Gazete Vatan Logo

6 yaşındaki kız çocuğuna istismar skandalında şok eden ifadeler ortaya çıktı

İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi 6 yaşındayken imam nikahı kıyarak 29 yaşındaki Kadir İstekli ile evlendirdiği, küçük kızın yıllarca cinsel istismara maruz kalmasına göz yumduğu iddiaları kamuoyunda infial yarattı. Olayın, mağdur H.K.G.’nin şikâyetiyle ortaya çıkmasının ardından savcılık soruşturma başlattı. Soruşturmasını tamamlayan savcılık, şüpheli Kadir İstekli hakkında 67 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası talep ederken, baba Yusuf Ziya Gümüşel ve anne Fatıma Gümüşel hakkında 22 yıl 6’şar ay hapis cezası istedi. Öte yandan Kadir İstekli ve baba Yusuf Ziya Gümüşel adliyedeki işlemleri sonrası tutuklanarak, cezaevine gönderildi. Tutuklanan Yusuf Ziya Gümüşel’in savcılıkta verdiği ifade ortaya çıktı. Öte yandan baba ve koca ile ilgili dikkat çeken hapishane detayı ortaya çıktı. Öte yandan olayla ilgili yeni ifadeler ortaya çıktı. İşte tüm detaylar...

İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi 6 yaşındayken imam nikahı kıyarak 29 yaşındaki Kadir İstekli ile evlendirdiği, küçük kızın yıllarca cinsel istismara maruz kalmasına göz yumduğu iddiaları kamuoyunda infial yarattı. Olayın, mağdur H.K.G.’nin şikâyetiyle ortaya çıkmasının ardından savcılık soruşturma başlattı. Soruşturmasını tamamlayan savcılık, şüpheli Kadir İstekli hakkında 67 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası talep ederken, baba Yusuf Ziya Gümüşel ve anne Fatıma Gümüşel hakkında 22 yıl 6’şar ay hapis cezası istedi. Mağdur beyanı, ses kayıtları ve birçok delile rağmen mahkemeye gönderilip kabul edilen dosyanın ise tek bir tutuklusunun dahi bulunmaması tepki topluyor. Davanın ilk duruşması ise, İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 22 Mayıs 2023’te görülecek.

OLAY BÖYLE KAPANDI

H.K.G.’nin çocuk yaşta ‘evlendirilmesi’ne dair ilk soruşturma 2012 yılında yapılmıştı. Dava dosyasındaki kayıtlara göre, H.K.G. 17 Ağustos 2012’de annesiyle hastaneye gitti. Hamilelik şüphesiyle gelen H.K.G.’nin yaşının küçük olduğu fark edilince durum polise bildirildi. Ardından da soruşturma başlatıldı. Hürriyet'ten Musa Kesler'in haberine göre; H.K.G. 17 Ağustos 2012’de Sancaktepe İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün Çocuk Büro Amirliği’nde ifade verdi. 7 Nisan 2012’de kendi isteğiyle evlendiğini, nüfus kaydında 14 yaşında görünmesine rağmen aslında 17 yaşında olduğunu söyledi ve şikâyetçi olmadı. Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada H.K.G.’nin evlendiğini söylediği 7 Nisan 2012 ‘suç tarihi’ olarak belirtiliyordu. Savcılık resmi kayıtlarda 14 yaşında görünen H.K.G’.yi kemik yaşı tespiti için Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne sevk etti. Hastane soruşturmanın başlamasından yaklaşık 4 ay sonra 10 Aralık 2012’de raporunu tamamladı. Raporda H.K.G.’nin kemik yaşının 21 olduğu belirtildi. Bu raporu dikkate alan savcılık da Kadir İstekli hakkında takipsizlik kararı vererek soruşturmayı kapattı. Ancak H.K.G. şikâyetçi olduğu son soruşturmada bu konudaki detayları da anlatarak kemik yaşı testine kendisinin değil yaşı büyük başka birisinin girdiğini söyledi. Soruşturma dosyasında bu ilk soruşturmayı bitiren takipsizlik kararının bir örneği de var.

