Sorun insansız uçak değil, insafsız uçak!

Haberin Devamı

Magazin dergilerinin “Cemiyet Hayatı” denilen sayfalarında her hafta resimleri çıkan zengin, anlı şanlı kişiler bir davetteyken, F-16’lar yanlışlıkla orayı bombalasa ve 34 ünlü iş adamı, gazeteci, sanatçı ölse ne olur?

Hükümet yarım ağız, “Bir hataydı oldu, büyütmeyin bu işi” diyebilir mi?

Diyemez elbette. Kıyamet kopar.

Ama Uludere’deki 34 yurttaşımız için diyebiliyor.

Hani yasalar önünde bütün yurttaşlar eşitti. Hani herkesin canı, malı devletin teminatı altındaydı.

Demek ki hepsi yalan.

***


Yıl 1943.

Güneydoğu’da kaçakçılıkla geçinen 32 köylü, Türiye-İran sınırına götürülüyor. Orada bir manga, elleri bağlı durumdaki gruba ateş açıyor. İçlerinde çocuklar ve askerden izinli gelmiş yurttaşlar da var. Hepsi orada can veriyor.

Emri veren 3. Ordu Komutanı Orgeneral Mustafa Muğlalı, 1949 yılında yargılanıyor. Önce idama mahkum ediliyor, sonra cezası 20 yıl hapse çevriliyor, cezasını çekerken cezaevinde ölüyor.

Ölmeden önce “kendisini astlarının kandırdığını, yanlış bilgi verdiğini” söylediği rivayet ediliyor.

Yıl 2012.

Yine Güneydoğu’da kaçakçılık yapan, yarısından fazlası çocuk 34 kişi, Türk Hava Kuvvetleri’nin bombardımanı sonucunda öldürülüyor.

Olay örtbas edilmeye çalışılıyor.

Amerika’da bir gazete ve Pentagon, istihbaratın Amerikan insansız uçaklarından aktarıldığını açıklıyor.

Amerikalılar; bir grup insan görüldüğünü ama daha yakından incelenmesi gerektiğini söylüyorlar.

Türkiye ise onların bölgeden ayrılmasını istiyor ve kendi uçaklarıyla grubu imha ediyor.

Bundan sonra başlıyor bir tartışma.

İstihbaratı kim verdi, milli kaynaklar mı, MİT mi, Amerika mı, israil mi?

Herkes suçu birbirinin üstüne atıyor.

Ama tartışılan şey istihbarat. İmha emri değil.

Oysa bu kadar ağır bir olayda tek bir soru vardır: “Emri kim verdi?”

Bu soru ısrarla sorulmuyor, sorulsa da cevabı verilmiyor.

İnsansız uçak konusuyla olay bulandırılıyor.

Bu yurttaşları öldüren insafsız uçaklar konuşulmuyor.

***


İşte size 1949 ve 2012 Türkiyesi’nden iki manzara.

O zamanki Türkiye, imha emrini veren kişiyi mahkum ediyor.

2012 Türkiyesi’nde ise emri kimin verdiği ısrarla saklanıyor, kafalar karıştırılmaya çalışılıyor.

Sebep mi?

Basit.

Çünkü ileri demokrasiye geçtik.

DİĞER YENİ YAZILAR