Dünya bu kadını konuşuyor! Kehanet gerçek oldu, lise yıllığına yazılan o cümle...
.
Jacinda Ardern. Şu anda 40 yaşına gelmiş olan Yeni Zelanda Başbakanı, üç yıllık yönetimi boyunca genç oluşu, ülkeyi yönetirken doğum yapması, Christchurch cami saldırılarına gösterdiği empatik yaklaşım ve son olarak da koronavirüs salgınındaki etkili eylemleriyle manşetleri sık sık süsledi.
Vogue ve Time dergilerine kapak oldu, ABD'li ünlü TV yıldızı Stephen Colbert'i Auckland'daki evinde misafir etti. Geçtiğimiz yıl Avustralyalı en güvenilir politikacılar listesinin tepesinde onun adı vardı.
Bu hafta sonu yapılacak seçimler yaklaşırken, anketler onu ülkenin gelmiş geçmiş en popüler liderlerinden birisi olarak gösteriyor. Buradaki büyük soru, kazanmasına kesin gözüyle bakılan seçimlerde galip gelmeyeceği değil, partisinin bir ilki gerçekleştirerek Yeni Zelanda'da şu anki politik sistemde çoğunluğu elde eden ilk parti olup olmayacağı.
1980 yılında Mormon bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gözlerini açan Ardern, hayatının ilk yıllarını küçük, ekonomik anlamda darboğazda olan Murupara’da geçirdi. Ardern mecliste yaptığı konuşmada Murupara’da gördüklerinin sosyal adalet için duyduğu tutkuyu ateşlediğini söylemişti.
1980’lerde Ardern’in ailesi, dedesinin çiftçilik yaptığı 160 km uzaklıktaki Morrinsville’e yerleşti. Ardern’in babası kasaba polisi olarak, annesi de kasaba okulunda aşçı olarak çalışıyordu.
14 yaşındaki Ardern okuldan sonra Golden Kiwi restoranında çalışıyordu. Morrinsville çiftçilerinden John Walsh onun için "Her zaman iyi bir konuşmacıydı" ifadesini kullandı.
Ardern, Morrinsville Lisesi’nde öğrenci temsilcisi oldu. Burada yönetimi kıyafet yönetmeliğini değiştirmesi konusunda ikna etti. Böylece kızlar da şort giyebilmeye başlamışlardı.
Ardern öğrenciyken müdür olan ve 20 yılı aşkın süredir bu görevi sürdüren John Inder, "Çağımızın ötesinde olduğumuzu hatırlıyorum. Böylesi muhafazakar bir toplulukta, bizim yaptıklarımız bazı kaşların çatılmasına sebep oluyordu" dedi.
Inger, Ardern’i zeki, kendini iyi ifade edebilen, neşeli, ikna kabiliyeti yüksek ve güçlü bir adalet duygusu olan birisi olarak hatırlıyor. İyi bir tartışmacı olan Ardern’in kazandığı birçok hitap yarışması var. Kötü yaptığı şeyler sorulduğunda ise Inger spor diyor ve ekliyor, "Ancak yine de bir denemişti."
Eğitimci Inger, Ardern’in yaşıtlarının aksine içki içmediğini söylüyor. Saygı duyulan bir kişiydi ve ‘etrafta sürekli olarak yüzünde koca bir gülümsemeyle gezerdi’. Inger, hatırlayabildiği kadarıyla Ardern’in hiç düşmanı olmadığını da sözlerine ekledi.
Ardern liseden ikincilikle mezun oldu. Onunla ilgili asıl kehanet ise, herkesin geleceğinin tahmin edildiği lise yıllığında saklıydı. 1998 tarihli Morrinsville Lisesi’nde onun için şu cümle yazıyordu: “Çok büyük ihtimalle Başbakan olacak…Jacinda Ardern”.
Siyasi kayıplar
Morrinsville pek de ulusal lider çıkartabilecek bir yer değil. Bunun için, Ardern’in Yeni Zelanda’nın başkentine gitmesi gerekmişti. 300 binden az nüfusu olan Wellington şehri ülkenin sadece siyasi merkezi değil, aynı zamanda kültür ve sanat başkenti. Her kafede vegan seçeneğin olduğu, memurların elektronik posta imzalarına tercih ettikleri hitap şekillerini yazdığı liberal bir şehir.
Wellington Morrinsville’den uzak, gençlerin merkez sol İşçi Partisi’ni desteklemeleri bir kenara, genelde siyasetle pek ilgilenmediği bir yerdi. Ardern’in eski sosyal bilimler öğretmeni Gregor Fountain, Ardern’in İşçi Partisi’ne katılmasının Morrinsville’deki kültürel iklime oldukça ters olduğunu söyledi.
Wellington’daki Waikato Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olan Ardern, ülkenin ilk kadın başbakanı olan İşçi Partisi lideri Helen Clark’ın ofisinde çalışmaya başladı. Mormon Kilisesi'nin yaklaşımını sorgulamaya, git gide inançlarının diniyle çeliştiğini hissetmeye başladı. Ardern, New Zealand Herald gazetesine 2017 yılında verdiği demeçte "Dinde ayrımcılık olarak gördüğüm şeyi, tolerans ve kibarlıkla bir araya getiremedim" ifadelerini kullandı.
Ardern daha sonra Londra’ya giderek Birleşik Krallık Hükümet Kabine Ofisi’nde çalışmaya başladı. Ardern okuldan ayrıldıktan sonra arkadaşı olan Fountain, onunla bir okul gezisinde buluşmasını hatırlıyor. Ardern onu eski Britanya Başbakanı Winston Churchill’in 2. Dünya Savaşı sırasında film izlediği yere götürdü. Fountain bu olay için "İşte bu, öğrencinin öğretmen olduğu harika bir andı" diye tarifledi.
28 yaşına geldiğinde Ardern, siyasete atılmaya hazırdı. Londra’nın gri taşlı binalarından geri dönen Ardern, Morrinsville’i de içine Waikato bölgesinden İşçi Partisi adayı oldu. Belki hiç de şaşırtıcı olmayacak bir şekilde, Ardern kazanamadı ancak Yeni Zelanda seçim sistemine göre, parti oylarının dağılımı baz alınarak 120 sandalyenin 49’u ayrılmıştı, meclise girerek en genç üye oldu.
2011 seçimlerinde Auckland Central’da Ulusal Parti’den Nikki Kaye’ye karşı mücadele etti. İkisi de genç seçmene hitap eden hırslı, genç kadınlardı. Ancak Ardern 700 oy (yüzde 2) farkla kaybetti. Ancak bir kez daha meclise girebilmişti. 2014 yılında Kaye’ye tekrar kaybetti. Bu sefer 600 oy farkla. Sonunda, Şubat 2017’de İşçi Partisi’nden, eski Başbakan Clark’ın istifasıyla yapılan bir seçimle, bir koltuk kazandı. Bu sadece başlangıçtı.
Eşi benzeri görülmemiş bir seçim
Eylül 2017 genel seçimlerden iki ay önce İşçi Partisi’nde moraller bozuktu. Orta yaşlı erkek liderler seçmenlerinde heyecan yaratmayı başaramamıştı ve parti üst üste dördüncü kez mağlubiyete gidiyordu. Sonra, sürpriz bir manevrayla İşçi Partisi lideri Andrew Little anketlerde kazanamayacağı ortaya çıkınca yarıştan çekildi ve yerine Ardern geldi.
Her şey o kadar hızlı olup bitti ki partneri Clarke Gayford, onun yeni görevini en son öğrenen insan oldu. "Tüm gün su altı çekimindeydim. Bir şey mi kaçırdım?" diye bir tweet attı.
Eylül 2017’de yapılan seçimde, partisi yüzde 37 oy alarak önceki seçimde aldığı yüzde 25 oyu bir buçuk katına çıkarmış oldu. Ancak yine de yüzde 44 oy alan Ulusal Parti’nin gerisinde kaldı.
İki parti de ülkeyi yönetmek için gereken yüzde 50’ye ulaşamadığı için daha küçük partilerle ittifak yapmak zorundaydı. Bir ay boyunca bir sonuca ulaşılamadı. Daha sonra muhafazakar Yeni Zelanda First Parti’nin karizmatik lideri Winston Peters, İşçi Partisi ve liberal Yeşil Parti ile ittifak yapacağını duyurdu. Ardern de herkesle beraber şunu öğrendi: Başbakan olacaktı.
Seçildiği sırada kamuoyunda o kadar popülerdi ki bazı yorumcular, boş zamanlarında DJ'lik yapmayı seven Ardern'in bu renkli görünümün arkasının siyasi olarak boş çıkması endişesini dile getirmeye başladılar.
İlk bebek
19 Ocak 2018’de, Başbakan olmasının üstünden henüz iki ay geçmemişken, Ardern Instagram’da bir post paylaştı. Buraya kadar ilginç bir şey yok, seçim kampanyası boyunca zaten sosyal medyayı bolca kullanmıştı. Ancak buradaki görüntü tüm dünyada ses getirdi.