Ayşegül Dinçkök’ün sualtı fotoğraflarından oluşan kitabı, ‘Derin Tutku Air’ sergisiyle aynı gün sanatseverlerle buluştu. Dinçkök, başlıca kurallardan birinin bütün bir şekilde fotoğraflamak olduğunu söylüyor; yani balık size bakacak, net olacak. “İkinci sergimde ben bunlara öncelik vermedim. Bakmaya değil görmeye çalıştım. O canlıların detaylarını tanımaya çalıştım” diyor.
Fotoğraflar: Barış ACARLI
Derin Tutku sergisini kitaba dönüştürmek aklınıza nereden geldi?
Derin Tutku’nun ilk sergisi sırasında da bu fotoğraflardan bir kitap oluştursak diye konuştuk ama sonradan erken olduğuna karar verdik. Derin Tutku Air hazırlanırken elimde hem ilk serginin hem yeni serginin fotografları vardı. Bunlara bir de bu sergide kullanmadığımız geniş açı kareler eklenince kitap için yeterli fotoğraf olduğuna karar verdik. Peki yazılar ne olacaktı? Ben rahat hikaye anlattığım için sen yazarsın hikayesini dedi arkadaşlarım, ben ise bu kareleri, sualtındaki dostlarımın karelerini karada hayatıma bir şekilde değmiş dostlarımın hikayelendirmesini istedim. 111 kareyi 111 dosta yolladım. Hiçbirinin birbirinden haberi yoktu. Gayet doğal, içten tam da benim istediğim gibi yorumlar yazdılar. Böylece derin tutkunun anı defteri kitabım oluştu.
Bu serginin 2012 yılındaki sergiden farkı nedir peki?
İlk sergimde daha çok balıkların veya sualtı canlılarının tüm şekline yer vermiştim, sualtı fotografçılığının başlıca kurallarından biri bir balığın, canlının net ve bütün bir şekilde fotoğraflanmasıdır. Yani balık size bakacak, kuyruğu tam olacak, net olacak gibi. İkinci sergimde ise ben bunlara öncelik vermedim. Bakmaya değil görmeye çalıştım. Odaklandım, tanımaya çalıştım o canlıların detaylarını. Onlardan kesitler, detaylar çektim. Aslında bu karelerin sualtında mı karada mı havada mı çekildiği belli olmasın istedim. Onları sadece bir desen olarak göstermek istedim.
Seni en çok etkileyen yer neresi oldu?
Sualtı fotoğraflarımı şimdiye kadar çoğunlukla Endonezya’nın çeşitli bölgelerinde çektim. Orası uçsuz bucaksız bir ülke. Kara belki benim için ilginç değil ama sualtı inanılmaz zengin. Özellikle son gittiğim, mercan üçgeni olarak anılan Raja Ampat bölgesi, Batı Papua, sualtı zenginliği açısından eşsiz bir yer. Gitmesi zor, yolu uzak ve kaldığımız yerler oldukça zor şartlı ama yine de daldığım zaman her şeye değer yerler.
Kitabı oluştururken ki hazırlık süreciniz?
Kitap mucize gibi kısa bir zamanda hazırlandı. Fikri oluşturup karar vermemizden sonra iki ay olmadan kitap basılmıştı. Zor olan seçtiğimiz dostlara giden fotoğrafların, yazıların ve onların portrelerinin toplanmasıydı. Hepsi zamanları oldukça dolu kişiler, bazıları gönderdiğimiz fotoğrafları kaybettiler tekrar yolladık. Bazıları yazıları biraz geç verdiler ama zevkli bir süreçti. Enteresan olan birbirinden hiç haberi olmayan kişilerin bir diğerini ilk defa kitapta görmesi oldu. Onlar da hem benim sualtı dostlarımla hem de kitapta ilk defa buluşmuş oldular.
KİTABIN OLUŞUMU BABAMIN HASTALIĞI SÜRECİNDE GELİŞTİ
Yine bir sosyal sorumluluk projesine imza atıyorsun. Kitabının satışından elde edilecek gelir ne olacak?
Gökova’nın seçilmiş bazı bölgelerinde bir yıl balık avlanma yasaklanıyor ve bu alan o süreçte koruma altına alınıyor ki kaçak, yasak avlanma yapılmasın diye. Bir yıl sonra ölçüm yapıldığında balık artışının yedi misli arttığı ve balıkçılık kooperatiflerinin de böylece yüzde 58 gelirlerinin arttığı gözlemleniyor. Yanlış avlanma, balıklar yavruyken avlanma, tirolle avlanma üç tarafı denizlerle kaplı ülkemizde maalesef balık neslini ürkütücü şekilde azaltıyor. Gelecek nesiller balığı bulamıyacaklar bu gidişle. Benim desteğimle bu problem kökünden hallolmaz ama insanlarda bir farkındalık yaratır umarım.
Çok yakın zamanda babanı kaybettik. Bu kitap ve sergi biraz da onun için mi?
Kitabım babamın hastalığı sürecinde gelişti. Onu hastanede biraz da oyalamak için bu fikrimden bahsettim, ilginç buldu. Fotoğrafları ve seçtiğim, eşleştirdiğim dostların yazılarını okudum, bir tür masal gibi oldu bu. Her gün yeni bir masalla onu oyalıyordum, hoşuna gitti.
FOTOĞRAF İÇİN BODRUM, KAŞ
Böyle bir kitap sizin hep düşündüğünüz bir şey miydi?
Taschen kitapları her zaman zevkle karıştırdığım, kütüphanemde biriktirdiğim kitaplardır. Yurt dışında rastladığımda muhakkak mağazaya girer ve en az bir kitap alıp çıkarım. Gerek tasarım, gerekse baskı fotograf ve renkler çok kalitelidir bu kitaplarda. Biz de bu kalitede bir kitap hazırladık. Her yaştan, her zevkten insanın sehpasının üzeründe ara ara çevirip fotoğraflarına bakıp, okuyacağı oldukça zengin bir içerik hazırladık.
İlk kez su altı fotoğrafı çekmek için gitmek isteyenlere ilk destinasyon neresi olmalı?
Su altında fotoğraf çekmek için iki kademeli lisans almak gerekiyor, sadece dalgıç brövesi yeterli değil. Bunun için ayrı bir kurs gerekli. Bu kurstan sonra da ilk denemeler için yurdumuzun denizleri oldukça yeterli. Bilhassa Bodrum, Kaş ve Ayvalık güzel noktalar. Yurt dışında ise Maldivler ve Mısır; hem gitmek için zor değil hem de sualtı açısından oldukça zengin noktalar. Tabii bu işe çok gönül verirlerse Bali, Tayland, Filipinler de güzel.
OTİZM FARKINDALIK MÜZİK
FMV Işık Üniversitesi öğrencileri toplumumuzdaki otizmlilere farkındalık yaratıp, otizm ve müzik üzerine yapılan çalışmaları artırmak amacıyla bir proje yapmışlar. Otizmli bir çocuğun müziğe olan yeteneğini ortaya çıkarıp 2 Nisan Dünya Otizm Günü’nde Işık Üni. Şile kampüsünde konser vermeyi düşünüyorlar. Hazırladıkları tişörtleri elime ulaştı. Projelerine destek veriyorum.