Kayıp kuşaklar

Bir Fatih Tekke çıktı o takımdan... Hadi zorlaşanız, bir de Fevzi Tuncay. Diğerleri yok olup gittiler

Haberin Devamı

Bir Fatih Tekke çıktı o takımdan... Hadi zorlaşanız, bir de Fevzi Tuncay. Diğerleri yok olup gittiler. Caner Çalışkan, Mehmet Onur, Cüneyt Selefli, Okan Özke, Sedat Aydın, Ahmet Habiboğlu, Egemen Bayhan, Akın Sağlam, Serdar Meriç, Özgür Güngör, Ekrem Yaman, Burak Gök... Hepsi futbol yaşamlarının daha ilkbaharında, kayıp bir kuşağın temsilcileri oldular. Aşama yapamadan, beklentilerin karşılığını bulamadan ve hiçbir iz bırakmadan, sistemin kurbanları arasında yerlerini aldılar. Oysa onlar Avrupa Şampiyonluğu'nu kazanmış bir takımın temsilcileriydi. Yıl 1994'tü, U-17 takımımız finalde Danimarka'yı 1-0 yenip, Avrupa zirvesine ulaşmıştı. Hepsi yetenekli, pırıl pırıl, gelecek vaadeden o kadrodan Türk futbolu ne yazık ki yararlanamadı.

Bir yıl öncesinde de Türkiye final oynamıştı. O dönemdeki rakip İngiltere'ydi. 1-0 kaybettiğimiz o maçtan kısa süre sonra, şampiyon İngiltere tam dört oyuncusunu A Milli takımına taşıdı. Hepinizin yakından tanıdığı dört önemli futbolcuyu; Raul Scholes, Sol Campbell, Gary Neville, Robbie Fowler'ı

Bizim final kadromuzdaki oyunculardan Emre Aşık ile Oktay Derelioğlu bir dönem Milli Takım'da görev yaptı. Hasan Özer, Mustafa Kocabey, Yusuf Tokaç, Sinan Demircioğlu belli bir süre
isimlerinden söz ettirdi. Ötekiler, yani bir başka kayıp kuşağın temsilcileri, bu acımasız çarkın dişlileri arasında un ufak olup gitti. Türkiye'nin Portekiz'i 2-1 yenip ilk kez U-19 Avrupa Şampiyonu olduğu 1992 yılındaki o müthiş kadroda da benzer açmazlar yaşandı. O takımda Yetkin Akman, Bülent Kapıcı, Emre Aşık, İlhami Arslan, Yakup Can, Seyfettin Kurtulmuş, Turan İnciktay, Mustafa Kocabey, Sinan Demircioğlu, Oktay Derelioğlu, Okan Buruk gibi dönemin en yetenekli gençleri vardı. O günden bugüne, milli takım kadrosunda yalnızca tek isim, Okan Buruk kaldı.

Değerini bilmedik!
1990'ların başlarında yakaladığımız altın kuşağın asla değerini bilemedik. Ve yaklaşık 10 yıl sonra, şimdi gençler kategorisinde çok özellikli bir başka kuşakla uluslararası arenaya girdik. U-19 takımımız geçen yıl Avrupa ikincisi oldu, şu sıralarda U-20 takımı olarak Dünya Şampiyonası finallerinde mücadele veriyor. U-17 takımımız İtalya'da Avrupa Şampiyonluğu'nu kazandı, eylül ayında Peru'da yapılacak Dünya Sampiyonası'na hazırlatıyor.

Yetenekli gençler acısından gerçekten de çok önemli bir potansiyele sahibiz. Avrupa'nın en iyilerinden, dünyanın sayılı ülkelerinden biriyiz. Ama elimizdeki serveti değerlendirmeyi maalesef bir türlü becerememekteyiz. Genç oyuncuya karşı inanılmaz bir duyarsızlık var bu ülkede. Yarışmacı takımlar, hem kendi hem de ülke futbolunun geleceği olan gençlere ne güveniyor ne de gereken ilgiyi gösteriyorlar.