Haberin Devamı

‘SUÇA MÜMAS ETMİYOR’

Haberin Devamı

18 Ocak 2013 tarihli kararda “Suç tarihinde 21 yaşında olduğuna dair Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin raporuyla karar verilen mağdurenin şüpheli ile ailesinin ve kendisinin rızasıyla fiilen birlikte oldukları ve karı/koca hayatı yaşadıkları ancak nüfus kaydından yaşının küçük olması münasebetiyle başlatılan adli tahkikatta; mağdurenin suç tarihi itibarıyla 18 yaşını bitirdiği bu nedenle de şüphelinin eyleminin bir suça mümas etmediği anlaşıldığından kovuşturma yapılmasına yer olmadığına...” ifadeleri yer alıyor. O soruşturmayı bitiren savcıya Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) soruşturma başlattı. Savcı, doğum raporunu dikkate almadan takipsizlik kararı vermekten sorumlu tutuluyor. HSK’nın soruşturma açtığı savcı da şimdiki iddianameyi hazırlayan savcıyla aynı adliyede görev yapıyor.



Haberin Devamı

‘SAVCI İYİ YEDİ’

H.K.G.’nin iddianameye giren ifadesine göre kendisi yerine kemik testine 18 yaşından birisi sokulmuştu. Kadir İstekli de bundan dolayı bu işi organize eden kişiye kızdı ve “Kızın yaşının 18 olması yeterliydi, neden daha büyük birini soktunuz ama savcı iyi yedi” demişti.

MÜDÜRE SORUŞTURMA

İstanbul Cağaloğlu Anadolu Lisesi Müdürü Cafer Koçyiğit, Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızını müridiyle ‘evlendirmesi’ ile ilgili Haber yapanlara sosyal medyadan, “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın. (Hucurat:6) İmansızlar siz iftira atmaya, karalama yapmaya devam edebilirsiniz!” demişti. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Kamuoyunda infiale neden olan bir kız çocuğunun evlendirilerek cinsel istismara maruz bırakıldığı haberleri üzerine İstanbul’da bir okul müdürünün sosyal medyadaki paylaşımları hakkında Bakanlığımızca inceleme/soruşturma başlatıldı” denildi.

 

İsmailağa Vakfı’na bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi henüz 6 yaşındayken cemaat mensubu Kadir İstekli’yle evlendirdiğinin ortaya çıkmasının ardından kabul edilen iddianamede baba Gümüşel ve anne Fatma Gümüşel hakkında 22 yıl 6’şar ay, Kadir İstekli hakkında ise 67 yıl 10 ay hapis istenmesine karşın herhangi bir tutuklama tedbirinin uygulanmaması tartışma konusu oldu. Olayın detayları ortaya çıktı. Milliyet'ten Çiğdem Yılmaz'a konuşan ceza hukuku uzmanlarının görüşleri şöyle:

‘KATALOG SUÇ KAPSAMINDA’

Eski Cumhuriyet Savcısı Avukat Bülent Yücetürk:

‘‘Suçun cezasının alt sınırı 27 yıldan başlıyor. Ceza usul yasamıza göre tutuklama için katalog suç dediğimiz suçlar var. Bu suçlar da katalog suç kapsamında. Kaçma şüphesi kural olarak var kabul ediliyor. Burada hem katalog suç olması hem cezanın en alt sınırdan yüksek olması hem de delillerin hepsinin toplanmamış olması söz konusu. Bu olaydaki en önemli delil mağdur ve tanık anlatımları. Ancak sanıklar dışarıda. Sanıkların, tarikat ve diğer güçlerini kullanarak, mağdurun ve tanıkların ifadesini değiştirme ve üzerlerinde baskı kurma ihtimali var. Vakıf yöneticilerinin ve babanın açıklamalarına baktığımızda da delillerin karartılma ihtimali görülüyor. Eğer sanıklar tutuklu olmuş olsaydı mağdurun kardeşleri bu şekilde rahat bir beyanda bulunmazlardı. Bu çocukların baskı altında bu beyanlarda bulunmuş olma ihtimali var. Bu nedenle bu tip suçlarda tutuklanma kararının verilmesi orantılı bir tedbirdir. Çünkü, bu olay Türkiye’de bir bir toplumsal infiale yol açtı. Siyasi görüşü ne olursa olsun, toplumun her kesiminden büyük bir tepki ile karşılaştı ve böyle bir olayda hiçbir şey yokmuş gibi davranmak toplumun değer yargılarına daha çok zarar veriyor. Yargının bu konuda tedbir alması sanıkları tutuklaması gerekiyor.”

