Yolcudur Abbas

Bu planlanmş bir başkaldırı. Bir meydan okuma. Öfke ile aklın elele tutuştuğu bir düello daveti. Bir tehdit. Aylardır bünyede kopan fırtınaların, ilk kez böylesine açık,kararlı ve bilinçli bir şekilde dışa vurumu

Haberin Devamı

Bu planlanmş bir başkaldırı. Bir meydan okuma. Öfke ile aklın elele tutuştuğu bir düello daveti. Bir tehdit. Aylardır bünyede kopan fırtınaların, ilk kez böylesine açık,kararlı ve bilinçli bir şekilde dışa vurumu. Yönetimin kusur ve zaaflarını kamuoyuna aktaran bir şikayetname. Ve hepsinden önemlisi bir yol ayrımı mesajı! Daum'un gündeme fırlattığı bombanın, doza baktığınızda hiç yenilir yutulur tarafı yok.

O mesajların içerisinde öncelikle yönetime karşı yiten güvenin, inancın ve saygının anlatımı var. Satıraralarına sıkışan iddialara dikkatle baktığınızda, Daum'un çizdiği yönetim profili, inanılmaz defoları içeriyor. Samimi değil. Yalan söylüyor. Medya kanalıyla sistemli olarak teknik adamını yıpratıyor. Yüze gülüyor, arkadan kuyu kazıyor. Ve el altından kendisini göndermenin hesaplarını yapıyor.

Cepheleşmeyi getiren bu aşamadan sonra F.Bahçe yönetimi iki seçeneğe sahip; Ya bunca hakareti sineye çekip Daum'a teslim olacak ya da huzursuzluğu tavan yapan Daum'u huzura kavuştaracak!

Birinci seçenek F.Bahçe'nin tarzıyla pek uyuşur gibi gözükmüyor. Çünkü F.Bahçe geleneğinde yönetimler hiçbir dönemde figüran olmayı sevmez. Hele de teknik adamları tarafından horlanmayı, tehdit edilmeyi, aşağılanmayı, veya yalancılıkla suçlanmayı hiç tasvip etmez. F.Bahçe'de yönetim her zaman ön plandadır. Belirleyicidir. Çoğu zaman takımın da önüne çıkan temsilcidir. Mutlak otoritedir. Bu tür konularda ödün verildiğinde, hassas dengeler korunarak bir arada tutulan camiadan gelecek tepkinin şiddetini çok iyi bilir. Artı, orta ölçekteki eleştirilere bile tahammül edemeyen Aziz Yıldırım, bu tür meydan okumalar karşısmda,dün de üstü kapalı vurguladığı gibi elinden geleni ardına bırakmaz ve ağır bedel ödetir. İkinci seçenek, yani yolları ayırmak, henüz sezon da başlamadığına göre sanırım iki tarafın birden işine gelir!

Kavga yeni değil
Peki ne oldu da F.Bahçe kazanı bir anda böyle fokurdadı ve Daum durduk yere böyle parladı? Bu sorunun yanıtını vermek için geçen sezona dönmekte yarar var. Eğrinin doğruya denk gelmesiyle şampiyonluğun yakalandığı geçen sezonun içerisinde, yönetimin bir kanadı Daum'a açıkça cephe almıştı. Bunun gerisinde Daum'un F.Bahçe'yi bir türlü takım yapamamasının, risk üstlenerek oynatmasının, kenar yönetimde ciddi yanlışlar sergilemesinin rolü vardı. Başta Hooijdonk olmak üzere, takım içerisinde ağırlığı olan bazı oyuncular Daum'un yanlışlarından yakınmaktaydı.

