Başsavcılık açıklamasında AİHM kararlarından uzun alıntılar yapıldı:
LEYLA ŞAHİN DAVASI: (2005) AİHM 4. Dairesi’nin ve Büyük Daire’nin kararlarında, türbanın yasaklanmasının ‘başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması’ ile ‘kamu düzeni ve güvenliğin sağlanması’ bakımından demokratik bir toplumda zorunlu bir tedbir niteliğinde olduğunu kabul etmiştir.
DAHLAP&İSVİÇRE KARARI: (2001) AİHM, türban taktığı için ilköğretim kurumlarında ögretmenlik yapması engellenen ögretmenin basvurusunu reddederken, türbanın cinsiyetler arası eşitlik ilkesiyle bağdaşması güç olan dini bir simge olduğunu, buna izin verilmesinin diğer dinlerin giyim sembollerinin de kullanımını beraberinde getireceğini, okullarda devletin tarafsızlığını tehlikeye düşüreceğini ve yasaklamanın altında önemli bir kamu yararı bulunduğunu, öğretim faaliyetinde başörtüsü takma yasağının baskalarının hak ve özgürlüklerinin, kamu güvenliğinin ve kamu düzeninin korunması amacıyla orantılı ve demokratik bir tedbir olduğunu ifade etmiştir.
TAKMAYANA BASKI OLUR: Leyla kararında) Başörtüsü takma özgürlüğünün baskalarının hak ve özgürlüklerinin, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması gereğiyle çatışması durumunda sınırlanabileceğini, laiklik ilkesine saygı gösterilmemesi şeklindeki bir tutumun sözleşmeden yararlanamayacağı, üniversitelerde çoğunluğa mensup dinin gereklerini yerine getirmeyen veya başka dinlere mensup öğrenciler üzerinde baskı kurulmasını engelleyecek önlemlerin sözleşmeye uygun olduğu, laik üniversitelerde çesitli inançlara mensup öğrencilerin barış içinde bir arada yaşamalarını ve dolayısıyla da kamu düzeni ve başkalarının inançlarının korunmasını teminen söz konusu dine ilişkin ritüel ve simgeleri sergilemenin yeri ve şeklini belirleme hususunda sınırlamalar öngörülebileceği kabul edilmiştir.