Haberin Devamı

‘AĞIR SUÇ SÖZ KONUSU’

Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Timur Demirbaş:

‘‘Bu olay yargının içine düştüğü durumu gözler önüne seriyor. Bu şahısların kesinlikle tutuklanması gerekiyordu. Cinsel istismar gibi çok ağır bir suç söz konusu. Kaldı ki bu suç katalog suçlardan biri. Katalog suçlarda, kaçma ve delilleri karatma şüphesi var. Ceza Mahkemesi’nin 100. maddesi de diyor ki, ‘Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir’. Bu olayda da deliler mevcut. Bunların tutuksuz yargılanması demek delilerin etkilenmesi demek. Bakın kardeşleri çıkıp, mağdur ifadelerinin tam aksini söyleyebiliyor.”

‘VİCDANI DERİNDEN YARALADI’

Avukat Dr. Rezan Epözdemir:

‘‘Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla deliler de ortada. Duruşma gününün bu kadar ileri bir tarihe verilmesi bir kere, adil yargılanmayı da ihlal eder. Bu süreci sürüncemede bırakmak, kamuoyunda böyle bir algı oluşturmak doğru değil. Herkes bir an önce, maddi gerçeğin ortaya çıkmasını istiyor. Deliller ortaydayken bunca delillere rağmen tutuklanma tedbirine hükmedilmemesi de oldukça manidar ve düşündürücü.”

‘KABUL EDİLEMEZ’

İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği koordinatörü avukat Nazan Moroğlu:

‘‘6 yaşındaki kız çocuğuna yıllarca süren zincirleme cinsel istismar suçuna ilişkin iddianame yazılmışken, şüpheliler hakkında yargının tutuklama kararı vermemiş olması kabul edilemez. Üstelik katalog bir suç olan TCK 103. maddesine dayanan bir iddianame var ortada ve sanıkların kaçması ya da delil kararması söz konusu.’’

‘NEFES ALAMIYORUM’

6 yaşında dini nikâhının kıyıldığı ve yıllarca zincirleme istismar ve tecavüze uğrayan H.K.G. dava dosyasında genç kızın tecavüzü kanıtlamak için aldığı ses kayıtlarının dökümü de yer aldı. Kayıtlarda, sanık Kadir İstekli’yle tecavüze uğradığı ilk yılları konuşan H.K.G.’nin, “Yani keşke beklenseydi. İlişki olmasaydı o zaman. O zaman bi sorun olmazdı ki. 6 yaşında ilişkiye girmeseydik. Ama bunu düşünememek de çok garip hocam. Yani sen o zaman 28 yaşındasın. 6 yaşında bi çocuğun ilişkiyi kaldırıp, kaldıramayacağını, nasıl düşünemiyorsun? Hadi sen düşünemedin, babam nasıl düşünemiyor?” ifadesine, Kadir İstekli şöyle yanıt vermiş:


“Ne desen haklısın. Ama geri dönüp de kapatamıyorsun işte H.K. Yapabileceğim bir şey var mı? Yok işte. Hani ben ister miyim böyle olsun. Hani bu durumda olalım ister miydim sen söyle. Bile bile yapar mıydım yani, soruyorum yani. Yani seni sıkıntıya koymak ister miydim? Fıtratımı da biliyosun. Kasti bi şey yok H.K. Yani nasıl diyelim, düşünememişiz işte hani. Senin o zaman ki fıtratın, o zaman ki tavrın anladın mı? Yanlış.”

‘UNUTMAM MÜMKÜN DEĞİL’

H.K.G., konuşmanın bir bölümünde de Kadir İstekli’ye “Geçmişi unutmam mümkün değil ve gerçekten de dedikleri gibi olmuyor işte. Yıllardan beri yazık günah, hem sana hem bana. Görmüyor musun hocam halimi. Nereye kadar bunalıyorum, nefes alamıyorum. Darlanıyorum” diyor.

