Böyle skandal görülmedi

Önceki gece atv'nin "Star Avı" yarışmasında konuşulanlara şahit olunca gözlerime, kulaklarıma inanamadım. Korkarım bu yarışma karakolda bitecek!..

Haberin Devamı

Önceki gece atv'nin "Star Avı" yarışmasında konuşulanlara şahit olunca gözlerime, kulaklarıma inanamadım. Korkarım bu yarışma karakolda bitecek!..

Baştan sona "skandala" dönüşen yarışmanın sunucusu olarak ilan edilen Mehmet Ali Erbil, "Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu" filminin çalışmaları nedeniyle sunuculuktan son anda vazgeçince ilk "falso" yaşandı. Yarışmanın finalinde ise jüri üyesi Deniz Seki üç finalistinin sona kalmasına ve en güvendiği Alp'in elenmesine tepki göstererek, "Tazminatı neyse öderim. Ben bütün yarışmacılarımı organizasyondan çekiyorum" deyip, sahneyi terketti. Seki daha önce de Popstar'da Bayhan'ın sabıkalı olduğunun ortaya çıkması nedeniyle jüriden ayrılmıştı.

Yarışma "Dakika bir, gol bir" şeklinde açıldı... Erol Köse'nin sanatçı adayı Filiz daha sahneye gelmeden Dr. Köse fitili ateşliyor: "Şimdi spekülasyon sahibi bir aday geliyor!.." Meğer Filiz pavyonda ya da benzeri bir gece kulübünde çalışıyormuş. Kıza sorulan ilk soru şu: "Doğru söyle. Yalan söyleme. Dürüst ol. Sen pavyonda mı çalışıyorsun. Eğer öyleyse bununla gurur duymalısın. Pek çok müzisyen arkadaşımız oralardan yetişti..." Hoppala!.. Öyleyse konservatuarlar niye açıldı ki? Ama hedef belli. Filiz ağlayacak. Seyirci oy atacak. Reytingler coşacak. O sırada Ercan Saatçi, "Ayrılmam" şarkısının bestecisini yanlış hatırlıyor ve merhum Onno Tunç'u anıyor. Erol Köse gafın üzerine atlıyor: "Ben seyircilerden Ercan adına özür diliyorum." Ercan Saatçi zaten dolu, bastırıyor: "Gerekirse ben özür dilerim. Sen benim adıma özür dileyemezsin." Deniz Seki lafa giriyor: "Bu kadar sert olmana gerek yok Ercan!" Sen misin, araya giren? Ercan Saatçi daha da hiddetleniyor: "Buna reyting adına şov yapmak denir. Sen de bacağını kapat o zaman!" Deniz Seki şoka uğruyor. Yırtmacını çekiştirirken, cevabı da yapıştırıyor: "Aaa! Ne biçim konuşuyorsun öyle. Yok artık... Senin dünya güzeli karın var. Hiç mi dekolte giymiyor?" Ercan Saatçi yorum yapmaktan vazgeçiyor: "Ben bir şey söylemeyeceğim." Deniz Seki intikam ateşi ile yanıyor: "Bacaklarımla ilgilenmiş, izlememiş, yorum yapamıyor..."

Derken Ercan Saatçi, rakibi Erol Köse'nin sanatçı adayı Filiz'i bir başka zayıf yerinden
yakalayıp, hırpalamaya başlıyor: "Sen 'Ünlü birisi bana tecavüzde bulundu' demişsin. Ben de ünlü bir prodüktörüm. İsmini söyle o zaman. İnsanları töhmet altında bırakma..." Kız "hık-mık" diyor ve ağlamaya başlıyor. Ardından T-Pop grubundaki Ömer'le ilgili tartışma başlıyor. Erol Köse, rakibi Ercan Saatçi'nin star adayı Ömer'e "can alıcı" soruyu soruyor: "Bak doğru söyle, sen kırık mısın?" Çocuk ne olduğunu şaşırıyor. "Hayır, ben bir Türk delikanlısıyım. Sadece yüzüm çok güzel olduğu için bunun ceremesini çekiyorum. Herkes bana, görmek istediği gibi bakıyor..."

Ama yarışmadaki rezalet bununla da sınırlı değildi. Deniz Seki sözünün kesilmesi üzerine sunucu Berrak Tüzünataç'a kızıp, "Artık konuşmayacağım" dedi. Ardından yarışmanın formatı tartışmaya açıldı. Jürinin pop starı mı yoksa arabesk kralı mı aradığını bilmediği ortaya çıktı.

