Kendimizi çok güçlü sandığımız zamanlar vardır. Sandığımız diyorum, çünkü bu zamanlar aksine alabildiğine kırılgan, alabildiğine yıpranmış anlarımızda süreci atlatmak için sürekli güçlü olduğumuzu söyleyerek motive olabildiğimiz dönemlerdir. Çünkü, güçlü olmak için uzun süre idman yapmak ve her seferinde ağırlığı biraz daha arttırarak çalışmak gerekiyor. Her şey bittikten sonra güç kazanmış oluruz. Olan şey güçlü olduğumuz değil, dayanmakta olduğumuz gerçeğidir. Kasların güçlenmesi için geçirilen süreye benzer ruhun güçlenme aşamaları da. Adım adım ilerlenir. Kaslar da, ruh da güçlenirken acı çekilmelidir. Bu söylem acımasız ve negatif gibi gelse de, canınız yanmıyorsa içerde bir şeyler ya çalışmıyordur ya da hareket doğru bir şekilde yapılmıyordur.

Kaslarda ve ruhta durum böyleyken, bu aşamada tümevarım da yapabiliriz. Toplumlarda da durum aynen bu sıralamalarla ilerler. Aslında güç kelimesinin diğer tabiri tecrübe veya deneyim olabilir. Plüton’un Oğlak Takım Yıldızı’na girmeye hazırlandığı son demlerdeyiz. Yönetimlerin, sorumlulukların, düzenin, zamanın anlamını yapılandıracağımız, sistemlerin hatta yaşam tarzımızın resetleneceği bir döngü başlayacak.

Elbette bunlar plütonik etkilerle yani öylesine yavaş geçişlerle yaşanacak ki; yavaş ısıtılan suda haşlandığını anlamadan bekleyen kurbağa misali, “Ne zaman böyle olduk? Hiç farkına varmadık!” diyeceğiz.

Aynı sürece eşlik eden Neptün’ün Balıklar Takım Yıldızı’ndaki ilerleyişi, Satürn’ün Kova Takım Yıldızı’na geçişi, hemen arkasında da Uranüs’ün Boğa Takım Yıldızındaki 7 yıllık yeni yolculuğuna başlamasıyla şimdiden söylemekte sakınca görmüyorum…

“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

”Eski bakış açıları farklı kültürlerde de olsa, insan hayatını 7’şer yıllık dönemlere bölmüşler. Çocukluk çağlarından itibaren bu 7’şer yıllık döngülerde insan karakterinin şekillendiğini, alışkanlıklarının belirlendiğini öne sürmüşler. Şimdilerde biz astrologlar bunlara Uranüs döngüleri diyoruz. 19 yıllık döngüleri de ayrı etkiler olarak anlatmışlar, bizler de plütonik döngüler diyoruz. Dolayısıyla Zodyak çemberi diğer adıyla güneş etrafındaki yörünge hareketleri 2,5 yıl ve üstü olan gezegenleri Jenerasyon gezegenleri olarak sınıflandırıyoruz.

 Hadi şimdi tekrar bakalım.. Neptün - Balık- Plüton – Oğlak-Uranüs – Boğa- Satürn – Kova

Bahara 5 kala, havanın-suyun-toprağın ve ateşin dengeye doğru ilerlediği, çabalasak da bir türlü huzuru tam bulamadığımız günlerden her şeye rağmen merhaba… Başak etkili 44 günlük döneme girdik. İki yıldır pek güzel şeyler söyleyemesek de, bu ay için biraz umut ışığı görünüyor. Başak takımyıldızı, modern 88 takımyıldızdan biridir. Tutulum üzerinde yer alır. Latince'de bakire anlamına gelen Virgo, batıda Aslan, doğuda Terazi takımyıldızları arasında bulunur. Bir demet buğday taşıyan genç bir bakire olarak temsil edilir. En parlak yıldızı Spica sayesinde gökyüzünde kolaylıkla bulunabilir.

