Gazete Vatan Logo

Dindar elitlerin yükselişi Beyaz Türkleri korkutuyor

NYT, Türkiye’de son yıllarda oluşan "elit dindar zenginler" üzerine ilginç bir analiz yaptı

New York Times gazetesi, Türkiye’de son yıllarda zengin dindarların bir “elit” haline geldiğini ve bu elidin halen “zenginlik testi”ne konulduğunu belirtirken “Bazıları, dindar Türkler, bu testte başarısız olduğunu söylüyor ve son ekonomik krizi, en kötü tüketim aşırılıklarına düşkün olanlar için bir ders gibi görüyor” diye yazdı.

Yine NYT’ye göre, kendilerini Atatürk'ün laik ideallerinin temsilcisi olarak gören "Beyaz Türkler", şimdi dindar ve kırsal tüccar sınıfının ve onların siyasetteki temsilcisi Erdoğan'ın yükselişinden kaygı duyuyor.

Diğer Müslüman ülkelerde toplum radikallerle mücadele ederken Türkiye'de dindar tüccar sınıf şimdi zenginlikle mücadele ediyor.

Daha önce yıllarca perde, şekerleme ve kanepe üreten dindar iş adamları hiçbir zaman elit toplum tarafından kabul görmedi. Şimdi daha açık bir şekilde dindar olan Türkiye'de kendi elitlerini kendileri oluşturdular.

Müslüman bir iş kadını olan Şehminur Aydın bu durumu şöyle anlatıyor: Müslümanlar şimdiye kadar hep yoksullukla sınav edildi. Şimdi de ise zenginlikle test ediliyorlar...

Bazıları dindar Türkler'in bu sınavda başarısız olduğunu savunuyor. Bu ekonomik krizin israfın bir sonucu olduğunu belirtiyor. Bir muhafazakar iç mimarın evinde bunun izlerini görmek mümkün:

-TÜKETİM AŞIRILIKLARI-

Önemli bir imalatçının kızı olduğu belirtilen Sehminur Aydın da “Müslümanlar, eskiden yoksulluk sınavından geçerdi şimdi ise zenginlik testine konuluyor” sözlerini aktaran gazete, şunları yazdı:

“Bazıları, dindar Türklerin testte başarısız olduğunu söylüyor ve son ekonomik krizi, bir Türk iç mimarının eseri ile özetlenebilecek, Swarovski kristalleri ile süslenen muslukları donatılmış banyo odası, yatak odasında havuz ve namaz sırasında uzak kumanda ile tavana kadar yükseltilen kanape gibi, en kötü tüketim aşırılıklarına düşkün olanlar için bir ders gibi görüyor.”

New York Times, ekonomik kriz ne kadar ciddi olursa olsun, dindar zengin sınıfının, Türkiye’deki artık güçlü olduğu gerçeğinin, sadece eski laik elit için değil, “iyi Müslümanlar” için de bir meydan okuma oluşturduğu yorumunu yaptı.

Dindar işadamlarının kendilerini, “Protestan iş etiğine sahip Müslümanlar” olarak tanımladıklarına dikkat çeken gazeteye konuşan, ailesi büyük bir şekerleme şirketine sahip olduğu belirtilen Osman Kadiroğlu da, “Arap ülkeleri gibi petrol zenginliklerimizin üstüne yatamayız. Üretmekten başka bir seçeneğimiz yok” şeklinde konuştu.

-LÜKS ARABALARA DÜŞKÜNLÜĞÜ BAĞIŞLARLA TELAFİ EDİLİR Mİ?-

ABD’li gazete, Mehmet Şevket Eygi’nin, “lüks ve aşırı tüketim”e düşkünlüğüne yönelik eleştirilere yer verdiği haberinde İslam’ın “israf” kavramının, gerektiğinden fazla harcama yapılmasını yasakladığını ancak bu konudaki çizginin net olmadığını belirterek, birçok zengin Müslümanın, lüks arabalarına düşkünlüğünün, yoksullara bağışlarıyla telafi edilip edilmeyeceği sorularına yanıt aradığını kaydetti.

New York Times, İslam’ın, gelirlerin bir bölümünün yoksullara sadaka olarak verilmesini emrettiğine dikkat çekerken de Deniz Feneri’ne yapılan bağışların, 2001-2006 döneminde 100 kata yakın bir artışla 62 milyon doları bulduğunun altını çizdi.

