Eski bir dosyada Kenan Evren’in mektubu

Haberin Devamı

Dün, bunca yıldır raflar arasında kalmış bir klasör geçti elime.

Hem hüzün, hem sevinç diyebileceğim garip bir duyguya kapıldım.

Klasör mektuplarla doluydu: 70’li yıllardan bu yana birçok mektup.

Kimileri daktiloyla yazılmış, kimileri el yazısıyla.

Erdal Öz gibi saman kâğıdına yazan da var, Thilda Kemal gibi kenarları süslü İngiliz mektup kâğıdına da.

Elia Kazan daktiloyu tercih edenlerden; Abidin Dino kendisine yakışan, cakalı bir kaligrafiyle yazmış.

Wim Wenders mektubunu tamamen büyük harflerden oluşan el yazısıyla yazmış.

Ama en ilginci, mektupların yazıldığı dönemler:

Erdal Öz, “Şu anda Erzincan-Sivas-Erzurum-Kars sıkıyönetim komutanlıklarının bildirileri okunuyor” diye başlamış mektubuna. “Daha önce de İstanbul ve Ankara’nınkiler okundu.”

Bir mektubunda Samiye ile evlenme törenini anlatıyor, bir başkasında oğlu Can’ın doğumunu, Nur-u Ziya Sokak’taki yayınevi binasını ne güçlüklerle satın aldığını.

Eli Kazan, “Ege’nin Ötesinde” filminin çekim notlarını gönderiyor bir mektubunda.

“Tamamen özeldir, okuduktan sonra imha et!” notunu düşerek.

Ama ben imha etmemişim demek ki!

Fakir Baykurt, yabancı bir yayınevi için “Kaplumbağalar” kitabının özetini çıkarıp çıkaramayacağımı soruyor.

Abidin Dino, Güney Fransa’dan, Beaulieu’den yazıyor ışıklı, muzip cümlelerini. “Bahçenin sonundaki telefon kulübesine güveniyorduk, kumbara sanıp paramparça etmiş hırtapozlar.”

Balet Plakçılık “Bu anlaşmanın size ve bizlere hayırlı olmasını diliyor” dedikten sonra, “sizin gibi kıymetli bir sanatçıyı kazanmış olmaktan...” diye nezaket cümleleriyle devam ediyor.

“Günlerimiz” albümü henüz çıkmamış, birkaç ay sonra yayınlanacak.

Thilda Stockholm’den yazıyor ve diyor ki: “Şimdi ikircikliyim: Deniz Küstü’yü mü çevireyim, Yılanı Öldürseler’i mi?”

Daha nice mektup.

Her birinde hem ülkenin sorunları yazılıp dökülüyor hem de gündelik dertler dile getiriliyor.

O zamanlar dostluk ve dayanışma duygusunun daha yoğun yaşandığını anlıyorum mektuplardan.

Çünkü herkes birbirine yardım ediyor; borç istiyor, borç veriyor, ülkeye gelemediğim yıllarda başta Erdal olmak üzere dostlar, plak şirketlerine, yayınevlerine gidip benim için para almaya çalışıyorlar.

VE EVREN

Klasörde ilginç bir mektup daha var:

“Sayın Livaneli” diye başlıyor ve şöyle devam ediyor: “12 Eylül deyince nasıl sizin saçlarınız diken diken oluyorsa; 12 Eylül üzerine yazdığınız yazıları okuduğumda da benim tüylerim diken diken oluyor.”

Sonra şöyle diyor:

“İnancınıza göre, sizin ideolojik düşüncenizi paylaşanlar bilgili; çağdaş fikirli kişilerdir. Aksi düşüncede olanlar ise bizim gibi bilgisiz, cahil, bir işe yaramaz insanlardır.”

Üç sayfalık mektup şöyle sonlanıyor:

“İkide birde 12 Eylül’e sataşmak suretiyle, bundan sonra bir daha askeri müdahalenin olmamasını sağlamayı düşünüyorsanız; merak etmeyin, artık Türkiye’de tekrar askeri müdahale olmaz. Olması için bir sebep ortada yok.”

İmza yerinde Kenan Evren yazıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR