Gazete Vatan Logo
Magazin Zeyno'ya her baktığımda hayat vitamini almış gibi hissediyorum kendimi

Zeyno'ya her baktığımda hayat vitamini almış gibi hissediyorum kendimi

Çocuklar Duymasın dizisindeki taş fırın erkeği olarak adeta bir fenomen haline gelen Tamer Karadağlı şimdilerde yufka yürekli bir baba portresiyle karşımıza çıkıyor

Çocuklar Duymasın dizisindeki taş fırın erkeği olarak adeta bir fenomen haline gelen Tamer Karadağlı şimdilerde yufka yürekli bir baba portresiyle karşımıza çıkıyor. Eşi Arzu Balkan ile iki aylık bebekleri Zeyno'yu birlikte büyütme kararı alan ve işlerini şimdilik erteleyen çiftle yeni yaşamları ve önümüzdeki günlerdeki yeni projelerini konuştuk. Kızını gözünden sakınan Karadağlı'nın şimdilerde varsa yoksa kızı Zeyno. Kızı için "Lokum gibi, kuzu yavrusu" diyen Karadağlı şimdi gerçek bir baba olmanın heyecanını yaşıyor.


- Baba olmak size yaramış. Pozitif ve oldukça zayıflamış gördük sizi...

Zeyno'nun doğumu iyi geldi bana. 4-5 kilo verdim. 5 yıldır tempolu bir şekilde dinlemeye bile vakit bulamadan çalışıyordum. Şimdi kızımla olmanın tadını çıkarıyorum. İlk aylar çabuk geçiyor, onun varlığı, sürekli gözünüz üzerinde nefesini dinlemek tuhaf bir duygu tabii ki.

- Bebek kararı almak planlı bir şey miydi?

Planlı değildi. Bebek kendi geleceği zamanı biliyor. Şimdi bebek yapalım veya yapmayalım diye birşey düşünmedik. Hakikaten kendi istediği zaman geldi.

- Arzu'nun hamileliği esnasında neler yaşadınız?

Hamilelik dönemi çok önemli bir dönem. Kadınların hayatında psikolojik ve fizyolojik bir çok şey değişiyor. Hamilelikte benim tek amacım Arzu'yu mümkün olduğunca rahat ettirmek, stresten uzak tutmaktı. Çünkü bebek bu stresi hamileykende hissediyor. Doğduktan sonra bu stresi üzerinden atamıyor o yüzden ben olabildiğince Arzu'nun yanından olmaya özen gösterdim. Elimden ne geliyorsa yaptım.

ZEYNO'YA HER BAKTIĞIMDA HAYAT VİTAMİNİ ALMIŞ GİBİ HİSSEDİYORUM KENDİMİ. ONU HER ÖPTÜĞÜMDE DAHA GÜÇLÜ HİSSEDİYORUM KENDİMİ. KOLLARIMA HER ALDIĞIMDA DÜNYAYI KALDIRACAKMIŞ GİBİ HİSSEDİYORUM. BU MÜTHİŞ BİR HİS.

- Doğuma hazırlık ve doğum sonrasını kıyasladığınız zaman arada nasıl bir fark var?

Hiçbir şey planlandığı gibi gitmiyor tabii ki... İyi bir baba olmaya gayret ediyorum. Zeyno'nun iyi yetişmesi için elimden gelen her şeyi yapacağım. Bende annesi de inşallah vatana millete hayırlı bir evlat olur diyerek sevgiyle büyütüyoruz.
Zeyno'ya her baktığımda hayat vitamini almış gibi hissediyorum kendimi. Onu her öptüğümde daha güçlü hissediyorum kendimi. Kollarıma her aldığımda dünyayı kaldıracakmış gibi hissediyorum. Bu müthiş bir his. Ve her zamanda kızımın yanında olacağım.

DOĞUMU SIRASINDA ARZU'NUN YANINDA OLMAYI KALDIRAMAZDIM. YOKSA ARZU'YU BIRAKIP BENİMLE İLGİLENMEK ZORUNDA KALABİLİRLERDİ

- Doğuma girdiniz mi?

Onu kaldırabileceğimi zannetmiyorum. Şimdi doğum yaparken yanında olsaydım Arzu'yu bırakıp diğer yandan da benimle ilgilenmek zorunda kalabilirlerdi. O yüzden doğuma girmemeyi tercih ettim.

