Dünyanın en gizemli şehri Machu Picchu! Sırrı halen çözülemedi: İşte antik kent hakkında 10 ilginç bilgi
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük keşifleri arasında gösterilen antik şehir Machu Picchu. And Dağları’nın Peru’da kalan kısmı, 15. yüzyıldan kalma büyüleyici bir kültür mirasına ev sahipliği yapıyor. Geçmişin en görkemli ve sıra dışı yapılarından biri olan Machu Picchu antik şehri yüzlerce yıldır Peru’daki “Kutsal Vadi” üzerinde zamana ve zorlu doğa koşullarına meydan okuyor. Modern dönemin en büyük arkeolojik keşiflerinden biri olarak kabul edilen antik şehrin sakladığı bazı sırlar bugün dahi açığa çıkarılamıyor. İşte Machu Picchu hakkında muhtemelen daha önce duymadığınız 10 ilginç bilgi.
Machu Picchu antik şehri hakkında hiçbir yazılı kaynak bulunmuyor. O dönemin insanları, bu inanılmaz şehri hangi şartlarda neden ve nasıl inşa ettiler tam olarak bilinmiyor. Ancak Machu Picchu hakkında bilinen bazı şeyler de var. Bu antik şehir ilk inşa edildiğinde de bu şekilde mi adlandırılıyordu bilinmiyor. Bununla birlikte şehrin ilk ortaya çıktığı günden beri aynı şekilde anıldığını düşünen uzmanlar var. Çünkü antik şehir, Machu Picchu (dağ) ve Huayna Picchu isimi iki dağın arasındaki Kutsal Vadi üzerinde yer alıyor.
Amerikalı Hiram Bingham 1911 yılında, İnka medeniyetinin bu inanılmaz eserine yakından şahit oldu ve Batı dünyasını bu kıymetli hazineden haberdar etti. Hikâyenin bu kısmından baktığımızda, Machu Picchu’nun Hiram Bingham isimli arkeolog tarafından keşfedildiği sonucunu çıkarabiliriz. Ancak Bingham, antik şehre Melchor Arteaga isimli Perulu bir rehber tarafından götürülmüştü. Yani bölge halkı, uzun yıllardır bu gizemli şehrin ne olduğunu ve nerede bulunduğunu biliyordu. Hikâyenin bu tarafından bakıldığını söyleyebileceğimiz şey, Machu Picchu’nun hiçbir zaman gerçekten keşfedilmediği çünkü hiçbir zaman gerçekten kaybolmadığıdır!
Listelist'in derlediği habere göre; Şehri “keşfeden” Hiram Bingham gözetiminde, 1912 yılında yapılan kazı çalışmalarında şehirden çok sayıda insan iskeleti çıkarıldı. Bingham’a göre ortaya çıkarılan iskeletlerin büyük çoğunluğu, yüzlerce yıl önceki İnka kadınlarına aitti. Öyleyse Machu Picchu, İnka dinindeki Güneş Bakireleri için inşa edilen bir sığınak olabilirdi. Ancak Bingham yanılıyordu. Takip eden yıllarda bölgeden çıkarılan iskeletlerin çoğunun kadınlara değil, erkeklere ait olduğu anlaşıldı. Böylece Amerikalı arkeoloğun teorisi de çürütülmüş oldu.
Batı dünyasının antik şehirden haberdar olduğu ilk dönemlerde, şehrin aslında İnkaların insan kurban etmek için özel olarak inşa ettiklerine inanılıyordu. Çünkü insan kurban etmek, İnka medeniyetinde oldukça yaygın bir uygulamaydı ve Machu Picchu hakkındaki pek çok detayın bilinmemesi, bu düşüncenin ortaya çıkmasına neden olmuştu. Ancak yıllar boyunca yapılan bilimsel araştırmalarda, şehrin özel olarak bu amaç için kullanıldığını gösteren kesin kanıtlara ulaşılamadı.
Machu Picchu antik şehrinin ne sebeple inşa edildiği hakkında pek çok teori var. Bazılarına göre aslında bir İnka karakolu olarak inşa edilmişti. Kimilerine göre İnka medeniyetinin eğitim merkezi olması için ortaya çıkarılmıştı. Ancak günümüzdeki en yaygın teori bunların hiçbiri değil. Pek çok uzman, bölgede yapılan araştırma ve incelemelerin sonuçlarına dayanarak, Machu Picchu’nun o dönemde İnka İmparatorluğu’nun hükümdarı olan Pachacuti Inca Yupanqui için inşa edilen bir saray olduğunu düşünüyor.
Machu Picchu, yaklaşık 200 farklı binaya ev sahipliği yapıyor. Bu binalar arasında ticarethaneler, tapınaklar ve hamamlar var.
Uzmanlar, şehirdeki binaların yapımında kullanılan her bir taşın 20 kilogramdan daha ağır olduğunu ifade ediyor. Eh, Mısır’daki piramitlerin inşasında kullanılan devasa taşlar düşünüldüğünde, Machu Picchu’daki yapıların kolaylıkla inşa edildiğini düşünebilirsiniz. Ancak bu düşünce sizi büyük bir yanılgıya sürükleyecektir. Çünkü antik şehrin bulunduğu bölgeye ulaşmak, günümüzdeki modern olanaklar olmadan hiç kolay değil. Şehre ulaşmak için uzun ve engebeli yolları aşmak, dar patikalardan ilerlemek ve uçsuz bucaksız uçurumlardan yuvarlanmamak gerekiyor
Zaten şehir, tam da bu sayede yüzlerce yıldır varlığını sürdürebiliyor. Çünkü Machu Picchu, iki farkı fay hattının kesiştiği, oldukça tehlikeli bir nokta üzerinde kurulu. Şehirdeki yapıları depreme dayanıklı hale getiren şey ise İnka medeniyetindeki eşsiz inşaat teknikleri. Machu Picchu’daki binalar tıpkı legolar gibi, kullanılan taşların kusursuz bir şekilde “birbirlerine kenetlenmesiyle” inşa edilmiş. Öyle ki iç içe geçirilen bu taşların arasına küçük bir bıçağın ucunu sokmak bile imkânsız.
Antik şehrin hemen aşağısındaki Aguas Calientes isimli kasabadan hareket eden trene binerek de bu inanılmaz şehri ziyarete edebilirsiniz.
Şehir, oldukça zorlu bir coğrafya üzerine kurulu olduğu halde, İnkaların Machu Picchu’da tarım yaptığını biliyoruz. İnkalar şehri inşa ettikleri sırada, şehrin kaymasını önlemek için 600’den fazla taraça oluşturmuşlardı. Bunlardan bazılarında çeşitli bitkiler ve meyveler yetiştiriliyordu. Ancak bölgenin coğrafi yapısı nedeniyle şehirdeki tarım alanları oldukça yetersizdi.