Başak Takım Yıldızı’nın mitolojisine baktığımızda ise; kimi temsil ettiği belirsizdir. Tarihte İsa'nın annesi Meryem'le (Bakire Meryem) olduğu kadar İştar, Isis, Kibele ve Athena gibi pek çok meşhur tanrıçayla da ilişkilendirilmiştir. Aynı zamanda Büyük Ayı ve Küçük Ayı takımyıldızlarıyla birlikte Başak Callisto efsanesinin kökenlerinin bir parçası yani Callisto'nun kendisi ya da Hera'yı temsilen olabilir. Başak esas olarak bahar aylarında yükselmeye başladığı için, ölüler diyarından çıkarak baharı getirdiğine inanılan Persephone'yi ki bazı mitolojilerde, özellikle Eleusinian efsanelerinde, Demeter'in bir başka biçimi olarak da kabul edilen Persephoneyi temsil ettiğinden de sıklıkla bahsedilir.

Bir başka yoruma göre, başak takımyıldızı Zeus ve Themis'in bakire kızları Astraea'yı temsil eder. Astraea adalet tanrıçası olarak bilinir ve Başak takımyıldızı, adaletin terazisi Libra'nın yakınında bulunması sebebiyle bu tanrıçayla bağdaştırılır. İddiaya göre Astraea’nın, insanoğlunun böylesine katı yürekli bir hale gelmesinin ardından tedirgin bir halde göklere geri dönmesine dek bir dönem dünyaya egemen olmuştur. Genel algı ise Doğurganlık ve tarımla ilişkili büyük bir tanrıça olduğu yönündedir.

Astrolojide ise Başak etkisi; Yükselen yerleşiminiz ya da genel karakteristik özellikleriniz başak olmasa bile herkesin haritasında başak takım yıldızının yerleşimde olduğu bir ev vardır. Başak takım yıldızı hangi evinizde bulunuyorsa o ev konularında başak etkilerini sergilersiniz. Zodyak 12 eve bölünen konulardan oluşur. Dolayısıyla her takım yıldız özelliklerini o ev konularında aktif olarak yaşarız.

Başak demek; üretmek, çalışmak, analiz etmek, hesaplamak, ayrıntıları fark etmek, düzenlemek, aradığını bulmak demektir. Her ne kadar hizmet etmek olarak yorumlansa da, başak işin yapılmasıdır. Uygulama aşamasıdır. Eyleme geçmek ve doğuma kadar geçen sürenin sonunda meyveye dönüşmektir. Puzzle parçalarının yerini belirlemektir.

Zihni her zaman analitik çalışan Başak etkisinin, odaklandığı konu verimlilik esası üzerine kuruludur. Kimsenin göremediğini görerek, netlik arayışında mutlak gerçekliği kovalayacaktır.

Yine Başak yerleşimi, harekete geçmek ve işlemek için gerekli motivasyonu nerden aldığımızı ifade eder.

Aslını isterseniz dönem dönem gökyüzüne bakışımı sorgulamaya çekildiğim bir dönem yaşıyorum. “Kendini gerçekleştiren kehanet midir bu?” dediğim anlar oluyor. Fakat analizlerin dünyayı, toplumları içerdiğini hatırladığımda, tabi ki mümkün değil diyerek yeniden yıldızlara, gezegenlere bakmaya devam ediyorum.

Tahminlerimin yüzde yüz çalışması, bir yandan yaptığım işte doğru yolda olduğumu söylerken, diğer yandan içinde bulunduğumuz sürecin önlenemez olmasıyla birlikte bir endişe ve huzursuzluk oluşturuyor. Bahsettiğim şeyin kader olduğunu ifade etmiyorum.

Şöyle düşünün, içinde bulunduğumuz süreci biliyoruz. (Bu sürece toprak yapısı diyelim). Sonra gökyüzüne bakıyoruz ve bir etki saptıyoruz. (Bu da yağmur tahmini olsun). Sonra şu analize ulaşıyoruz. Toprak çoraksa – bereket, yumuşak ve seyrek yapılı ise – çamur, bataklık, geçirgen değilse – sel gelebilir diyoruz. Tabi bu sadece örnekleme. İşte astroloji sadece budur. Gökyüzüne bakarak ve hesaplamalar yaparak kehanette bulunmuyoruz, mantıklı çıkarımlar yapıyoruz. En azında kendi adıma ben ve Astrolomi Ekolü olarak tüm öğrencilerim bunu yapıyoruz.

Gelelim bu haftaki en genel etkilere;

*Hala devam eden Aslan etkisi Koç gibi ilerliyor. Hızlı ve ani gelişecek fiyat artışları, daha da artan ivmelerle teknoloji, enerji kaynakları, ulaşım-taşıma sektöründe zamlar devam ediyor. Gıda için beklenen fiyat artışlarına henüz birkaç gün daha var.