- Taş fırın erkeği olarak bütünleşmenize rağmen doğum girmez zor geldi herhalde?

O başka bir şey. Benim yapabileceğim bir şey değil. Girenleri de anlamıyorum. Eleştirmiyorum ama pek de anlayamıyorum. Ben daha klasik şekilde dışarda bekleyeyim tebrikler kızınız oldu desinlerden yanayım.

ZEYNO'YU KUCAĞIMA ALDIĞIMDA ELİM AYAĞIM TİTREMEYE BAŞLADI

- Zeyno'yu kucağınıza aldınız zaman neler hissettiniz?

Çok ulvi bir mucize. Doğduktan sonra beni odaya aldılar ilk ağladığında yanına gittim. Canlı bir varlık, sizden bir parça. Sardılar benim kucağıma verdiler ve sustu. Birbirimize bakmaya başladık çok tuhaf bir duygu. Elim ayağım titremeye başladı.

- Uykusuz geceler geçiriyor musunuz? Zeyno nasıl bir bebek?

Zeyno öyle çok ağlayan, çok huzursuz bir çocuk değil ama her bebek kadar ağlıyor.
Sıkıntısını ağlayarak dile getiriyor, iletişimi öyle kuruyor. Anormal uykusuz geceler geçirmiyoruz maşallah...

GAZINI DA ÇIKARIYORUM, ALTINI DA DEĞİŞTİRİRİM... O BENİM KIZIM

- Evde iş bölümünü nasıl yapıyorsunuz?

Hayatımız değişti ama biz bebeğe uymuyoruz. Bebeğin bize uyması için çaba gösteriyoruz. Hayatımızı o anlamda fazla değiştirmedik. Arzu zaten çok organizatör bir yapıya sahip. Arzu emzirdikten sonra ben gazını çıkarıyorum. Anneyle arasında bambaşka bir bağ var ama babanın da sıcaklığını hissetmesi lazım. O güven duygusunu daha bebekken hissetmesi gerekiyor. Olaya dahil oluyorum. İş bölümü yapalım demiyoruz kendiliğinden oluşuyor zaten.

- Altını değiştiriyor musunuz?

Değiştiririm ama daha değiştirmedim. Niye değiştirmeyeyim? Benim kızım, benim yavrum. Her şeyi yaparım.

ZEYNO İÇİN SİGARAYI BIRAKTIM. BU BENİM İÇİN RADİKAL BİR KARARDI

- Zeyno bizim hayatımıza ayak uydurdu dediniz ama mutlak suretle değişiklik yaptığınız şeyler vardır.

Sigarayı bıraktım. Benim için en büyük değişim o. Çünkü ben 22 yıldır günde 2 paket sigara içiyordum. Çekimlerimiz sabahtan ertesi güne kadar sürüyordu. Her plan arasında alışkanlık olduğu için çat diye sigarayı yakıyordum. Fakat daha Zeyno doğmadan "sigarayı bırakacağım" dedim. Bu benim için çok radikal bir karardı. Çünkü sigarayı bırakmak kolay bir şey değil. Sigarayı bırakmak uçak kazasında ölmekle aynı olasılıkta. Hakikaten Zeyno'yu kucağıma aldığımda onunla bakışıp tanıştıktan sonra aşağıya indim. O keyifle son bir sigara yaktım, içtim ve sonra paketi atarak bir daha da içmedim.

- Zeyno aslında size sağlığınızı da hediye etmiş oldu.

Kızımın sigara içilen bir yerde büyümesini istemiyorum. O körpecik ciğerlerin bunu hissetmemesi gerekiyor. Evde de sigara içilmesini istemiyorum. Herkese yasaklamak mümkün değil. Benim babam ve Arzu'nun babası sigara içiyor. Onlarda sigarayı balkonda içiyorlar. Sigarayı bıraktıktan sonra hiç aramadım. Belki de böyle bir sebeple bıraktığım içindir.

- Babalık nasıl bir his?

Tarifi çok zor, yaşamadan anlaşılmıyor. Banada hep söylerlerdi. Her saniye özlüyorum. 15 dakika önce bile ayrılsam yanından sanki 3 haftadır görmüyor gibiyim.

BUGÜN BİR BABA OLARAK ÇOCUKLAR DUYMASIN'DA OYNASAYDIM DAHA FARKLI YORUMLAYABİLİRDİM. ÇOK ŞEY KATACAĞIM MUHAKKAK.

