yazıldı. Çok şükür ufak ufak doğru yolu buluyoruz...

DİĞER YENİ YAZILAR