Sahip olduklarımızı ve sahiplendiklerimizi korumak, kollamak, sorumluluğunu üstlendiğimiz görevleri yerine getirmek sandığımızdan daha zordur. Hatta bazen işler öyle çıkmaza girer ki, geçmişte aldığımız hatalı kararların, bütün hayatımızı yerle bir edeceğini bilmeden yaptığımız seçimlerin bedelini öderken, gücümüzün tükendiğini, adım atmaya dermanımızın kalmadığını düşünürüz. Yine de korumak ve sahip çıkmak adına kükremeye devam ederiz.

16 Şubat 2022’de Aslan takım yıldızında gerçekleşecek dolunay, tüm gücümüzü ortaya koymak için bize cesaret veriyor. Tıpkı alanı tehdit edilen bir aslanın, bölgesini savunması gibi. Gerektiğinde kavgaya girmeye hazır, gerektiğinde pençelerini çıkarmayı planlayan bir aslan gibi.

Astrolojide aslan her ne kadar aşk ile bağdaştırılsa da, “Kral” tacını cesaretinden ve onurundan dolayı hak etmiştir. O halde ihtiyacı olanlara, Aslan cesareti gökyüzünden bir lütuf olabilir…

Bireysel haritalarınızda Aslan Takım Yıldızı hangi evinize denk geliyorsa, o ev konularında yumruğunuzun, şarkınızın, imzanızın, adımlarınızın kükremesini en uzak diyarlara bile duyurabilirsiniz. Aslan hakları korumak, ihtiyacı olanı almak, sürüsüne sahip çıkmak için yattığı yerden uyanıyor…

Aşk mı? Çok beklersiniz. Elbette haritalarında aşk ve mutluluk desteği alanlar olacaktır ancak Aslan Dolunay’ına bunun için bel bağlamak yapabileceğiniz en büyük hatalardan biri olur. En azından genel etkilerde bu yüksek ışığı, hediye edilen cesareti elinizdekileri kaybetmemek adına kullanabilirsiniz.

Zaman en kıymetli hazinemizdir. Ve doğan her canlının hayatı, zaman adını verdiğimiz bilgiyi işleme hızı ve yaşamsal döngüde bitişe kadar geçen sürecidir.

Astroloji zamanı Satürn temsil eder. Yunancadan dilimize giren Kronos (Zeus’un babası) olarak terminolojide yerini almıştır. Kronoloji – zaman bilimi, kronometre-zaman ölçer gibi türetilen kelimelerle Satürn zamanımızdan sorumlu olarak çalışır.
Bu yazımızda Satürn’ü inceleyeceğiz çünkü, dün 1 Şubat 2022’de sabah saatlerinde Oğlak Takım Yıldızı’nda Satürn etkili bir Yeni Ay yaşadık. Sıklıkla belirttiğimiz üzere, yeni aylar yeni bir ayı başlatırlar. 1 Şubat’ta da Oğlak etkili yeni ayımıza giriş yaptık. Düzen, disiplin, otorite, yönetme, sorumluluk, zorluklarla mücadele ve önceki ayda alınan kararların uygulamaya konulacağı yeni bir zamanın başlangıcı.

Satürn, Oğlak arketipinde frekans yayan, kuru ve soğuk bir doğası olan bir gezegen. İşin ironik yanı, Satürn etkili Yeni Ayı yaşarken, Satürn’ün silkelen ve kendine gel diyen sorumluluk bilincimizi yükselteceğini beklediğimiz frekansı çok da alamayacak olmamız.

Birçok astroloji analizi üstte belirttiğim gibi, katı uygulamalara ve disipliner sürece gireceğimizi belitse de, astrolomi olarak bunun yine tam tersini söyleyeceğim. Sonunu düşünmeden atılacak ve duygularla hareket edilecek, sonradan zarara dönebilecek manipülatif hamlelere dikkat etmeliyiz. Çünkü bu yeni ay içimizdeki intikam ateşini canlandırıp, yoğun bir şekilde karşı tepki geliştireceğimiz ve adını da sevdiklerimizi korumak koyduğumuz bir hareket enerjisi taşıyacak.