- Bugüne kadar hep baba rolleri oynadınız ama şimdi gerçekten bir babasınız. Arada fark var mı?

Tabii ki var, olmaz olur mu? Şimdiye kadar baba rolleri oynadım. Çocuklar Duymasın, Yağmur Zamanı... Bir baba şöyledir herhalde diye tahayyül ettim, hayalgücümü kullandım. Şimdi gerçekten babayım o hisleri birebir hissediyorum. Ve bunları tarif etmek gerçekten çok zor. Şimdi Çocuklar Duymasın yada Yağmur Zamanı'nda oynuyor olsaydım biraz daha farklı yorumlayabilirdim rolleri. Artısı muhakkak olurdu, çok şey katacağım muhakkak. Eğer o dönemde 35 reyting aldıysa şimdi olsa daha fazla olurdu.

- Nasıl bir baba olacak Tamer Karadağlı? Taş fırın erkeği gibi bir baba mı olacak?

Şimdi ne söylense boş. İyi bir baba olmaya çalışacağım. İyi baba olmak ne demek, bunun bir formülü var mı yok mu bilmiyorum ama onun yanında olup demokratik bir baba olmaya çalışacağım. Doğru yolda ilerlemesine özen göstereceğim ama seçimleri kendisi yapacak.

AMERİKA'YA DOĞUM İÇİN GİTMEDİK. ARZU'NUN ANNESİ KANSER TEDAVİSİ OLDUĞU İÇİN ORDAYDIK VE O YÜZDEN DOĞUM ORADA GERÇEKLEŞTİ

- Peki doğumu neden Amerika'da yapmayı tercih ettiniz?

Bizimkisi bir tercih değildi. Amerikaya doğum için gitmedik. Arzu'nun annesi kanserdi. Onun tedavisi için gitmiştik. Buradaki doktorların ısrarıyla Houston'daki kanser merkezine gittik. Arzu'da haliyle annesinin yanında refakatçi olarak gitti ve tedavisi uzun sürdü. Biz bunları hiçbir yerde söylemek istemedik hani bunu kullanıyormuş gibi. Doğum için Amerika'ya gitmedik.

- Zeyno doğduğundan itibaren yaşadıklarınızı kaleme alıyor musunuz?

Böyle birşey yapmadık ama bir tane defteri var Zeyno'nun. İlk ayak izleri, el izleri. Arzu'nun hamile olduğunu öğrendikten sonraki zamanları... Ama hergün yazmıyoruz. Çektiğimiz resimleri arşivliyoruz.

YILBAŞINA KADAR HİÇBİR ŞEY YAPMAYIP KIZIMIN BÜYÜMESİNİ İZLEYİP YAŞAMAK İSTİYORUM

- Zeyno'nun doğumuyla birlikte işlerinizi de ikinci plana attınız?

Yılbaşına kadar bir şey yapmayacağım ama bu arada görüşmelerimi yapıyorum. Dizi yarışına girmek istemiyorum. O toz toprak dağılsın, ondan sonra tv için bir şeyler yapmak istiyorum. Projelerimiz var. Hiçbir şey yapmadan durabilen bir adam değilim, sürekli bir şeyler okuyorum, sürekli film izliyorum. Notlar alıyorum, görüşmeler yapıyorum. Boş zamanı değerlendirmiyorum, zamanı doğru değerlendiriyorum.

- Bir anlamda kendinize de yatırım yapıyorsunuz yani.

Kendime ve aileme yapıyorum yatırımı. Zaten eğer başarılı olmak istiyorsanız o yatırımı yapmak zorundasınız. Çünkü şöhret tek başına hiçbir şey ifade etmiyor.. Önemli olan başarılı olmanız.

KİMSEYLE YARIŞMIYORUM. KENDİMİ GEÇMEYE ÇALIŞIYORUM

- Çocuklar Duymasın ve Yağmur Zamanı'nın ardından daha iyi bir projede yer alamamak sizi düşündürüyor mu? Tedirgin ediyor mu?

Düşündürüyor ama bunlar negatif anlamda değil. Tedirgin olmuyorum tam tersine Çocuklar Duymasın'da çıtayı öyle yükseltmişim ki şimdi onu geçmeye çalışıyorum.
Bu da bana motivasyon kaynağı oluyor.Kimseyle yarışmıyorum ki.. Kendimle yarışıyorum, kendimi geçmeye çalışıyorum.

