Mourinho'nun 'yenilmezsek, kovulmayız' ekibi, ders almadı: 250 milyon euroluk takımı ne hale getirdiler
FENERBAHÇE HABERLERİ... Fenerbahçe, Avrupa Ligi'nde ya tamam, ya devam maçında Midtjylland ile 2-2 berabere kalarak UEFA Avrupa Ligi'ne play-off'tan devam etme hakkı kazandı. Kanarya, Danimarka deplasmanından beraberlikle dönerek istediğini aldı. Maç sonu Fenerbahçe'nin performansı eleştiri yağmuruna tutulurken Mourinho sözleri gündem oldu.

UEFA Avrupa Ligi'nin 8'inci ve son haftasında Midtjylland ile Fenerbahçe kozlarını paylaştı. Mücadelede kananan çıkmadı ve iki ekip 2-2'lik eşitlikle sahadan ayrıldı.

Midtjylland 27. dakikada Diao ile öne geçerken Fenerbahçe 39. dakikada En Nesyri ve 47. dakikada Dzeko'nun golleriyle skoru 2-1'e getirdi. 86. dakikada ev sahibi takımda Andreasen maçın skorunu belirledi. Mücadele 2-2'lik eşitlikle sona erdi.

Bu sonuçla puanını 10'a çıkaran Fenerbahçe, lig aşamasını 24. olarak tamamladı ve Play-Off biletini aldı.

Maç sonu spor yazarları kritik karşılaşmayı değerlendirdi. İşte o değerlendirmeler...

GÜRCAN BİLGİÇ – RÜZGAR SERT ESİYOR
İlk dakikadan itibaren "maçı kazanacağım" diyen bir Fenerbahçe takımı izledik. Defansif "sarsaklıklara", kaleye gelen ilk basit pozisyonun gol olmasına rağmen, tempoları, istekleri ve yardımlaşmaları ile maçı tadında oynadılar. Sakatlıklar ve üstüne cezalılarla birlikte sağ bekin – sol bekin orijinal olmadan, taktiksel mücadelenin içindeydiler.

Sakatlıktan dönen, maç eksiği olan İsmail Yüksek'in arzusuna, Symanski de ikinci goldeki asisti ile eşlik etti. Fred form grafiğini yine yükseğe taşırken, bir başka forma ıslatıcısı Mert Hakan "sıkıntılı" anlarda devredeydi. Düşünün, hamle şansı olmaması, Tadic'i son 15'te altı numara pozisyonuna taşıdı, 39'luk Dzeko ile En Nesryi orta saha gibi oynamak zorunda kaldılar.

Fakat klasik hastalık, öne geçtikten sonra geriye çekilip, rakibe cesaret vermek yine devredeydi. İrfan Can Eğribayat'ın kurtardığı pozisyon haberciydi, bitime beş dakika kala da karambol beraberlik golünü getirdi. Tüm hesaplar yeniden yapılmaya başlandı. Bir orta saha ile oyunu kontrol etmek yerine, defansı örüp, işi futbol şansına bırakmak. Mourinho'nun "yenilmezsek, kovulmayız" ekibi, ders almadı geçmişten.

70 milyon Euro değeri olan rakip karşısında 250 milyon euroluk takımı ne hale getirdiler. Üçlü diziliş ile birlikte Çağlar da başka formata geçti. Belki de kadroya gelen iki yeni stoperin baskısı, papucu pahalı yaptı. Nesryi'nin mükemmel golü, Dzeko'nun usta vuruşu, yine Fenerbahçe'yi santraforlar takımı yaptı. Yeni transferler, mevkisinde oynayan bekleri veya orta sahaları, ön taraftaki pas tercihlerindeki yanlışlara çözül olabilecek Talisca ile kalan maçlar daha keyifli bir takım vaad edecek; inşallah…. (FOTOMAÇ)

EMRE BOL – SONU İYİ OLACAK
Özellikle gençlere bir lafım var. Kardeşlerim; parayla alamayacağınız tek şey varsa o da tecrübedir. Dzeko'ya, "dede" diyorsunuz ya… Kendi babanızı, dedenizi bir düşünün hele! Eskisi kadar atletik değiller elbette lakin nasıl doğruyu yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Dzeko da aynen böyle bir oyuncu… Önemli maçların, final maçlarının dibine vurmuş bir adam! İsmini yazarken yorulduğum takıma elenmek inanın Fenerbahçe'ye hiç yakışmazdı.

Takım oyununu, disiplinli oyunu ve her daim topun arkasına geçerek oynamayı çok iyi beceren rakip karşısında mücadele etmek bizim ligimizin her ekibi için çok zor. Özellikle orta saha oyuncularıyla ilgili topu bir karış ileri atanı çok severim. Eskiden belki gençler hatırlamaz ama geriye pas vermek ayıptı, büyük eksiklikti. Zaman geçti, artık gerekeni yapan görev adamları geldi. Aslında çok eleştirmiyorum ama büyük takım topçusunun farklı olması gerektiğini düşünüyorum.

Kimleri kastettiğimi anlamışsınızdır! Bir Kuzey Avrupa takımına yüksek topla oynanmaz. Nasıl duran toplar bizim ülkemizin takımları için zayıflıksa, özellikle Kuzey Avrupa takımları için önemli bir avantaj… Tecrübesiz Yusuf Akçiçek, tecrübeli Djiku ve Çağlar'dan daha az hata yaparsa demek bazı şeylerde farklı kabahatler var.