Çarpıcı bir örnek, son Avrupa Şampiyonu U-17 takımımızdan...

Altyapı eğitimlerini yurt dışında alan ve halen orada oynayan Ferhat Bıkmaz, Tevfik Köse, Nuri Şahin, Deniz Yılmaz dışındaki oyunculardan sadece 3'ü, geride bıraktığımız sezon profesyonel ligde forma giyme şansı bulabildi. 3. Lig'e düşen Göztepe'de Anıl Taşdemir 17 maçta toplam 607 dakika oynayabildi. Umut Salgınoğlu Ankaragücü'ne geçmeden önce Adanaspor'da 3 maçta topu topu 47 dakika yeralabildi. Ve Onur Kıvrak, ligdeki son maçında Karşıyaka kalesini 90 dakika koruyabildi. Hadi onların yaşı küçüktü, lig mücadeleleri kendilerine ağır gelebilirdi! Peki gecen yılın Avrupa 2'.si olan U-19, yani şimdi büyük çoğunluğu Hollanda'daki Dünya Şampiyonası'nda oynayan U-20 takımını oyuncuları?

Yetenek katliamı
Mehmet Ozan Tahtaişleyen Gaziantepspor'da 1 maça çıktı, sadece 5 dakika sahada kalabildi. Galatasaray'da Zafer Sakar 2 maçta 22, Cafercan Aksu 3 maçta 110 dakika forma bulabildi. Gençlerbirliği'nde Ali Öztürk 9 maçta 210, Hakan Aslantaş 11 maçta 669 dakika oynayabildi. Bir tek Ergun Teber, Kayserispor'da 17 maçta 1438 dakika görev yaptı ve Süper Lig'de en fazla şans verilen genç oyuncu olarak dikkati çekti.

2A Ligi'nde Burak Yılmaz (Antalyaspor) 25 maçta 1961, Emre Aygün (YYozgat) 13 maçta 1034, Kerim Zengin (M.İdmanyurdu) 21 maçta 1527, Serkan Kırıntılı (Adanaspor) 17 maçta 1781, 2B ligi'nde Orhan Sam (Asaşspor) 15 maçta 1308, 3. Lig'de Onur Çubukçu (Beylerbeyi) 26 maçta 1655, Adnan Kadıoğlu (Akseki) 13 maçta 883 dakika yer alarak sezonu geçirdi.

Şimdi bu aşamada tartışmamız gereken şu; batıda çoğu ülkede 17, 18, 19 yaşındaki yetenekli oyuncuya bırakın üst düzey kulüp takımlarını, A mil takımlar gönül rahatlığyla kapılarını açıyor. Çünkü orada yetenekli oyuncuyla karşılaşıldığında, onu kazanmak, geleceğe taşımak adına elden gelen her şey yapılıyor. Biz bu yaş gruplarında, hem kalite hem sayısal fazlalık olarak o ülkelerin önündeyiz. Ama inanmıyoruz, güvenmiyoruz, cesaret edip, Avrupa şampiyonalarında final oynayan, final kazanan o gençlere forma vermiyoruz. Geçiş döneminde eğitemiyor, öğretemiyor, profesyonelliğin gerekleri ve doğrularıyla onları buluşturamıyoruz. Bu çocukların güvene, desteğe, ilgiye, hoşgörüye, morale ve kendilerinden daha iyilerle oynamaya gereksinimleri var. Ama biz hoyratça sırt çeviriyor, önlerini açmamakta direniyoruz. Bir büyük sermayeyi tüketiyoruz. Yarınımızı yok ediyoruz. Acımasızca, hovardaca, hatta aptalca... Ve farkında bile olmadan, yıllardır yetenek katlediyoruz.

DİĞER YENİ YAZILAR