- Teksas'ta "Living&Dying" filminin çekimleri için kamera karşısına geçtiniz.

Teksas'ın bizim için ayrı bir önemi var. Ben ilk filmimi orada çektim. Arzu Teksas'ta hamile kaldı ve orada doğum yaptı. Bunların bir tesadüf olarak üst üste gelmesi ilginç.

AMERİKA'DA BİR FİLM ÇEKECEĞİMİ SÖYLEMİŞTİM VE DEDİĞİMİ YAPTIM

FİLMDE TEKSAS AKSANI İLE İNGİLİZCE KONUŞTUM. BU YABANCI BİR OYUNCUNUN TÜRKİYE'YE GELİP URFA AKSANIYLA TÜRKÇE KONUŞMASINA BENZİYOR.

- Çekimler nasıl geçti?

Amerika'da bir film çekeceğimi söylemiştim ve söylediğimi yaptım. Çekimler çok keyifliydi. Türkiye'de tanınıyor olmak Amerika'da çok fazla bir şey ifade etmiyor. Orada mindere tekrar çıkıyorsunuz ve bir türk aktör olarak yıllardır sinemada izlediğimiz bir çok insanla kafa kafaya oynamaya başlıyorsunuz. Orada er meydanı oluyor. Hem yabancı bir dilde oynuyorsunuz, hem güçlü oyuncularla bambaşka bir yerde rüştünüzü ispat etmeniz gerekiyor. Bende bunu ettiğime inanıyorum.Orada bir Türk'ü canlandırmadım. Üstelik Teksas aksanıyla ingilizce konuştum. Setteki herkes inanamadı. Bu bir anlamda bir yabancı oyuncunun Türkiye'ye gelip Urfa aksanıyla türkçe konuşmasına benziyor.

AMERİKA'YA DERSİMİ ÇALIŞARAK GİTTİM

- Amerika'da oyunculuk Türkiye'deki oyunculuktan daha mı zor?

Amerika'lılar daha sistematik. Sinema sektörünü o kadar iyi işletiyorlar ki, sektör haline gelmiş büyük bir endüstri. Türkiye'de hala bir şeyler emekleyerek, arada depar atıp tökezleyerek yapılıyor. Sektör oluşamamış Türkiye'de ama keşke oluşabilse... Çünkü müthiş bir potansiyel var. Ülkemizde de dünya çapında oyuncular olduğuna inanıyorum ben oraya gittiğimde bir eziklikle gitmedim kendime son derece güvenerek gittim. Her haftasonu Türkiye'den oyuncular Amerika'ya gidip film çekmiyor. Amerika'ya gidipte bir filmde oynayan oyuncuların sayısı bir elin parmağını geçmez. Dolayısıyla bu çok büyük bir sorumluluk. O sorumluluğu da sonuna kadar yerine getirdiğime inanıyorum. Dersimi çok iyi çalışarak gittim Amerika'ya. Çok iyi hazırlandım.

- Amerika'yla yeni filmleri için bağlantılar kurdunuz mu?

Görüşmeler yapıldı, hala da sürüyor. Bunların hepsi birer başlangıç. Çünkü o çizgiyi koymak çok önemli. Bugüne kadar 3 tane film çekmişim 2 tanesi yabancı film.
Bir Tutam Baharat bir Avrupa filmiydi. Yunanistan adına Oscar aday adayı oldu.

ÖDÜL ALMAK İÇİN OYUNCULUK YAPMIYORUM

- Oyuncular için hep kırmızı halıda yürüyüp Oscar ödülünü almak vardır.

Ödül almak için hiçbir şey yapmadım bugüne kadar. Yaptığım işler bana ödül kazandırdı. Evde 30'dan fazla ödülüm var. Ama bu işlerin hiçbirini o ödülleri almak için yapmadım. Yaptığınız işi sunarsınız, takdir görürse sizi ödül almaya layık görürlerse ne ala... Bir rol oynayacağım ve ödül alacağım diye yola çıkarsanız sanmıyorum ki alabilesiniz..

HÜLYA AVŞAR NE YAZIK Kİ KURALLARI YÜZÜNDEN BENİMLE HİÇBİR ZAMAN OYNAYAMAYACAK... KEŞKE OYNAYABİLSEYDİ ONA ÇOK ŞEY KATABİLİRDİM

- Yılbaşından sonraki projeleri kabul ederken şartlarınız olacak mı? Hülya Avşar'ın sekiz saatten fazla çalışmama kuralını unutmazsak...

