Şu yarışmalardan kokteyl yapsak ya?

Şu anda aynı yapım şirketi hem "Size Anne Diyebilir miyim?"i, hem "Bir Prens Aranıyor"u, hem "Anadolu Rüzgarı"nı hem de "Survivor"ı gerçekleştiriyor

Haberin Devamı

Şu anda aynı yapım şirketi hem "Size Anne Diyebilir miyim?"i, hem "Bir Prens Aranıyor"u, hem "Anadolu Rüzgarı"nı hem de "Survivor"ı gerçekleştiriyor. Mutlaka sizin de dikkatinizi çekmiştir. Son zamanlarda aynı elden çıkan bu yarışmaların "karma görüntülerine" şahit oluyoruz. Gelinler, kaynanalar, damatlar tutup "Anadolu Rüzgarı" türkü evine dalıyor. "Survivor"ın elenen yarışmacıları çat kapı "Size Anne Diyebilir miyim?" evine misafir oluyor. "Bir Prens Aranıyor" ile "Size Anne Diyebilir miyim?" evlerini yalnızca bir duvar ayırıyor. (Geçenlerde evden firar eden Türker, "Öznur'a gideceğim" diye az daha rakip kanalın yarışma evine dalıyordu) Eğer durum böyle devam ederse ilerleyen bölümlerde Semra Hanım'ın elinde meşaleyle "Survivor" mağarasına girdiğini de görebileceğiz.

Aslında yapımcı firma Sinevizyon yetkililerinin yerinde olsam, 4 yarışmayı da aynı mekanda toplardım. Hem maliyetler düşer, hem de ortaya çok daha eğlenceli bir yarışma çıkar. Düşünebiliyor musunuz? Karayipler'de ıssız bir ada... Bizim "Anadolu Rüzgarı"nın yanık sesli yarışmacısı Amir, bir Hindistan cevizi ağacının gölgesinde bağlamasıyla performans sergiliyor. Sunucular Öykü Serter, Ahmet Utlu, Sinem Güven ve Ebru Akel kumsalda omuz omuza halay çekiyor. Az ötedeki sazlıkta Selma, Aysel'in saçına yapışmış. "Survivor"ın Kuzey ve Güney takımları "Kimin saçı kimin elinde kalacak?" diye iddiaya tutuşmuş. Siz olsaydınız, izlemez miydiniz?

Ah şu reklamlar...
İdaş reklamlarındaki yeni karakter "Şadi" çok şeker. Aslında ona ne kadar "yeni" diyebiliriz, tartışılır. Çünkü ünlü "Alf" dizisindeki uzaylının kopyası. "Şadi" yatak odası takımı alan aileye "bonus" olarak geldi. Son reklamda onu evdeki Japon balığını kandırıp, uyutmaya çalışırken izliyoruz. Hele, ağzı sulanarak "Sen balık değil, balık ekmeksin" dediği bir sahne var ki, her seferinde kahkahayı patlatıyorum. Merak ettiğim konu ise, reklam ajansının "Alf" dizisi için herhangi bir telif ödeyip, ödemediği...

Hazır sözü reklama getirmişken, Ülker'in "Rodeo" reklamından da bahsedeyim. Reklam filmi adeta kültürel parçalanışımızın bire bin ölçekli fiziki haritası gibi. Çocuğun adı Mustafa... Fonda Carmina Burana kantatı... Ürünün adı Rodeo... Çocuğun saldırdığı nesne, salça kavanozu... Söyler misiniz, Mustafa, Carmina Burana, Rodeo, gofret ve salça dünyanın hangi ülkesinin televizyonunda bir reklam filmi olarak biraraya gelebilir?

Dile kolay tam 9 yıl
Esra Ceyhan dün tv8 ekranlarında "A'dan Z'ye" programının 9. yıldönümü coşkusunu ve gururunu yaşıyordu. 8 yıl boyunca Esra Ceyhan'ın düzeyli tavrından, izleyiciyi sarıp sarmalayan o sıcaklığından hiçbir şey eksilmedi. Her şeyin günübirlik üretilip, tüketildiği, programcıların trend peşinde oradan oraya savrulduğu, dizilerin iki bölüm sonra tutulmayıp yayından kaldırıldığı bir ortamda "A'dan Z'ye"nin 9. yılına ulaşması başlı başına bir televizyonculuk başarısıdır.

Nice 9 yıllara...

Yakışıyor mu size Sayın Metin Akpınar?
Şimdi, tutup Metin Akpınar'a Show TVde cuma geçeleri yayınlanan "Çat Kapı" adlı nefis sitcom için övgüler düzmeye kalksam, "Vaay, Yüksel Aytuğ'a bak, jüridaşına torpil yapıyor" diyecekler. İyisi mi ben Metin Ağabey'i fena halde eleştireyim...

Yahu sevgili ağabeyciğim, IMF'yi, bayrağı, AB'yi, türbanı, yeni TCK'yı bahane edip, milletin huzurunu kaçırmak, yüzünü mahkeme duvarına çevirmek dururken, niye vatandaşa kahkaha attırıp, duruyorsunuz? Bu ne laubalilik? Hem niye genç oyuncuların ellerinden tutup, onlara sette "hocalık" yapmaya kalkıyorsunuz? Size ne efendim? Alın paranızı, koyun cebinize, gidin evinize... Üstelik sizin dizide ne bir el silah atılıyor, ne bir damla kan akıtılıyor, ne de katakulli çevriliyor. Neymiş efendim? Gençlere "doğru sosyal mesajlar" veriyormuşsunuz. Pöh!.. Sizin üstünüze vazife mi canım? Üstelik Ayten Gökçer ile beraber fena halde komiksiniz. Koca koca sanatçılara yakışıyor mu?

