Kimsede huzur yok

Son günlerde yine Anton Çehov okuyorum. Kimbilir kaçıncı kez o güzel hikâyelerin kahramanları geçiyor gözlerimin önünden

Haberin Devamı

Son günlerde yine Anton Çehov okuyorum. Kimbilir kaçıncı kez o güzel hikâyelerin kahramanları geçiyor gözlerimin önünden. Bu iyi ve derin görüşlü adamın mizahı ve zekâsı içimi hayranlıkla dolduruyor. Ne hoş adam şu Anton Çehov. Tolstoy onu çok sever ve dostlarına "Bakın" dermiş, "Kız gibi kibar bir adam." Kırk dört yaşında veremden ölüp giden Çehov, arkasında yüzlerce hikâye ve her biri mücevher tacı gibi yerine oturan bir avuç tiyatro oyunu bıraktı. Şimdi elimde Cem Yayınevi'nin yayımladığı "Bütün Öyküler" in sekiz cildi var. Mehmet Özgül büyük bir çabayla Anton Çehov'un bütün hikâyelerini çevirip, bir araya getirmiş. Anlayana, bu külliyat bir hazine. Okurken 19. yüzyıl Rusya'sı ile 21. yüzyıl Türkiye'sinin birbirine ne kadar benzediğini görüyorsunuz. Çünkü iki toplumda da insanoğlu denilen garip yaratığın halleri aynı: Kadın-erkek ilişkileri, sonu gelmez yürek çarpıntıları, kavgalar, barışmalar, öpüşmeler, aşk hastalıkları, kıskançlıklar, yükselme ve rakibini yok etme çabaları, amirin gözüne girme manevraları, pişmanlıklar, onurunu koruma mücadeleleri, yalanlar, cimrilikler, para hırsı, mevki hırsı, şöhret hırsı, sevilme ihtiyacı, zenginler, yoksullar, can sıkıntıları, ölüm korkuları, ihanetler, sebepsiz ağlama krizleri.
Kısacası insana ilişkin her şey.

Çehov'u okuduğunuz zaman, ihtilale ve köklü dönüşümlere akan bir toplumun sarsıntılarına tanıklık ediyorsunuz. Kimse huzurlu değil, çünkü içinde bulundukları gemi fırtınaya tutulmuş ve yalpalıyor. Lüks kamarada da olsan miden bulanmakta, 3. mevkide olsan da. Toplumun genel huzursuzluğu gözle görülemeyen zehirli bir gaz gibi evlere giriyor, aile sofralarını zehirliyor, yatak odalarına doluşuyor. Şehirlerden çıkıp köylere, çiftliklere ulaşıyor. Çehov'un sevimli insanlarının hepsi, yüreklerini ezen büyük bir huzursuzluğun pençesinde. Hikâyeleri okuduğunuz zaman bu huzursuz insanları ve bozulan insan ilişkilerini hemen tanıyorsunuz. Çünkü bütün kahramanlar aramızda yaşıyor. İstanbul'un, Ankara'nın, İzmir'in, Anadolu kentlerinin sokaklarında dolaşıyorlar. Türkiye bugün bir Çehov laboratuvarı gibi. Öylesine huzursuz, öylesine öfkeli, öylesine kırılgan.

DİĞER YENİ YAZILAR