Büyük politika değişikliği

Haberin Devamı

On yılı aşkın bir süredir Türkiye’de ve bölgemizde yaşanan her şey; Graham Fuller’in yıllar önce yazdığı bir tezin uygulanmasından başka bir şey değildi.

Neydi bu tez?

CIA Türkiye masası şefi olan Fuller, Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerinde yer alan “laikliğin” tabana inmediğini ve Türkiye’de Kemalist yönetici elitle, dinine bağlı geleneksel halk arasında bir çelişki yaşandığını öne sürüyordu.

Ona göre çözüm, “ılımlı İslam” vurgusu taşıyacak bir iktidarla Türkiye’yi daha fazla İslam’a kaydırmak ve diğer Ortadoğu ülkelerine örnek olacak bir model haline dönüştürmekti.

Bana göre ise bu model bir “ham hayal”den ibaretti. Çünkü İslam’ın “ılımlısı ılımsızı” olmazdı. Cumhuriyet her ne kadar laiklik ilkesini tam anlamıyla uygulayamamış, dini devlet dairesine yönettirme ve Sünni egemenliğinde kalma yanlışına düşmüş olsa bile bunun çözümü laiklik ilkesinden taviz vermek değil, olgunlaşan koşullarda tam bir laiklik anlayışını egemen kılmaktı.

Kaldı ki Arap ülkelerindeki din kavrayışı, Arap Milliyetçiliği ile İslam’ın karışımı olan bir anlayıştı. Türkiye gibi Arap olmayan bir ülkeyi “model” almaları söz konusu bile olamazdı.

Ama Batı bunu görmedi. Türkiye’de ve Ortadoğu’da ılımlı İslam dediği modeli destekledi. Bush’un Neo-con’ları, bizim bazı gazeteci takımıyla toplantılar yaparak bu modele uygun bir AKP iktidarı çıkardılar ortaya.

Ortadoğu’da da “İhvan-ı Müslimin” gibi yapılar desteklendi.

***


Ama son günlerde, Batı’nın büyük bir strateji değişikliği yaptığı görülüyor. Müslüman Kardeşler’den desteğin çekilmesi, modern ve laik bir İslam’a vurgu yapılması gibi gündelik gelişmeler böyle okunmalı.

İşte Ankara’da huzursuzluk yaratan, panik havası veren görüntünün ve giderek sertleşen söylemin altında bu var.

İktidar, kendi saflarını sıklaştırarak önümüzdeki seçimlerden zaferle çıkmak ve bütün dünyaya “İşte halk benimle” demek istiyor.

Bunun için de Anadolu’daki muhafazakâr kitlelere ve Kürt oylarına ihtiyaç duyuyor.

Yeni bir “one minute” dalgası yakalamak istiyor.

Yani ne yapıyorsa, iç siyasete dönük olarak yapıyor; dışarısı bu aşamada umurunda bile değil.

Bu yüzden, önümüzdeki ayları çok sert bir siyaset ikliminde geçireceğimiz, kutuplaşmayı artıran söylemlere ve polis şiddetine muhatap olacağımız tahmini pek yabana atılmamalı.

Ama bu; bir tarafın hesabı.

Bakalım başka güçler, ellerindeki kartları nasıl oynayacaklar?

DİĞER YENİ YAZILAR