Ülkemize ve dünyadaki etkilerine baktığımızda;

- Teknoloji, dijital, enerji kaynakları ve her türlü ulaşım alanında çıkarılacak yasalar, kurallar, kısıtlamalar, kesintiler ve problemler yeni ayın en net etkisi.

Reddetmeye, görmezden gelmeye devam ettiğiniz ve gerçekliğini kabul etmediğiniz ne varsa, şu anda teker teker varlıklarını ispatlamaya başlıyorlar…

Hazır mısınız?

Çoğunlukla yaşanılan şeylerde insanlar kendilerini pek de suçlu görmezler. Hatta mağdur olduklarını düşünürler. En zor zamanları kendileri yaşamış, krizlerle uğraşmak zorunda kalmışlardır. Hatta neredeyse, sadece acı çeken ve bedel ödeyenin bizzat kendileri olduğuna ant içebilirler. Fakat bu durum aslında önlerinde duran gerçekliği kabul etmek istemeyişlerinden, hatta bir türlü gözüne batsa da görmemek için direndiklerinden kaynaklanır. Çünkü eğer gerçekten bakarlarsa, kendileriyle yüzleşecek olmaları kaçınılmazdır.

Bir önceki yazımızda artık yüklerin ineceğinden bahsetmiştim. Şimdi ise, egolarını yük olarak taşıtanlara göz atalım.

Eğer bu süreçte, siz üstünü örtmeye çalıştıkça, ısrarla yukarı fışkırmaya çalışan bir kaynak varsa durup düşünmeniz ve farkına varmanız gerekiyor. 29 Ocak itibariyle Venüs ileri hareketine başladıktan sonra, nasıl olsa kendi kendine hallolur diye düşündüğünüz konulardan maalesef pek de kaçışınız kalmayacak gibi görünüyor. Özellikle geçmişte bıraktığınızı sandığınız her dosya, her kelime, her hikayenin yeniden uyanışınıza şahit olabilirsiniz.

Yine bu süreçte eğer yapılan hataların farkına varıp, sorumluluklarınızı üstelenebilirseniz, süreç tekrar etmeyerek konularınız kapanacaktır. Ancak, önümüzde yeni 19 aylık ay düğümleri süreci başlıyor.

Orijinal adı Cancer olan ve aslında bizim yengeç olarak bildiğimiz takım yıldız adının gerçekte Kerevit olduğunu söyleyerek başlayalım… Cancer da bildiğimiz kanser. Ne alakası var değil mi isimlerin? Efenin, kanser hücresi ilk kez görüntülendiğinde şekli kerevite benzediği için bu hücrelere cancer adı verilmiş. Peki takım yıldıza neden bu isim verilmiş? Buna da, kerevit üreme zamanı olarak tahmin yürütebiliriz. Eski zamanlarda, gökyüzünün ne zaman ne yapılacağını söyleyen bir saat/takvim gibi kullanıldığını anlamak zor değil. Ne zamanı? Kerevit zamanı… Ne zamanı Akrebin kış uykusundan uyanma zamanı gibi… (Bundan sonrasında artık kerevit yerine alıştığımız yengeç ifadesi devam edeceğiz.

Astrolojide de yengeç takım yıldızı aileyi, evi, yuvayı, kökleri, vatanı, devleti, beslenmeyi, savunmayı, en karanlık yerleri, atalarımızı ve bunların anlamlarının altında yatan her şeyi temsil eder. 18 Ocak’ta Yengeç Takım Yıldızı’nın önünde dolunay gerçekleşiyor.

Dolunayda da ayın güneşten aldığı ışığın tamamını yansıtabilmesi mümkün olur. Gökyüzünde neredeyse diğer ışıklar gücünün yitiriyor.

O halde karanlıkta kalan ne varsa aydınlanıyor.. Özellikle aile ve evimizle ilgili. Yay Yeni Ayı’nda aldığımız kararlar, giriştiğimiz mücadeleler adeta ailemizin ve evimizin üstünde tamamlanıyor. Artık görmeye başlıyoruz. Zor olan yanı, eğer aldığımız kararlar yenilenme ve yeni yaşama ait değilse, zor süreçlere hazır olmak gerekiyor. Çünkü 29 Ocak’taki ikinci Venüs Es ailemizdeki bağların sadece sevgi üzerine kurulmadığını görmemizi sağlayacak. Bu aile üyeleri, anne-babanız olabileceği gibi, eşiniz, kardeşleriniz hatta çocuklarınız bile olabilir. Özellikle evliliklerde çok fazla ayrılık kararı veya intikam döngüleri aktifleşebilir.

