Bir hafta özgürlük

Haberin Devamı

Dün Antalya Megavizyon’da imza günüm vardı. Lara’daki Concorde otelde kalıyordum. Bu seçkin otel, yaz günlerini aratmayacak kadar insan kaynıyordu.
Her milletten insan vardı ama görmeye hiç de alışık olmadığımız İranlılar çoğunluktaydı.
Öğle yemeğinde yüzlerce İranlının, pırıl pırıl Akdeniz güneşi altında sere serpe yemek yediklerini, baharın tadını çıkardıklarını gördüm.
Aileler neşe içinde sohbet ediyor, çocuklar oradan oraya koşturuyor, kadınlar askılı elbiselerden görünen omuzlarına bıraktıkları saçlarının hafif bahar rüzgarıyla dalgalanmasının tadını çıkarıyorlardı.
Bir yaşam sevinci yayılıyordu hepsinden.
Nevruz tatilinden yararlanarak turlara katılmışlar ve bir haftalığına gelmişler.
Turist rehberlerinin anlattığına göre bütün kadınlar kapalı gelmiş; havaalanından otele gelen otobüse bindikleri zaman başlarındaki örtüleri, çadurları, hicapları çıkarmışlar.
Şimdi kocalarının ve çocuklarının yanında, kendilerini özgür ve eşit insanlar gibi hissederek eğleniyor, doğanın ve hayatın tadını çıkarıyorlar.
Bir haftalık özgürlük.
Bir haftalık eşitlik.
Bir haftalık mutluluk.
Sonra yine havaalanına doğru yola çıkacaklar; otobüste başlarını sıkı sıkı bağlayacak, kara örtülerinin altına girecekler.

***


Böyle bir manzarayı yıllar önce Singapur’dan gelirken görmüştük. Singapur havaalanında son derece neşeli genç bir çift vardı. Genç kadın son derece güzeldi. Önce barda birbirleriyle şakalaşarak bir şeyler içtiler, sonra alışveriş yaptılar. Uçakta en önde oturuyorlardı. Yolculuk boyunca bu neşeli halleri sürdü gitti.
Derken Singapur hava yollarına bağlı uçak, Cidde üzerinde alçalmaya başladı. Kadın ciddileşti, sessizliğe büründü, çantasından çarşafını çıkardı, giydi ve kocasının arkasından yürüyerek uçaktan indi.
Tatil bitmişti.
İstanbul’a devam etmeden önce Cidde havaalanında iki saat bekleyecektik.
Uçağın Çinli hosteslerinin de başlarını bağladıklarını gördük. Meğer onlar için de mecburiymiş bu.

***


İsteyen örtsün başını istemeyen örtmesin, buna karışmam ama belli ki İranlı ve Suudi Arabistanlı kadınlar bu işi gönüllüce yapmıyorlar. Erkeklerin kendilerine uygun gördüğü üçüncü, beşinci sınıf vatandaş rolünün üniforması olarak kapanıyorlar.
Erkekler püfür püfür bahar rüzgarının keyfini çıkarırken, kadınlar örtüler altında terliyorlar.
Benim en çok canımı sıkan
bu eşitsizlik.
Elimde yetki olsa kapanan kadınları açmaya çalışmaz ama onları kapatan kocalarının, babalarının ve ağabeylerinin de örtünmesi için çaba gösterirdim.
Bizim siyaset erbabı bir hafta eşleri gibi örtüler altına girmeyi kabul eder mi acaba?
Sanmam.
Çünkü bizde moda kadınları örtmek. Kocaları ise Armani takımlara, Versace kravatlara, Frank Muller saatlere meraklı.

DİĞER YENİ YAZILAR