Dindar zenginlerin yaptığı bağışların çeşitli örneklerini veren gazete, bu çerçevede Bayan Aydın’ın 25 aileyi geçirdiğini de yazdı.

İŞTE TESPİTLER

Swarovski kristallerle kaplanan musluklarla süslü bir banyo, yatak odasında havuz, namaz sırasında yer açmak için uzaktan kumanda ile yukarı kaldırılabilen kanepe...

Ama ne olursa olsun dindar zengin sınıfın şimdi Türkiye'de çok güçlü olduğu bir gerçek. Turgut Özal ile başlayan dışa açılım hamlesinde muhafazakar Türkler'in de katkısı büyük oldu. Ancak her zaman elit toplum tarafından dışlandılar. İç mimar Şafak Cak'a göre "Bu da şimdi kendilerini kanıtlamak için neden bu kadar büyük çaba gösterdiklerini" açıklıyor. Birçok dindar müşterisi olduğunu söyleyen Cak, "Onlara daha önce zenci nitelemesi yapılırdı" diyor.

Cak'ın bahsettiği sınıf ayrımı çok derin. Beyaz Türk olarak adlandırılan şehirli üst sınıf onlarca yıl ekonomik ve siyasi gücü ellerinde tuttu. Kendilerini Atatürk'ün laik ideallerinin temsilcisi olarak ördü. Şimdi dindar ve kırsal tüccar sınıfının ve onların siyasetteki temsilcisi Erdoğan'ın yükselişinden kaygı duyuyorlar.

TESEV Başkanı Can Paker'e göre eski sınıf siyasi ve ekonomik gücünü paylaşmaya hazır değildi. Bu yeni ortaya çıkan sınıf onların alışkanlıklarını paylaşıyor. Mercedes kullanıyorlar. Ama başörtüsüyle... Buna tahammül edemiyorlar. "Bunlar köylüydü. Nasıl oluyor da bizim aramızdalar" diye düşünüyorlar.

Başörtüsü takan Şehminur Aydın, arabasından yola çöp atan bir kadının çöpünü yerden alıp arabasına geri attığında kendisinde "pis dinci" diye bağırdığını anlatıyor. "Eğer güzel bir araba kullanıyorsanız sizi elleriyle işaret ederler. "Ben de sizin gibi Fransız okullarından mezun oldum" demek istersiniz ama bir süre sonra kendinizi ispatlamak zorunda hissetmiyorsunuz" diyor.

(Memorial Hastanesinin sahibi Turgut Aydın'ın gelini ve Nazif Zorlu'nun kızı) Şehminur, Memorial Hastanesi'nin içinde yer alan otelin müdürü, havuzlu evlerin bulunduğu bir muhitte yaşıyor, oğlu özel bir okula gidiyor. Ancak başörtüsü devlet hastanelerinde çalışmasına izin vermiyor. Babası Yaşar Aydın, "Zenginler her yerde yeni gelenleri sevmez. Ama 10 yıl sonra bu önyargılar ortadan kaybolacak" diyor. Muhafazakar iş adamları kendilerini Protestan iş ahlakına sahip Müslümanlar olarak nitelendiriyor ve iş yapmanın inancı kuvvetlendirdiğini söylüyor.

İslam inancındaki israf kavramına rağmen Müslümanlar lüks arabaların kullanımının derneklere yapılacak bağışlarla karşılanıp karşılanmayacağına yönelik sorular soruyor. Recep Şentürk adlı sosyoloğa göre, "Paran varsa her şeyi yapar mısın? Yoksa mütevazı bir hayat sürmeye devam mı edersin? Türkiye'deki tartışma şimdi bu" diyor. Mehmet Şevket Eygi ise "Malesef şimdi lükse yönelme, aşırı tüketim ve rahatlık, kibir, teşhircilik ve açgözlülük var" yorumunu yapıyor.

Şehminur Aydın gibi Müslümanlar için şimdi sorun yoğun bir günün ortasında namaz kılacak yer bulmak değil. Alışveriş merkezlerindeki kıyafet deneme odalarını kullanıyorlar. Asıl sorun gerçekten insanlara yardım edebilmek ve başkalarını kendinin önüne koyabilmek.

Haberin Devamı