İsmini yazmayacağım hatta yazamayacağım rakiple berabere kalmak beni gerçekten çok üzdü. Sarı- lacivertliler play- off'a kendini attı. Bundan sonra yeni transferleriyle kupanın önemli favorilerinden biri haline gelecek. 24. olmak iyi değil ama devam etmek önemli. Bu kadar para harcayıp zoraki Avrupa yolunda olabilmek sıkıntılı bir durum. İnşallah sonrası harika olacak. (FOTOMAÇ)

HALİL ÖZER: "ADRENALİN SAVAŞI" / MİLLİYET
Fenerbahçe öyle bir takım ki, normal hiçbir şeyi yok...Taraftarına kalp krizi geçirme riskini kendine ilke edinmiş, gerginliği, sıkıntıyı, sevinci, üzüntüyü son ana kadar yaşatıyor.Dünde öyle oldu. 96’ya kadar heyecan zirvedeydi. Futbolcular dahil herkes ölüp ölüp dirildi.Ama neyse ki oldu... Önemli olan ilk 24’e kalmaktı. Hedefe ulaşıldı.Mourinho yine 3-5-2 ile başladı. Belli ki böyle devam edecek. Maçın gidişatına göre sistemi değiştirecek.Dün 25. dakikaya kadar iyi işledi Fenerbahçe sistemi. Sonra ev sahibi takımın baskısı başladı. İşte o baskıyı atlatamadı takımımız. Göztepe maçına benzer bir gol yedi.Benim anlayamadığım duran toptan gelen akan oyunda Fenerbahçe’nin tüm uzunları oradaydı. O kadar uzun arasında o gol nasıl yendi hayret edilecek bir durum. Ama Fenerbahçe öyle güzel bir gol attı ki cetvelle çizilmiş gibi. Hazırlanış, sunuş ve final hepsi mükemmeldi.Hele En Nesyri’nin son vuruşu için söylenecek söz yok. Ayrıca giderek yani alıştıkça adamın sürati de artmaya başladı. Attığı gol kolay bir gol değil. O deparı atması ve o vuruş tekniği çok önemli bir futbol gösterisiydi.

Fenerbahçe aslında ilk yarıda da işi bitirebilirdi. Ama biraz da zeminden kaynaklı çok pas hatası buna engel oldu. Tabii Mert Hakan ve İsmail’in uzun süre takımlarındaki yerini almadan böylesine zor maça çıkması onları olumsuz etkiledi. 2. yarı tam bir adrenalin savaşı halinde geçti. Zaten Fenerbahçe’ye başkası yakışmaz. Yok öyle normal, yaylana yaylana bir yerlere ulaşabilmek. Tık nefese kadar giderler. Oysa bu yarıya çok iyi başladı Fenerbahçe. Szymanski’nin ortasına Dzeko son derece akıllı bir ayak dokunuşu ile takımımızı öne geçirdi. Ama bu bir son değildi tabii ki... Çünkü takımımız arka arkaya oynadığı zorlu maçlar nedeniyle zaten yorgundu. Bir de üstüne sakat ve cezalılar eklenince rakibin baskı kurması kaçınılmaz oldu. Bence Fenerbahçe kulübe eksikliğine rağmen maçı iyi götürdü. Zaten bu yarıda yenilmemeyi tercih etti bunu da başardı. Ancak yediği şanssız golden sonra Fenerbahçe yine maçı alabilirdi. Kaçan gol fizik kurallarına aykırı bir goldü. Bu yarıda Djiku, Çağlar, kaleci İrfan Can ile İsmail Yüksek’in olağanüstü oyunu Fenerbahçe’nin ilk 24’e kalmasını sağladı.

FAİK ÇETİNER: "DZEKO-EN NESYRİ A.Ş." / FANATİK
Fenerbahçe beraberliğe dünden razı Midtjylland’a çok eksik yakalanmıştı. Üstüne üstlük Mourinho da cezalı idi. Takımın ne orjinal sağ beki, ne de sol beki vardı. Avrupa arenasına alışkın oyuncular (Tadiç, Dzeko, Fred, Szymanski, En-Nesyri) ise takımın en büyük avantajıydı. İsmail Yüksek’in (takımın öne çıkan ismiydi) ilk 11’e eski enerjisi ile dönmesi de orta sahanın gücünü artırmıştı.

Maça iyi başlayan, oyunun kontrolünü eline geçiren Fenerbahçe bu bölümü golsüz geçti. Ev sahibi yediği baskıdan pozisyon bulamıyor, golü duran toplardan kovalıyordu. Nitekim bir korner atışı sonrasında golü buldular. Yediği gol Fenerbahçe’yi fazlaca bozmadı. Kısa zamanda Dzeko’nun asistini En-Nesyri ustaca vuruşla gole çevirdi. İkinci yarıya istekli ve atak başlayan Fenerbahçe golü de bu defa erken buldu. Szymanski ortaladı, Dzeko kale önünden bitiriciliğini konuşturdu. Golden sonra Fenerbahçe anlamsız bir şekilde tempoyu düşürdü, oyunu geride kabul etti. Bunun faturasını beraberlik golünü yiyerek ödedi. Sonrasında işler karıştı, panik başladı ama diğer stadlardan iyi haberler gelince, kıl payı da olsa Avrupa Ligi’ne “devam” dendi. Mourinho son iki maçta “bize 2 puan yeter” demişti, yetti. Tebrikler Fenerbahçe, yolun açık olsun...