Özetle, yarışma değil, sanki Roma arenasıydı... Bu çocukları sanki jüri üyeleri parçalasın diye önlerine atmışlardı. Ünlü prodüktörler birbirlerine üstünlük sağlayacak diye, gencecik çocuklar milyonların önünde rezil ediliyordu.

Yazık, ayıp ve de günah!..

İnanılmaz konuşmalar
Yarışmada jüri üyeleri arasındaki konuşmalar izleyenlerin ağızlarını bir karış açık bırakacak cinstendi.

Erol Köse: Deniz hanım travestilerin Beyoğlu'nda gittikleri kulüplerde giyilen ayakkabılardan giymiş.

Deniz Seki: Aaa? Ayıp ediyorsun!

Erol Köse: Ben öyle desem de siz inanmayın sayın seyirciler. Deniz hanım bir dünya starına yaraşır şeyler giyiyor.

Deniz Seki: İyi kıvırdın valla. Buyrun Asena hanım... Ben zaten jürilerde master yapıyorum. Bu son artık.

Erol Köse: Master başka anlama da gelir Deniz hanım!

Ercan Saatçi: Şimdi gruplara geçsek?

Erol Köse: Vaay, üzerine bir de grup ha?

Deniz Seki: Adamın aklı başka bir şeye çalışmıyor ki...

Akarsu durmaz çağlar
Cine 5'teki "Ceyhun Yılmaz Show"da bir benzetme yaparken verdiğim Barış Akarsu örneği, sanırım yanlış anlaşılmış. "Akademi Türkiye"nin birincisi Barış'ın hayranları beni mesaj yağmuruna tuttular. Ben "Barış ortalarda görünmüyor" derken, sadece medyada yer almadığını söylemek istedim. Oysa onu çok yakından takip ediyorum. Aralarında Almanya turnesi de olmak üzere 150'ye yakın konser verdi. İstanbul Üniversitesi'nden Cem Karaca Özel Ödülü'nü aldı. Şimdi de ikinci albümünün hazırlıklarını yapıyor. Ama Barış, televizyon programlarında, gazete sütunlarında yok. Neden? Çünkü "magazinel" bir kişilik değil. Aşk öyküleri, skandalları yok.

Başka sanatçılara laf yetiştirmiyor. Sırf gündem yaratmak için ona buna saldırmıyor. Sadece "işini" yapıyor. Bana soracak olursanız, bugüne kadar yapılan müzik yarışmalarının birincileri arasında "gerçek star ışığı taşıyan" Barış'tan başka kimse çıkmadı. Yani aslında "Akarsu" çağlıyor. Bilenler gidip, bir avuç suyla gönüllerini ferahlatıyor. Bilemeyen, göremeyenler ise neon ışıklarından gözü kamaşıp, önlerinde çağlayan Akarsu'yu göremeyenler...

Esas Fear Factor işte bu!
Acun Ilıcalı'nın Show TV ekranlarında sunduğu televizyon tarihinin en "tiksindirici ve mide bulandırıcı" yarışması "Fear Factor"de yarışmacılar yükseldik, kapalı yer, hayvan korkusu gibi fobileriyle başa çıkmaya çalışırken, ekran başındakiler de yılanlı, böcekli, fareli sahneleri muhtemelen mide bulantısına karşı hap alarak izliyorlardır!

Ancak helikopterden atlama, mezarda kapalı kalma, motosiklet üstünde cam kırma gibi oyunlar bizim gençlere "hafif" geliyor olmalı. Ayrıca bu yarışma için ta Arjantin'e gitmeye, tonla para harcamaya, özel parkurlar oluşturmaya da hiç gerek yoktu diye düşünüyorum. İşte benim kafamdaki "bize özgü" Fear Factor oyunları:

* Tuzla'da zehirli varil bulmaca.

* Dilovası'ndaki belediye çöplüğünde cüruf ayıklamaca, fabrika atıklarının döküldüğü dereye çimmece.

* Çevre örgütünün bahçesindeki ağaçlara asılı ölü kargaları toplamaca.

* Okul önlerinde liseli gençlerin bıçaklı, muştalı kavgasını ayırmaca.

* Beyoğlu'nun arka sokaklarında gece 24.00'den sonra tinerci ebelemece.

* Geç saatlerde Sirkeci-Halkalı banliyö treninin tenha vagonlarında seyahat etmece.

* Mahalledeki caddede doğal gaz hattı olup olmadığını kontrol etmeden kazı yapan dozeri seyretmece.

* Molotof kokteyli atılan belediye otobüsünün içinden kurtulmaca.

DİĞER YENİ YAZILAR