Her insanın belli kuralları vardır.Hülyanın kuralları onu ilgilendirir. Ne yazık ki kuralları yüzünden benimle hiçbir zaman oynayamayacak. Keşke oynayabilseydi ona çok şey katabilirdi. Ama dizilerde şart olmaz. Oyunculuğun şartı yoktur. Öyle şart koyduğunuz zaman bir yerde tıkanır kalırsınız.

- Şehir dışına çıkamam bebeğim var tarzında kurallar olacak mı?

Sinema filminde şartlar olur. Ben Amerika'ya gittiğimde de bir sürü şartım vardı.
1. sınıf uçak bileti, 5 yıldızlı otelle suitte kalmak, karavan... Sinema filmi ayrı bir şeydir. Ama bir dizi başkadır. Eğer lokomotif oynuyorsanız, herşey sizin üzerinize yazılır ve siz o diziyi yüklenir arkanızdaki vagonları çekersiniz. Öncelikle oyuncunun projeye inanması lazım ki seyirciyi de inandırabilsin. Ama tabii ki 24 saat çalışmayalım. İnsani boyutlarda çalışmalar gerçekleşsin.

- Tamer Karadağlı kiminle iyi bir partner olur?

Bu kişiye değil projeye bağlı. Bunun cevabını seyirci verir.

PINAR'IN YAŞADIKLARI KİMSEYİ İLGİLENDİRMEZ

- Son günlerde bir dönemde partneriniz olan Pınar Altuğ'un yaşadıkları hakkında ne düşünüyorsunuz.

İlgilenmiyorum. Okumuyorum da. Kimseyi ilgilendirmediğine inanıyorum

-Dizide oğlunu canlandıran kişiyle birlikte.

Allah mutlu etsin. Mutlularsa kim ne diyebilir?

- Bir dönem Çocuklar Duymasın dizisi de bu yüzden bitmek zorunda kalmıştı.

Farketmez ki. Ona bakarsanız Van Gogh'u da araştırdığımızda insan olarak bir sürü defekti vardı. Mükemmel kimseyi tanımıyorum ben. Herkesin defekti vardır. Ben profesyonel hayatıyla bakarım. Pınar çok iyi bir partnerdi. Söylediğiniz şeyi anında alan, seti çok iyi bilen ve o pası çok doğru atan, çalışmaktan keyif aldığım oyunculardan biriydi. Özel hayatı beni hiç ilgilendirmiyor, kimseyi de ilgilendirmemeli diye düşünüyorum.

ZEYNO BABASINA HAYRAN

Hamileliği boyunca 18 kilo alan Arzu Balkan Karadağlı, bu sezon oyunculuğa ara verme kararı almış. Kızıyla ilgilenmeye tercih eden anne Karadağlı, "Annelik çok güzel bir duygu. Tarif etmem mümkün değil. İnanılmaz bir şey yaşıyorum. Canınızdan bir parça dünyaya getiriyorsunuz. Canınız gibi bakıyorsunuz. İçim titriyor adeta. Allah her isteyeni bebek sahibi yapsın. Tabii Zeyno'nun gelişiyle hayatım değişti, uyku düzenim değişti. Emzirdiğim için aramızda sürekli kopmaz bir bağ var. İki saatte bir emziriyorum. Kimi zaman böyle olduğu için özgürlüğünüz elimizden alınmış gibi hissediyorsunuz, yorgun oluyorsunuz ama onu kucağınıza aldığınız zaman bütün herşeyi unutuyorsunuz. Mis gibi kokusunu alıyorsunuz. Bu sezon oyunculuk yapmayacağım. Çünkü oyunculuk saatleri belli olmayan zor bir meslek. Ama bu arada bir sinema ve tv projesinde kamera arkasında olduğum projeler var. Onları değerlendireceğim. Bu arada hem Tamer, hem de ben bebeğin heranını yaşamak istiyoruz. Zeyno babasına hayran. Baba ve kızlar arasında hep bir bağ olur. Buna gerçekten şimdi inanıyorum, kesinlikle doğru. Zeyno Tamer'leyken kendini güvende hissediyor, ondan gözlerini ayıramıyor."

Haberin Devamı