Beslenme konularımızı da içerdiği için, bu dönem çok fazla sevme-sevilme ihtiyacı duyabilirsiniz. Fakat unutmayın ki, eğer sevdiğiniz gerçekte karşınızdaki insan değil de; hayal ettiğiniz ruhu sıkıştırmaya çalıştığınız bir bedense, evliliğiniz/ilişkiniz sadece projesel bir süreçse, maddi ya da manevi alışveriş üzerine kuruluysa önümüzdeki süreçte bitişlere hazır olmak gerekiyor.

Eğer Aralık ayının ikinci yarısında sonlanan ilişkileriniz varsa, 29 Ocak sonrası Şubat sonuna kadar pişman olabileceğiniz bir döngüye girebilirsiniz.

Genellikle ipleri bırakmak istemeyiz. Fakat ne zaman daha sıkı kavrasak daha çok canımız yanar. Her zaman söylerim; “Gerçekse, olsun.” Şimdi sevgideki gerçekliklerle karşılaşma zamanı.

13 Ocak 2022 saat 13.40 civarında başlayacak Boğa Takım Yıldızındaki Merkür yavaşlaması tam 48 saat sürerek, 15 Ocak 2022’ye dek devam edecek. Boğa arketipi gerek astrolojide gerekse doğada güç ile alakalıdır. Boğanın gücü hem üreme yeteneğindeki başarısından hem de fiziksel gücünden kaynaklanır. Yük çekebilme gücünden…

Güç, güven verir. Geleceğimiz ne kadar güvende? Merkür Boğa’da es. Merkür ise, hava elementinin en hızlı hareket eden minör gezegenidir. Hava, doğa gözlemlerinde sürekli hareket eden yaşamsal bir haldir. Her şeyi taşır. Sesi taşır, suyu taşır, bulutu taşır, nefesi taşır, virüsü taşır, ateşi taşır… artık havaya ne denk geldiyse, onu taşır. Eğer havanın taşıyıcısı Merkür olursa daha hızlı taşır çünkü gökyüzünde Ay’dan sonra güneş sisteminde astrolojiye dahil edilen en hızlı hareket eden gök cismidir. Yavaşladığı an daha yoğun düşünmeye başladığımız andır. Ve bu nokta gerçekten çok önemlidir.

MERKÜR BOĞA’DA ES (DURAKSIYOR, YAVAŞLIYOR)

Özellikle teknolojik ve dijital olan her alanda yavaşlamalar yaşayacağımız, geleceğimizin güvenliğini tahmin edemediğimiz, ticaretin yavaşlayacağı 48 saatlik bir etki. Dahası; asla, asla demememiz gerektiğinin yüzümüze tokat gibi çarpacağı, “bana bunu nasıl yapar?” cümlesi ile kompozisyonu kapatacağımız sadece 48 saatlik bir süreçten bahsediyoruz. Etken ya da edilgen olmanız konuyu değiştirmeyecek olsa da, özünde hani yıllardır biriken o duyguların sese dönüştüğü 48 saat. Ben bittim şimdi sen düşün diyerek, yaşadığınız yoğun duyguları, taşıdığınız ağırlıkları, yorgunlukları, karşınızdakinin/karşınızdakilerin seçimleri sebebiyle sizin ödediğiniz bedelleri, giderken sanki hiç yokmuşsunuz gibi davrananların ardında bıraktığı ve hala taşımakta olduğunuz yükleri, belki bir cümle ile belki bir kitap kalınlığında indirdiğiniz 48 saat.

DİĞER YANDAN… “DUR, Bİ DÜŞÜN!”

Koşullarınızı ve yolunuzu gözden geçirin. Aldığınız kararları sorgulayın ve gerçekten güvende olup olmadığınızdan emin olun. Çünkü kısa bir zaman sonra, bu kararların doğru ya da yanlış olduğunu kesin olarak anlayacağınız şeyler yaşanacak. Ve kararının yanlış olduğunu anlarsanız, başlangıçtan daha ağır bedeller ödemek durumunda kalabilirsiniz.