Türkünün zaferi

Birkaç hafta önce ATV'deki Anadolu Ateşi programına konuk olarak davet edildiğimde, o gece nasıl bir heyecan fırtınası yaşayacağımı, nasıl umutlu aydınlık bir denize yelken açacağımı bilmiyordum

Haberin Devamı

Birkaç hafta önce ATV'deki Anadolu Ateşi programına konuk olarak davet edildiğimde, o gece nasıl bir heyecan fırtınası yaşayacağımı, nasıl umutlu aydınlık bir denize yelken açacağımı bilmiyordum.

Çünkü çoğu zaman yurt dışında görevde olduğum için bu programı seyretme şansı bulamamıştım.

Önce deyim yerindeyse "sahne arkası" çarptı beni.

Bin yıllık dostum Arif Sağ, program yapımcısı Fatih Ediboğlu, sevgili dostlarım Savaş Ay, Nebil Özgentürk, insanın içini ısıtan gülüşüleriyle Cem Davran, Meral Okay arkadaşlarım. Mustafa Erdoğan, genç kuşağın en onurlu seslerinden Tolga Sağ, orkestranın şefi Turhan Yükseler ve daha birçok dost yüzü görmek, beni birden bayram günü sevincine götürdü.

Ama asıl sürpriz sahnedeymiş meğer.

Gencecik çocuklar birbiri ardına çıkıp da türküleri söylemeye başladıkları zaman yüreğim küt küt atmaya başladı.

Bu kadar güzel sesi bir arada hiç dinlememiştim diyebilirim.

Pir Sultan Abdal'dan Karacaoğlan'a, Daimi'den Hisarlı Ahmet'e, bozlaktan hoyrata, baraktan uzun havaya, Karadeniz'den Ege'ye, Doğu Anadolu'dan İç Anadolu bozkırlarına uzanan bu müthiş ses şöleni ne kadar muhteşem ve hayran olunası bir ülkede yaşadığımız gerçeğini bir kez daha hatırlatıyordu.

"İnsanların türküleri kendilerinden güzel" diyen Nazım o gece haklı çıkıyordu.

(Bugün doğum gününü kutladığımız büyük şairimiz, keşke bu türküleri dinleyebilseydi.)

Hep birlikte "yerli olmak, bu toprağa ait olmak" denilen birleştirici duygunun etkisi altına girmiştik.

Türkülerimiz ne bölge ayrımı tanıyordu, ne parti, ne ideoloji, ne de köken. 72 milyon insana "biz" dedirtebilen mucizevi güç, derin Anadolu'nun iç yakıcı seslerinden fışkırıp, hücrelemize kadar sızıyordu.

Halkımızı heyecanlandıran ve Türkiye'de olay yaratan bu programın diğer kanallara da ilham vermesini dilerim.

Çünkü türküler bizim kanımızda dolaşıyor; kendisini "en batılı" sayan kişilerin bile yüreğinin derinliklerinde küllenmiş bir türkü ateşi yanıyor.

Fatih Ediboğlu'nu, ATV'yi, jüri üyelerini, Cem Davran'ı, Anadolu Ateşi'ni, herbiri birer pırlanta olan Devrim'i, Zeynep'i, Nilüfer'i, İlke'yi, Sedat'ı, Telli'yi, Dilek'i ve adını sayamadığım genç kardeşlerimi kutluyorum.

Bravo!

DİĞER YENİ YAZILAR