Lütfen biraz ciddiyet!..

Nasıl "çırak" olunur?
Bence "Çırak" yarışmasındaki adaylar kestane satıp, restoran işletmeye çalışmakla boşuna zaman harcıyorlar. Günümüzün çalışma koşullarında "aranan bir çırak olmanın" yolu başka "uzmanlıklardan" geçiyor. İşte çırak adaylarına asıl öğretilmesi gerekenler:

1. Gücünüzün yetmediği amirinize nasıl yalakalık yaparsınız?

2. Gücünüzün yettiği amirinizin ayağını nasıl kaydırırsınız?

3. Hiçbir şey yapmadan nasıl çok çalışıyormuş gibi görünebilirsiniz?

4. Başarıyı tek başınıza sahiplenip, başarısızlığı nasıl paylaştırırsınız?

5. Mesai arkadaşlarınızı, müdüre nasıl ispiyonlarsınız?

6. Üstünüzün zaaflarını onun aleyhinde nasıl kullanırsınız?

7. Piyasada rüşvet vermenin ve almanın en kestirme yolları nelerdir?

8. Devletten nasıl ucuza ihale alınır?

9. Üç hamlede nasıl vergi kaçırılır?

10. Kime, nasıl şantaj yapılır?

Allah cümlemizi "uzman" çıraklardan korusun!

Tavsiye
Bu akşam "Yabancı Damat"ta Atina'yı birbirine katacak olan Memik Dede'nin şovunu kaçırmayın. (Kanal D, 20.00) "Canlı Performans"ta Sibel Can hem gözlere hem kulaklara hitap edecek. (TRT-1, 22.50) Gani Müjde geçen hafta ekrana veda etmişti. Bu akşam ise "Gündem Dışı XL"de 23 bölümden derlenen çok özel anlar yayınlanacak. (NTV, 22.05) Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin açılış töreni canlı yayınlanıyor. (CNN Türk, 21.05) Yukarıda methettiğimiz "Çat Kapı"yı da ihmal etmeyelim. (Show TV, 22.15) Benim gibi ruhunun kirini, tozunu türküyle yıkamak isteyenlere tavsiyem ise her cuma olduğu gibi "Anadolu Rüzgarı" yarışması. (TGRT, 21.00)

Gafoloji
Kanal 7'deki "Kalp Gözü"nde tecavüz edilip, bıçaklandıktan sonra gömülen genç kızın hikayesi konu ediliyordu. Kız, toprağa gömülürken üzerindeki beyaz tişört kan içindeydi. Ama jandarma gelip de cesedi gömüldüğü yerden çıkardığında tişört, deterjan reklamındaki Ozan Güven'i bile kıskandıracak kadar temizdi!

Zaptiye
Yeni TCK'nın bağlayıcı maddeleri nedeniyle pek çok meslektaşım gibi ben de bugünden itibaren kuş, börtü, böcek üzerine yorum yapmaya hazırlanıyordum. RTÜK şöyle yapmış, TRT'nin hesapları inceleniyormuş, mafya dizileri çocukları etkiliyormuş gibi "tehlikeli sulara" asla girmeyecek ve sürekli "doğa belgeseli" yazacaktım. Neyse ki hükümet son dakikada "Nisan Biiiiir" dedi!

Ne demiş?
Kubat, TRT 1 deki "Şans Gecesinde şöyle dedi: "Gelirken Milli Piyango bileti aldım. İnşallah bana çıkar!" (Ünlü türkücü bu sözüyle o gece kimbilir kaç kişiyi sinir etmiştir)

Gaf kürsüsü
"Sahte Gelin"de Topal Ailesi'nin reisi, hiç içinden gelmese de kız istiyordu: "Allah'ın emri, peygamberin kavliyle kızınız Elif'i, oğlumuz Ümit'e istemeye geldik.." Ancak gelin adayının ismi Elif değil, Pelin'di! (Eh, insan gönülsüz olunca...)

Bizim decoder
Bizim kanallarda kayda değer belgeseller yayınlanacağı zaman nasıl mutlu oluyorum, bilemezsiniz. Ve heyecanımı hemen sizinle paylaşıyorum. Bugün KanalTürk'te ekrana gelecek "Gandhi" belgeselini, tarih meraklılarının kaçırmaması gerek. Şiddetin dünyamıza egemen olmaya başladığı şu günlerde karşı çıkmanın, protestonun, direnişin en barışçıl, en insanca yöntemlerini geliştiren ve bu uygulamasıyla "sessizliğin en güçlü çığlığı" olan Hindistan'ın halk kahramanı Mahatma Gandhi'nin Güney Afrika'dan ülkesine uzanan ve 1948'de radikal-milliyetçi bir Hintli tarafından gerçekleştirilen bir suikastle sonlanan müthiş öyküsü, son derece gerçekçi ve etkileyici bir anlatımla ekranlarımıza taşınıyor. Tek handikap ise bu kadar güzel bir belgeselin 2.00 gibi "kabul edilemez" bir saatte ekranlarda kendisine yer buluyor olması... Umarım "Gandhi" daha makul bir saatte tekrarlanır.

DİĞER YENİ YAZILAR