Nitekim Daum'un, Hooijdonk ile kaptan Ümit'in gönderilmesini istemesinin gerisinde de önemli ölçüde bu konudan kaynaklanan doku uyuşmazlığı bulunmaktaydı. Yönetim o noktada kesin ve net bir tavır koydu. Hooijdonk da, Ümit de satılmayacaktı. Fazla dışa vurulmayan bir tartışmayı da F.Bahçe o günlerde bazı yöneticileri arasında yaşadı; "Daum'u gönderelim mi göndermeyelim mi?" Bir yandan takımın Daum'a rağmen de olsa şampiyonluğu yakalaması,diğer yandan F.Bahçe'nin Yıldırım döneminde çok sık teknik adam değiştiren bir kulüp olarak anılması, bu radikal düşünceyi erteletti. Ardından Avrupa Şampiyonası'nda başarısız olan Almanya'nın teknik adam arayışları gündeme geldi. Daum el altından milli takımıyla da flört etmek istedi. Medyada günlerce tartışılan bu flört de yönetimi rahatsız etti. Kendisine tavrını belirlemesi söylendi. Daum'un ekstra para istediği, Almanya turnesinin gelirlerini talep ettiği haberleri de hep o dönemde işlendi. İnkâr edilmeye kalkşılıra da o haberler, sistemli bir şekilde ve Daum'u yıpratmak için camia içerisinden üretildi.

Daum'un tepkilerini asla hafife almamak lazım. Bu tepkilerin oluşumunun gerisinde elbette Daum'dan kaynaklanan hatalar var. Ama F.Bahçe yönetiminin duruş bozukluğundan ya da tavır yanlışından kaynaklanan sıkıntılar da çok önemli. Nitekim Daum da açıkça bunlara işaret ediyor. Kendisini istemeyen yöneticiler olduğunu, bunların medya kanalıyla kendisini tartıştırdığını, dürüst davranılmadığmı, tutarlı olunmadığını, ardından dolaplar çevrildiğini söylüyor. Tüm bunlar belli bir sürecin ve gözlemin sonucunda ortaya atılan iddialar. Sıradan bir adamdan da değil, bunca yılın deneyimine sahip, geçmişinde bu tür söylemlerle anılmayan Daum'dan gelen iddialar. Bu iddiaları görmezden gelmek ve F.Bahçe yönetiminin büsbütün masum olduğunu düşünmük de olası değil.

Eli kulağında!
Daum'u teknik adam yanlışları nedeniyle en fazla eleştirenlerden biriyim. En son Volkan konusunda yaptığı suçlamaları da asla kabullenmeyenlerdenim. Volkan en kritik dönemde, deneyimsizliğine karşın geçen sezon F.Bahçe kalesinde yer aldı ve ligin en başarılı kalecileri arasında anıldı. Dahası şampiyonluğa, en belirleyici birkaç oyuncudan biri olarak adını yazdırdı. Fakat Daum tarafından sürekli örselendi. Hep geri plana itilmek istendi. Hep eleştirildi ve hele de transfer dönemindeki tartışmalarda özgüveni törpülendi. Genç yaşta, başarılı bir sezonu geride bırakmasına karşın,bu denli üzerine gidilen bir kalecinin, üstelik de adı üzerinde, hazırlık döneminde yaptığı hatalarla hedef tahtası haline getirilmesinin gerisinde yatan niyetin samimi olduğuna hiç inanmıyorum. Öte yandan Daum'un, oyuncu transferleriyle anılan olumsuz şöhretinin, Volkan'a alternatif aramasında öncelikli rol oynadığı iddialarına da artık neredeyse hak vermeye başlıyorum.

Ama şunu da görüyorum. Suçlamalarmdaki yanlışları ve doğrularıyla Daum, F.Bahçe ile olan gönül bağını koparmış. "Birlikte oluşturduklarımızı, anlaşılan birlikte yok edeceğiz" lafının gerisindeki mesaj çok anlamlı. Yaptığı dozu ağır açıklamaların halk dilindeki meali şu: 'Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz." Ya da bu noktadan sonra bu birliktelik zaten istenilse de uzun sürmez. Çünkü artık bu yara dikiş tutmaz!

DİĞER YENİ YAZILAR