KARDEŞİNE DE YAŞLI MÜRİT

Ses kaydında ayrıca Kadir İstekli, H.K.G.’nin kız kardeşini de cemaatten yaşlı bir adama teklif ettiğini itiraf ediyor. O bölüm şöyle:

Kadir İstekli: Anladım. Ben seni kendi yanımda mutlu görünce, ne bileyim senin de benim yanımda mutlu olduğunu zannediyordum demek ki. Garip bir olay işte H.K. Hani izahı yok. Yani izahı olacak bi şey değil işte ya. Ben Adem C.’ye teklif ettim A.H.’yi. Bacanak olalım diye, ‘Yok’ dedi. ‘Ben yapamam’ dedi. Benim saçım beyazlamış cart curt. İyi ki ‘Yok’ demiş. Şu an Adem C., A.H.’yi bekliyor olsaydı, ne olacaktı H.K., dedesi yaşında adamla olcaktı ya. A.’yı nasıl verecektin ona? Hani ben bi nebze. Benim saç sakal sonradan ağardı. Ben hiç yaşımı göstermiyordum ki. Normal seninle karşı karşıya geldiğimiz zaman aramızda yaş farkı gözükmüyor.

‘YAŞINI BÜYÜTMESEK...’

H.K.G.: Karakol olayı. Orada yaşımı büyütmüştük değil mi?

Kadir İstekli: Yaşını büyüttük. Yoksa ben giriyordum içeri. 3 sene 4 sene yatacaktık. Onu affetmiyor ki devlet ona bakmıyor yani.

H.K.G.: Orada nasıl benim yerime başkası girmişti?

Kadir İstekli: Başkası girdi.

SAVCI TUTUKLAMA İSTEDİ AMA..

Milliyet'ten Elif Altın'ın haberine göre; Türkiye’yi sarsan konuya ilişkin yeni detaylar ortaya çıkmaya devam ediyor. Buna göre 6 yaşında çocuğun yıllarca istismara maruz bırakılması konusunun daha önce yargıya yansıdığı öğrenildi. Edinilen bilgiye göre H.K.G.’nin ifadesi sonrası savcı istimar gerekçesiyle soruşturması başlattı. Hemen ardından istismarla suçlanan şüpheliler baba Yusuf Ziya Gümüşel ve Kadir İstekli’yi 2020 yılında, tutuklanmaları talebiyle nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk etti. Ancak savcının tutuklama talebine rağmen sulh cezanın şüphelileri serbest bıraktığı öğrenildi. Savcı daha sonra sulh cezanın bu kararına itiraz etti ancak itiraz da mahkemece reddedildi.

İKİSİ DE TUTUKLANDI

Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in 6 yaşında kızı H.K.G.'yi 29 yaşındaki Kadir İstekli ile dini nikahla evlendirdiği iddialarına ilişkin iddianame geçtiğimiz günlerde kabul edildi. İddianamede Kadir İstekli hakkında 30 yıldan az olmamak, baba Yusuf Ziya Gümüşel ve anne Fatıma Gümüşel hakkında da 18 yıldan az olmamak kaydıyla hapis cezası istendi. Toplumda yankı uyandıran ve tepkilere neden olan olayla ilgili H.K.G. ve Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı tarafından tutuksuz sanıklar Kadir İstekli ve Yusuf Ziya Gümüşel hakkında tutuklama talep edildi.

İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi sanıklar Kadir İstekli ve Yusuf Ziya Gümüşel hakkında üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, atılı suçun katalog suçlardan olması, bilirkişi raporu, bu suç için yasada ön görülen alt ve üst sınırları, bu nedenle oluşan kaçma şüphesi ve mevcut delil durumu nedeniyle ayrı ayrı tutuklanmalarına yönelik haklarında yakalama emri çıkartılmasına karar verdi. Kararın ardından harekete geçen polis, önce Kadir İstekli'yi Pendik'te gözaltına aldı. İstekli İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirildi. Daha sonra ise baba Yusuf Ziya Gümüşel gözaltına alındı. Kadir İstekli ve Yusuf Ziya Gümüşel sabah saatlerinde adliyeye sevk edildi. Sağlık kontrolünden geçirilen şüpheliler Kartal'daki Anadolu Adalet Sarayı'na getirildi.  Kadir İstekli ve Yusuf Ziya Gümüşel tutuklanarak, cezaevine gönderildi.

“16 YAŞINDA SÖZ KESİLDİ”

Yaşanan olayın ardından baba Yusuf Ziya Gümüşel’in savcılıkta verdiği ifade de ilk kez otaya çıktı. İfadesinde Hira Nur Vakfı’nda fahri imam olarak çalıştığını söyleyen Gümüşel, “Benim kızım olan H.K.G’nin 6 yaşındayken Kadir İstekli ile imam nikahını ben kıymadım. Böyle bir olay olmadı. Kızım 16 yaşındayken söz kesilmişti. Kızım 17 yaşındayken Kadir İstekli ile nişanlandı. Nişandan sonra düğüne yakın bir tarihte Sancaktepe’de ben kızımın ve Kadir İstekli’nin dini merasimle imam nikahı işlemini yaptım. Daha sonra da resmi evlilik yaptılar” dedi.

“BAŞKA ÇOCUKLARLA BİRLİKTE KADİR’İN YANINA GİDİYORDU”

Kadir İstekli’nin 25 yıldan bu yana vakfın talebesi olduğunu söyleyen Yusuf Ziya Gümüşel sözlerini şöyle sürdürdü:
Şu anda da vakıfta fahri okutman olarak çalışmaktadır. Ben ve Kadir İstekli Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı personel değiliz. Memur sıfatımız da yoktur. Kızım bana eşinden ayrılmak istediği hakkında bir şey anlatmadı. Kızımın dosyaya verdiği gelinlik şeklindeki giysiyi hafızlığa başladığında ben hediye olarak almıştım. Kolyeyi de ben almıştım. Kızım 6 yaşındayken Kadir’in herhangi bir evi yoktu. Kızım başka çocuklarla birlikte ve benim kontrolüm altında Kadir’in yanına gidiyordu. Ancak ağabeyi Muhammet Sıddık da yanında oluyordu

“PSİKİYATRİ DOKTORUNA GİTTİ”

Suçlamaları kabul etmeyen Gümüşel, “Kızım bana evden taşınmak istediğine dair bir şey söylemedi. Ancak eşi bana yaklaşık 1-2 ay kadar önce müştekinin farklı adresteki bir eve taşınmak istediğini yanımızdan uzaklaşmak istediğini söyledi. Yaklaşık 4-5 ay önce kızım annesiyle birlikte bir psikiyatri doktoruna gittiğini biliyorum. Kadir İstekli isimli kişi benim talebemdi” dedi.

"KARARIN UYGUNSUZ BİR İŞ OLDUĞUNA İTİKAT EDİYORUM"

Mahkemede son sözü sorulan Yusuf Ziya Gümüşel'in, "Yakalama kararını kabul etmiyorum. Mahkemeye dışarıdan müdahale üzerine verilen kararın uygunsuz bir iş olduğuna itikat ediyorum. Önce tutuklama kararı verilmedi.

Daha sonra tutuklama kararı verilmesinin sebebini anlayamadım. Ben rabbimden korkarım ölünce ona hesap vereceğim. Sizde hesap vereceksiniz. Sizlerin verdiği kararı bozacak allah vardır" dediği öğrenildi.

 "KENDİM TESLİM OLDUM"

Kadir İstekli'nin ise, "Mahkemenizin duruşma tarihi ilk olarak Mayıs'a verildi. Sonra Ocak ayına alındı. Bu karardan 2 gün sonra hakkımda yakalama kararı çıkarılması üzerine gidip kendim teslim oldum" diye konuştuğu kaydedildi.

Yusuf Ziya Gümüşel ve Kadir İstekli'nin İstanbul'da bir cezaevine götürüldükten sonra İstanbul dışında yüksek güvenlikli bir cezaevine sevk edilmeleri bekleniyor.

KEMİK YAŞI RAPORU ORTAYA ÇIKTI

6 yaşındaki çocuğun evlendirilmesiyle ilgili davada, 2012 yılında Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde H.K.G. yerine büyük yaşta bir kişi teste sokularak alınan, kemik yaşı tespiti raporu ortaya çıktı. Raporda doğum tarihi 8 Mart 1998 olarak belirtilen H.K.G.'nin, o tarihte 14 yaşında olmasına rağmen, ruhen ve bedenen 21 yaş ile uyumlu olduğu değerlendirmesi yapıldı. Rapor oy birliğiyle verildi.

Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in 6 yaşında kızı H.K.G.'yi 29 yaşındaki Kadir İstekli ile dini nikahla evlendirdiği iddialarına ilişkin iddianame geçtiğimiz günlerde kabul edildi. İddianamede Kadir İstekli hakkında 30 yıldan az olmamak, baba Yusuf Ziya Gümüşel ve anne Fatıma Gümüşel hakkında da 18 yıldan az olmamak kaydıyla hapis cezası istendi. H.K.G. ve Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı tarafından tutuksuz sanıklar Kadir İstekli ve Yusuf Ziya Gümüşel hakkında tutuklama talep edildi. İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi sanıklar Kadir İstekli ve Yusuf Ziya Gümüşel hakkında üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, atılı suçun katalog suçlardan olması, bilirkişi raporu, bu suç için yasada öngörülen alt ve üst sınırları, bu nedenle oluşan kaçma şüphesi ve mevcut delil durumu nedeniyle ayrı ayrı tutuklanmalarına yönelik haklarında yakalama emri çıkarılmasına karar verdi. Daha sonra 2 şüpheli gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından Anadolu Adalet Sarayına sevk edilen Yusuf Ziya Gümüşel ve Kadir İstekli tutuklandı.

17 Ağustos 2012 tarihinde H.K.G. adet düzensizliği şikayetiyle hastaneye gitmiş, muayene eden dokton yaşının küçük olması nedeniyle durumu polis ekiplerine bildirmişti. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, H.K.G.'dan yaş tespiti raporu istenmişti. Baba Yusuf Ziya Gümüşel'in başkanı olduğu vakıfta çalışan Mehmet Emin M. ile birlikte Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne giden H.K.G., burada röntgen filmi çekilmesi için beklediği sırada, yerine başka birisinin girdiği, kendisine herhangi bir işlem yapılmadığını söylemişti. Şüphelilerin hastanede kendi aralarındaki konuşmaya H.K.G'nin de şahit olduğu, başka birinin kemik testine sokulduğundan bu şekilde haberdar olduğu iddianamede anlatılmıştı. H.K.G. yerine 18 yaşında bir kişinin teste girmesi gerekirken, daha büyük birinin teste sokulması nedeniyle şüpheli Kadir İstekli'nin Mehmet Emin M.'ye kızdığı, "Kızın yaşının 18 olması yeterliydi, neden daha büyük birini soktunuz. Ama savcı iyi yedi" sözleri de iddianamede aktarılmıştı.

OY BİRLİĞİ İLE RAPOR VERİLDİ

Dava dosyasına giren 2012 tarihli yaş tespiti raporu ortaya çıktı. Raporda H.K.G.'nin doğum tarihi 8 Mart 1998 olarak belirtiliyor. Rapor tarihinde 14 yaşında olduğu görülen H.K.G.'ye ruhen ve bedenen 21 yaş ile uyumlu olduğu değerlendirmesi yapılıyor. Oy birliğiyle verilen raporda, iç hastalıkları sağlam, nöroloji 21 yaşında, psikiyatri 21 yaş ile uyumlu ruhsal gelişim, kadın doğum sekonder seks karakterleri ve dış genitalya erikin tiptedir tespitleri yer aldığı görülüyor.

BAKANLIK ve H.K.G. TALEP ETMİŞTİ

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile mağdur H.K.G.’nin avukatları duruşma tarihinin öne çekilmesi ve sanıkların tutuklanması için mahkemeye başvurdu. Mahkeme duruşma tarihini öne çekerek 30 Ocak 2023’te yapılmasına karar verdi. Ardından baba ve istismarcı için yakalama kararı çıkartıldı. Gözaltına alınan iki şüpheli, önceki gün sevk edildikleri adliyede, Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce tutuklanarak Maltepe Cezaevi’ne gönderildi. Mahkeme, ikilinin İstanbul dışında, yüksek güvenlikliF Tipi Cezaevi’ne nakledilmesine karar verdi.

