"YAVAŞ VE İMAMOĞLU'NU MASAYA ADAY OLARAK SUNDUK"
Meral Akşener'in yaptığı açıklama şu şekilde:
"Tüm farklılıklarımıza rağmen 5 partiyle bir masaya oturduk. Birçok önemli konuda mutabakat sağladık. Dünkü toplantıda da aday konusunu tartıştık. 5 parti bize Cumhurbaşkanı adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nun ismini getirdi.
Biz ise ABB Başkanı Mansur Yavaş ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu masaya aday olarak sunduk. Kesin bir biçimde bu teklif reddedildi. Şahsi hırslar Türkiye'ye tercih edilmiştir.
Hakarete uğradık, dişimizi sıktık. İftiraya uğradık, linç yedik. Ancak ne yazık ki olmadı. Üzülerek söylüyorum ki geldiğimiz son noktada dün itibarıyla 6'lı masa artık millet iradesini kararlarına yansıtma kabiliyetini kaybetmiştir.
"NOTER MASASINDA OLMAYACAĞIZ"
Milletimizin ortak iyiliği için iyi niyetle oturduğumuz bu masa potansiyel adayların tartışılabildiği bir aday olmaktan çıkmış, bir noter masasına dönüşmüştür.
Biz ne olursa olsun imzamızın ve milletimize verdiğimiz sözün arkasındayız. Ancak ne bir kumar masasında ne de bir noter masasında olmayacağız.
Cumhuriyetimizin yeni asrını göz göre göre hiç etmeyeceğiz. Milletimizin kazanma ümidini yok etmeyeceğiz.
"SİZ BU MİLLETİN İRADESİYLE SEÇİLDİNİZ"
Sayın Mansur Yavaş'a ve sayın Ekrem İmamoğlu'na çağrıda bulunmak istiyorum. Siz bu milletin iradesiyle seçildiniz.
Tüm engellemelere rağmen çok çalıştınız. Ne mutlu size ki milletimiz gayretlerinizi görüp yanınızda durdu.
Bugün de çok kritik bir kırılmanın eşiğinde milletimiz sizi göreve çağırıyor. Tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlike altındayken milletimiz size de ateşten bir gömlek giymeyi vazife kılmıştır.
"BU ÇAĞRININ SAHİBİ MİLLETTİR"
Bu vazife sadece bir dayatmayı değil, topyekûn bir dayatmacılığı yıkma vazifesidir. Sadece bir kişiyi değil, kendini milletten büyük gören çirkin zihniyeti yenme vazifesidir. Geleceğimizin tüm seçimlerini kazanma vazifesidir.
Hiç şüphemiz yok ki bu vazife reddedilemez, görmezden gelinemez bir vazifedir. Çünkü bu çağrının sahibi millettir. Bu saatten sonra bize düşen bir seçim yapmaktır. Ya ışıl ışıl bir güneşin altında dimdik duracağız ya da uzayan gölgelerde kaybolacağız.
Ya tarih yazacağız ya da tarih kalacağız."