VEDA filmine gaz verenler

Haberin Devamı

VATAN Gazetesi’nin VEDA DVD’sini dağıtması üzerine filmle ilgili olarak gelen okuyucu yorumları inanılmaz derecede arttı.

Zaten hiç kesilmemişti ama TV gösterimi, DVD dağıtımı gibi bir etkinlik oldu mu yoğunlaşıyor.

Bu vesileyle VEDA’yı değil ama Türkiye’de yaratıcılığın önüne dikilen büyük bir hastalığı tartışmak istiyorum bugün.

***


Bu mesajların bir kısmı bana doğrudan geliyor, bazıları da herkesin görebileceği paylaşım sitelerinde yayınlanıyor. Yüz binlerce yorum var. Bu yorumları yazanların çoğu öğrenci.

Kimi “Hayatımda gördüğüm en güzel film“ diyor, kimi “On kez izledim. Hayatım boyunca izlerim“ diyor.

İşte size rastgele birkaç yorum:

Serap Şirin Karademir: Birkaç saat önce izledim. Hâlâ etkisindeyim.

İpek Akay: Fikriye olmak isterdim doğrusu...

Hüseyin Demirel: Hiçbir şey okulda öğrendiğimiz gibi değilmiş. Çok güzel bir film hele o “Vatan savunması için şart değilse eğer her savaş bir cinayettir.” (Mustafa Kemal ATATÜRK) sözünün geçtiği yer... Her karesinde tüylerim diken diken oldu; 6 -7 defa seyrettim, 3’ü 1 günde.

İpek Özgür: Süper, süper, süper!!! Dünyanın en güzel filmi.

Ceylan Kara: Hayatımda bu kadar çok ağlamamıştım.

İpek Akay: Fikriye olmak isterdim doğrusu...

***


Ne yazık ki size bütün yorumları aktaramıyorum. Hepsinde müthiş bir heyecan, bir coşku. Ancak bir iki olumsuz yorum var.

En iyisi siz, özellikle de yazarlar bu paylaşım sitelerine göz atın ve bir halkın, bir filmi nasıl bağrına bastığıı görün.

Sadece konu Atatürk olduğu için değil, film kalitesi açısından.

***


Öte yandan FIPRESCI Uluslararası Eleştirmenler Birliği Genel Sekreteri Klaus Eder filmi göklere çıkarıyor. “Holywood bu seviyede bir filmi onlarca misli fazla para harcayarak çekebilirdi“ diyor.

Almanya’dak ARRİ firmasından tutun da Oscar ödüllü firmalara kadar, dünyanın birçok profesyonel sinema şirketi filme hayranlık belirtiyor.

Türkiye’de Yaşar Kemal, Türkan Şoray, Filiz Akın, Yıldız Kenter gibi birçok sanatçı filmi övgülere boğuyor.

***


Peki böyle bir film en azından ölçülü bir biçimde değerendirilir değil mi.

Hayır öyle olmuyor.

Türk basınında çok güzel yazılar da çıkmasına rağmen bir çevre harekete geçiyor. Daha filmin fragmanından itibaren kara çalmalar, iftiralar, hakaretler başlıyor.

Filmde bulunmayan sahnelerden bahsederek kötüleyenler bile çıkıyor.

Hatta bir yazar, sinemada filmi ayakta alkışlayan izleyiciye kızıyor: “Yerimden kalkmadan inatla oturdum, bana kötü kötü baktılar, mahalle baskısı uyguladılar. Ne alkışlıyorsunuz kardeşim!“ diyerek halkı aşağılıyor.

Kerameti kendinden menkul bir tarihçi (!) “Latife Hanım köşkünden İzmir yangını görünmezdi!“ diyerek düpedüz saçmalıyor.

Kimileri, iki yılda senaryosu yazılan ve onlarca tarih uzmanıyla birlikte çalıştığımız film için “Danışman tutsalardı!“ diyor.

(Oysa bu konularda o kadar titizimdir ki Osmanlı tarihiyle ilgili ‘Kamaşma’ romanımı yazdığım zaman Murat Bardakçı’dan okumasını ve bir yanlış varsa düzeltmesini rica etmiştim. Neyse hata çıkmamıştı. Bir romana bu kadar titizlenen insan bu çapta bir filme nasıl gözü kapalı dalar.)

***


Türkiye’de ilk kez bir film kaliteli seyirci tarafından bu kadar beğenilirken, bir kısım yazarlar tarafından yokedilmek istendi.

Gözleri o kadar körelmişti ki ne filmin prodüksiyon kalitesini, ne muazzam oyuncuları, ne dekor, kostüm, çevre düzeni, ses gibi Türkiye’nin A takımının emeğini, ne Peter Steuger’in kamerasını hatta ne Berlin Filarmoni’nin icra ettiği müziği gördüler, duydular.

Bunun sebebi ideolojik midir?

Sadece kıskançlık mıdır?

Zevklerinin lokal komediden öteye gidememesi midir, bilmem.

Ama bildiğim bir şey var: Moda deyimle bazı filmlere gaz veriliyor, hep birlikte görüyoruz.

VEDA’ya da gaz verildi. Ama üstüne döküp yakmak için.

Neyse ki hiçbir art niyetlinin gücü bir sanat eserini yok etmeye yetmez.

Onlar gider, eser ayakta kalır.

Öyle de oluyor.

Hele bir de filmin 2.5 saatlik tam halini montajlayalım, o zaman VEDA’nın yolculuğunun yeni başladığı görülecek.

NOT: 17 Aralık Cuma akşamı Lütfi Kırdar Salonu’nda, Alman Henning Schmiedt ve Macar Kalman Balogh gruplarıyla konserimiz var. Beni her zaman dinlersiniz ama bu iki müthiş grubu haber vereyim dedim.

DİĞER YENİ YAZILAR