YÜKSEK GÜVENLİKLİ

F Tipi adı, yüksek güvenlikli cezaevlerine veriliyor. Sosyal tecrit modeline dayalı F Tipi cezaevlerine genellikle devlete karşı işlenen suçlar ve organize suçlardan dolayı tutuklu ya da hükümlüler konuluyor. Tek kişilik ve 3 kişilik koğuşlarda kalan tutuklu ve hükümlülerin, birbirleri ve infaz memurlarıyla en az şekilde iletişim kurmasına izin veriliyor.

"SUÇLU AKILLI TELEFON"

İndependent Türkçe'den Cihat Arpacık imzalı haberde, "6 yaşındaki gelin" olarak bilinen H.G.K.'nin ailesinin iddialarına yer verildi. Aile üyelerinin isimlerinin belirtilmediği habere göre, aile, genç kadının iddialarına ayrıntılı yanıt verdi. Ailesi, habere göre, genç kadının yaşı konusunda, geç nüfusa yazdırıldığı iddiasına bulunurken, gerekçelerini de, "28 Şubat döneminde aileler, çocukları eğitim hayatına başlamadan hafızlıklarını bitirsin diye yaşlarını küçük yazdırmaya çalışırlardı. Diğer kardeşler gibi H.K.G de küçük yazıldı." diyerek açıkladı. Ailesi dava dosyasındaki, "H.K.G. 8 Mart 1998’de özel bir hastanede doğdu. Sapanca nüfusuna kaydettirildi. Savcı, Sapanca Kaymakamlığı’ndan nüfus kayıtlarına dair MERNİS tutanağını da aldı." bilgisini bu şekilde reddetmiş oldu. Ailesinin bu iddiasına göre doğum ve nüfus kaydı da sahte.

Haberde yer alan bilgilere göre, ailesi genç kadının aslında mutlu bir hayatı varken birden değiştiğini iddia ederken şu bilgileri verdi:

"Bir süre sonra K.İ'ye ailesine ve cemaate yakın olmak istemediğini ve başka bir yerde yaşamak istediğini söyledi. Fakat K.İ bu isteği kabul etmedi. K.İ, evden ayrılmadan 1,5 yıl önce tekrar hamile kaldı ancak hamileliğinin 5. ayında çocuğunu kaybettikten sonra onda psikolojik sorunlar baş gösterdi. İlaç kullanmaya başlayan H.K, evde başka varlıklar gördüğünü söylemeye, kendisine zarar vermeye ve kardeşlerine ve çocuğuna karşı da şiddete varan hareketler sergilemeye başlamıştı. Baba Y.Z.G diğer aile fertlerine 'H.K zor bir süreçten geçiyor. Ona yardımcı olalım', K.İ'ye de 'Kızım ne isterse yap, maddi anlamda zorlanırsan bizden yardım iste' dedi. Ancak o güne kadar başka şehirlere tatile giden, umre ziyareti yapan, AVM'lerde alışverişe çıkan H.K, kocasıyla bir yere gitmek istememeye başladı."

"SUÇLU AKILLI TELEFON"

Haberde yer alan ifadelere göre ailesi genç kadının akıllı telefon sonrası değiştiğini düşünüyor. Haberde bu durum şöyle anlatıldı:

"Ailesine göre sürecin en hassas noktası H.K.G'nin "akıllı telefonla tanışması" ve "son gittiği psikiyatrın profili" oldu.İddiaya göre o psikiyatr, H.K.G'ye "Senin bir kimliğin yok. Çarşaftan çıkmazsan, boşanmazsan, ailenden uzaklaşmazsan huzur bulamazsın" dedi. H.K.G., o psikiyatrın etkisinde kaldı. Bir diğer iddia ise H.K.G'nin İzmir'de bir radyoda çalışan biriyle yeni aldığı telefondan sürekli yazıştığına yönelik. G. ailesi, durumu K.İ'ye anlatmadıklarını ve H.K.G'ye böyle şeyler yapmaması konusunda ısrarcı olduklarını öne sürüyor. Aile, H.K.G'nin bu radyocuyla yaptığı konuşmaları okuduklarını ve söz konusu ismin H.K.G'ye "Sen paraları ve altınları al gel, biz sana yer hazırladık" dediğini iddia ediyor ve şöyle devam ediyor:

"H.K.G, bazı kişilerin yönlendirmesi ile ailesinden ve ailesinin benimsediği yaşam tarzından kaçmaya hazırlanıyordu. Evden kaçınca hem baba Y.Z.G hem de K.İ onu aramaya başladı, emniyete haber verdi. Akşam emniyetten aradılar, 'Kızınız bulundu ama size yerini söyleyemeyiz' dediler. Bir gün sonra baba Y.Z.G ve K.İ. ifade vermek üzere emniyete çağrıldı. Emniyette 'Kızınız sizden şikayetçi' denilerek nezarethaneye alındılar. Önce savcılığa sonra mahkemeye sevk edildiler. Hakim aksi delilleri görünce imza vermek kaydı ile iki ismi de serbest bıraktı. Bir süre sonra H.K.G'nin Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi'nde (ŞÖNİM) olduğunu öğrendik. Defalarca dilekçelerle müracaat etsek de bir yanıt alamadık. Bakanlık H.K'ye avukat atamıştı. Avukat aracılığıyla H.K'nin sesini duymak istesek de duyamadık."

"EVDE ÖZEL DERS ALDI"

H.K.G'nin eğitimini evde özel hocalar vasıtasıyla aldığını kaydeden aile, İngilizce dair bütün dersleri evde gördüğünü söylüyor.

Genç kadın evden ayrılınca nasıl bir süreç yaşandı? Habere göre birisi aileye genç kadının İzmir'de olduğunu söylüyor. Aile, genç kadının evden kaçıp sığınma evine gittiğine ve bazı aile üyelerinin kadını bu evden kaçırmaya çalıştığına ilişkin resmi kayıtlara yönelik değerlendirmede bulunmadan, aşağıdaki iddiaları aktardı:

1 yıl sonra H.K.G'nin K.İ'den boşanmak istediğine dair bir haber aldıklarını aktaran G. ailesi bu talebinde de hiçbir zorluk çıkarmadıklarını söylüyor. Anlaşmalı yapılan boşanmada çocuğun velayetinin annede kaldığını, H.K.G'ye bir de nafaka bağlandığı bilgisini veren aile boşanma davasının görüldüğü günü şöyle anlatıyor:

"Annesi, bir yıldan beri görmediği kızını görme umuduyla mahkemeye gitmişti. H.K.G onlarca polisin arasında geldi. Tesettürünü çıkarmıştı. Annesi bu durumu görünce fenalaştı. Boşanma davası olsa da ortada bir çocuk vardı ve hem babası hem de H.K.G'nin ailesi ara ara çocuğu görmek istiyorlardı. Bir gün G. ailesine biri kızlarının İzmir'de olduğunu söyledi."

Aile, çocuğun eksende olduğu olayları ise şu şekilde anlatıyor:

"Anne, abi ve iki kız kardeş İzmir'e gitti ve hem H.K.G'yi hem de çocuğunu gördüler. H.K.G kalkmak isteyince annesi F.G, torununun biraz daha yanında kalmasını istedi. H.K.G bunu duyunca tek başına masadan kalkarak gitti. Çocuğu annesine abisi alıp götürdü. Bu olaydan birkaç gün sonra hem anne hem abi hem de kardeşler hakkında uzaklaştırma kararı geldi. Kararı görünce bir daha H.K'yi rahatsız etmedik. Ancak babası avukatı aracılığıyla kızına aylık para gönderdi. Ancak mahkeme 15 günde bir babaya çocuğunu görme hakkı tanımıştı. Bu süre bazı günler için daha fazlaydı. K.İ bu zamanlarda çocuğu İzmir'den alıp İstanbul'a götürüyordu. Çocuk babasında kaldığı günlerin sonunda annesine "biz neden fakiriz, bizim neden evimiz yok, benim neden oyuncağım yok" diye sormaya başlamıştı. Bir süre sonra H.K, çocuğu babaya göstermemek için direnmeye başladı. Hatta bir defasında çocuk polis tarafından alınarak babaya verildi. H.K.G, bakanlıkça koruma altında alındığı kurumdan kendi rızasıyla ayrılmış ve başka bir yerde yaşamaya başlamıştı.